Sokak lambasının loş ışığının altında ağır ağır attığımız adımlarımız son buldu. Her ne kadar yavaş yürüyerek birlikte geçireceğimiz zamanı uzatmaya çalışsak da evlerimizin önüne gelmiştik. Birbirimize döndüğümüzde gözlerimiz çabucak buluştu. "Annemle konuştuktan sonra ararım seni." Gözlerinde saf heyecanı görüyordum. Başını sallayarak onayladı beni. "Sakın unutma ama,"dedi. "Aramanı bekleyeceğim, saat kaç olursa olsun."
Bakışlarımı yere indirip sırıttım. "Tamam,"diye mırıldandım. "Gidiyorum o zaman ben." Arkamda kalan evime doğru bir iki adım geri geri yürüdüm. O, olduğu yerde beni izliyordu. "Git bakalım,"dedi içli bir nefes alarak. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi birkaç adımda yanıma yaklaştı. "Bu arada annenle dikkatli konuş tamam mı? Karşı çıkarsa falan sen çok tepki verme, kızmasın bize. Sen de kendini üzme, zamanla ikna ederiz. Gerçi annen beni sever ama bilmiyorum işte! İşleri iyice çıkmaza sokmayalım güzelim, tamam mı?"
Sesi titreyerek heyecanla sıraladığı cümleler bittiğinde ona hayran hayran bakıyordum. Benden daha heyecanlıydı şu an. "Tamam sevgilim,"dedim usulca. "Ama aynı şeyler senin için de geçerli. Umarım Neriman teyze ilişkimize karşı çıkmaz."
"Çıkar mı be gülüm?!"dedi anlık bir heyecanla. "Kadın zaten seni gelin almak istiyor."
Yanaklarımın ısınmaya başladığını hissettiğimde artık eve girmem gerektiğini düşündüm. Hem kapının önünde yeterince konuşmuştuk. Kimseyle konuşamadan yakalanacaktık. O gülümseyerek bana bakarken ben onu kovarcasına "Tamam hadi evlere girelim artık,"dedim. Alelacele konuşmamdan ve gözlerimi kaçırmamdan utandığımı anlamış olsa gerek ki küçük bir kahkaha attı. "Peki girelim evlerimize,"dedi gülüşünün arasından. "Zaten biraz daha burada durursak dayanamayıp o kızaran yanaklarından öpeceğim seni."
Ah Poyraz...Şimdi daha çok kızaracaktım!
Daha da oyalanmadan "Hoşça kal,"diyerek ona arkamı döndüm ve hızlıca kapıya ilerledim. Kapının önünde durmuş çantamın içinde anahtarımı ararken onun da "Hoşça kal güzelim,"diye mırıldandığını duydum. Lanet olası anahtar küçücük çantanın içinde nereye kaybolmuştu?! Kaybolacak bugünü mü bulmuştu?!
Çantanın en dibindeki anahtara sonunda ulaştığımda rahat bir nefes aldım. Anahtarı kilide yerleştirerek kapıyı açtım. İçeriye geçerken Poyraz'a kaçamak bir bakış attığımda gülümseyerek beni izliyordu. Ona aynı gülümseyişle karşılık verdikten sonra kapıyı yavaşça kapattım. Sonunda evime girebilmiştim.
Salondan yükselen televizyon sesiyle annemin yine dizi izlediğini anlamıştım. İçimde yavaş yavaş artan stresle salona doğru ilerledim. Beklediğimin aksine salonda sadece annem vardı. Normalde bu saatlerde tüm ev ahalisi evde olurdu.
"İyi akşamlar anneciğim,"diyerek giriş yaptım. Yavaş yavaş koltuğa doğru süzüldüm. "Babamlar nerede?"
"İyi akşamlar kızım, hoş geldin." Bana kısa bir bakış atıp yeniden televizyona döndü. "Babanın işi varmış biraz, geç gelirim dedi. Abini de birazdan arayacağım nerede kalmış beyefendi?!"
Bu durum işime gelmişti. Annemle evde kimse yokken konuşmak daha cazip bir fikirdi. Ama konuya nasıl gireceğimi asla bilmiyordum. Sırtımı geriye yaslayıp düşünmeye başladım. Bodoslama lafa dalsam olmazdı, e bu konunun hazırlığı da nasıl yapılırdı ki?!
"Hatta ben şu Egemen'i bir arayayım,"diyerek telefonuna uzanan annemi hızla durdurdum. "Arama!"
Ne olduğunu anlamayarak bana bakan anneme nasıl açıklama yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. "Gelmesin,"dedim direkt.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAMUK ŞEKER
Teen FictionYıllardır Defne'yi seven Poyraz... Poyraz'ı abisi gibi gören Defne... Bu hikaye Poyraz'ın kalbiyle verdiği savaşı anlatıyor. Ya sevdasından vazgeçecek yada onu abisi gibi gören Defne'yi kendine aşık edecek... ••• "Poyraz sen kafede çalışacak birini...