"Tek canı sağolsun da
Yel essin kokusu gelsin."🎵Cem Adrian, Şimdi Rahat Uyu
🌑
Sevdiğin birini kaybetmek insana nasıl hissettirirdi? Onu bir daha göremeyecek veya duyamayacak olmak.. Nasıl kabullenirdi bunu insanlar? Herkes zamanla geçer, alışırsın derdi de, alışıncaya kadar çekilen acıyı nasıl örtbas ederlerdi?
Karşısında bir çukur vardı şimdi Barış'ın. Çok uzun değildi, genç bir kızın sığabileceği bir çukurdu. Birazdan da o genç kızı koyacaklardı işte içine. Onun kimlere can olduğunu bilmeden, cansız bedenini bu çukura gömeceklerdi.
O gün sadece Bade ölmemişti. Onunla beraber hayaller, güzel düşler, bir aile ve bir adam da ölmüştü. Yazın ortasında bir kış başlamıştı şimdi.
Yazın ortasında hava simsiyah bulutlarla doluydu ve yağmur yağıyordu. İstanbul da sanki Bade için yas tutuyordu. İyi bir insan öldüğünde gökyüzü onun için ağlar derlerdi. Temmuzun ortasında yağan bu yağmurun da başka bir açıklaması yoktu.
Cenazeye katılım sınırlıydı. Sadece Bade'nin son yolculuğunda yanında isteyeceği kişiler buradaydı. Barış böyle istemişti. Hiç bir takım elbiseli samimiyetsiz adamı istememişti ve bu duruşunda oldukça netti. İçinde yanan ateşe rağmen Bade'nin huzuru için herşeyle kendisi ilgilenmişti.
Tüm arkadaşları buradaydı Bade'nin. Almanyadaki arkadaşları bile buradaydı. Lotus'tan Batuhan buradaydı, Bade'nin ölüm haberini aldığı gün aslında ona hayatının haberini vermek için arayacağı gündü. Çok ünlü bir grubun cover albümü için onlar da seçilmişti, ikisi. Bunun için arayacaktı Batuhan onu. Belki biraz önce arasa.. Bade eve hiç gitmez, tüm dünyası başına yıkılmazdı. Ölmezdi belki..
Daha iki gün önce doğum yapan Gözde de buradaydı. Eşinin desteğiyle ayakta duruyordu. Hayatta en sevdiği arkadaşlarından birini kaybetmişti, yavrusunu kucağına daha yeni almışken. Acısı büyüktü, nasıl geçecekti bilmiyordu.
Barış'ın tüm takım arkadaşları, aile büyükleri.. Hepsi şimdi kızın tabuttan çıkarılıp o çukura koyulmasını izliyorlardı. Kimseden çıt çıkmazken ortamdaki tek ses dua sesiydi.
Gözlerini sımsıkı yummuştu Barış gözlüklerinin altından. Ellerini önünde birleştirmiş sadece ayağının altındaki toprağa bakıyordu. Yüzleşemiyor, kabullenemiyordu. Sanki çıkıp gelecek gibiydi kız, şu ağaçların arkasından seke seke gelip ona sarılacaktı. İnce kollarıyla sımsıkı, kocaman sarılacaktı Barış'a. Varlığı o kadar büyüktü ki, silinmeyecekti hiç.
Beyaz kefenle sarılıydı. Ona hep beyazın çok yakıştığını söylerdi ama, şimdi anlıyordu. Hiç yakışmamıştı Badeye beyazın bu türlüsü.
İlk Kerem aldı eline küreği. İlk o cesaret edebildi. Her zaman tüm sorumluluğu o alırdı, yine öyle yaptı. Nasıl zordu ya bir dostu kaybetmek..Bir dostu kaybetmek bu kadar acıtıyorsa, kim bilir bir sevdayı kaybetmek ne kadar acıtıyordu?
Gözlüklerine güvenerek akıttığı yaşlarla ilk toprağını dualar ederek attı kızın tahtalarla örtülen cesedine. Bir kaç kere daha yaptı bunu. Sonra Yunus aldı küreği elinden. O da titreyen elleriyle toprak attı arkadaşının üstüne. Sonra Berkan.. Ağladığını bir o gizlemiyordu. Utanılacak, gizleyecek bir şey yoktu ona göre. Yas böyle tutulurdu. Acını sonuna kadar yaşayarak tutardın. O da bunu yapıyordu. Burnunu çekerek diğerleri kadar kuvvetli duramadan bir kere toprak atıp geri çekildi. Sonrasında Barış'ın takım arkadaşları, Bade'nin dostları, aile bireyleri sırasıyla tekrarladı bunu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
before i die / barış alper yılmaz
FanfictionBade'nin hasta kalbi hala Barış için atıyordu.