0.3 'Tokyo Lights°≈

10 1 7
                                    

Zamanla ya da zorla - Skapova

Hyunjin, Japonya'nın kalabalık caddelerinde ilerleyen taksinin camından dışarıyı meraklı gözler ile izliyordu. Daha önce aile seyahatleri ile Tokyo'ya gelmişti. Fakat bunlar kısa süreli geziler olduğu için cadde ve sokakları pek fazla görememişti. Buğlanmış camı üzerindeki hafif krem rengi kazağın kolu ile sildi. Yüzünde sanki küçük bir çocukmuşcasına kocaman bir gülümseme vardı. Gözlerini caddelerde gezdirdi. Şehrin ışıkları adeta bir yıldız gibi parlıyor, binalar gökyüzüne ulaşmaya çalışıyordu.

Taksici büyük ve görkemli otelin önüne yaklaştığında araç yavaşça durdu. Hyunjin, otele geldiğini anladığında bakışlarını biraz yukarı kaldırdı. Otelin adı altın varaklı bir yazı ile dışarıya yazılmıştı. "The Peninsula Tokyo" Ardından hızla kapıyı açarak dışarıya kendinden emin bir adım attı. Saatim geç olmasıyla birlikte hafifçe serinleyen hava, gencin yanağını nazikçe okşuyordu. Gözlerini kırpıştırdı ve etrafına baktı. Tokyo'nun neon ışıkları her yerden görülebiliyordu. Şehrin kalabalık ve canlı ruhu, hem onu büyülüyor, hemde zaten karışık olan zihnini daha çok karıştırıyordu.

Valizlerini taksiciden gülümseyerek aldı ve bildiği tek Japonca kelimeyi kullanacağı için olan heyecanından dolayı hafif titrek bir ses ile adama teşekkür etti. Ardından etrafa bakarak resepsiyona yürümeye başladı. Ayakları resepsiyona doğru yürüse bile zihin olarak hala Kore'de olduğunu hissediyordu. Kafası karışıktı. Tokyo'da ne yapacaktı? Defile için hazırlanmaya ne zaman başlamalıydı? Eğer şehri keşfetmek için dışarı çıkarsa başına bir şey gelir miydi? Aklındaki bazı soruları kendi zihninden cevaplayarak resepsiyondan anahtarını aldı ve odasına doğru ilerlemeye başladı.

Kapıyı kapatır kapatmaz, derin bir nefes alarak kendini yatağına bıraktı. Tokyo'ya gelmeden önce, bu yolculuğun ona ilham vereceğini, hatta bir şeyleri unutturacağını düşünmüştü. Ama şimdi, şehir ona sadece geçmişini hatırlatıyordu.

Tokyo'da yaşanmış bir geçmişi yoktu. Fakat geçmişi olan bir kişi, yıllardır Tokyo'daydı.

Gözlerini yavaşça kapattı. Uyumaya çalışsa da zihnindeki sesler ona izin vermiyordu. Yıllardır aşamadığı sorunlar biraz olsun kafasını dinlemek için geldiği şehirde, onun ruhunu çökertiyordu.

"Sikeceğim şimdi."

Sesli bir küfür ederek yataktan kalktı. Saat neredeyse gece yarısını geçiyordu. Gencin kaldığı suit oda büyük bir balkona sahipti. Yavaşça oraya ilerledi. Otelin en üst katında olmasının etkisi ile tüm şehir ayaklarının altında gibi hissediyordu. Pantolonunun cebindeki ufak sigara paketini çıkardı ve içerisinden bir dal aldı. Çakmağı ile sigaranın ucunu yaktı ve içine çekti.

Aradan dakikalar geçti. Kaç tane içtiğini o bile bilmiyordu. Fakat paketin bittiğini görünce bir küfür mırıldandı ve karton paketi aşağı fırlattı. Sigarası bile bu konuyu kafasından silip atmasına yardım etmeyecekti.

"O Japon piçi bir kez daha görürsem bir daha karşıma çıkmaması için kendi ellerimle gebertirim."

İstese canını verebileceği biri için kurduğu ağır cümlelerden sonra oturduğu yerden kalktı. Söylenmeye devam ederek yatağa doğru ilerledi ve kendini tekrar yatağa attı. Saatin geç olmasının etkisiyle gözlerine çöken ağırlığa izin verdi. Gözleri yavaşça kapandı ve kendini uzun bir uykuya bıraktı.

...

"İnan bana Minju, sana yalan söyleyecek değilim. Onu gördüm diyorum işte."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 30, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Last Chance, HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin