..Gözleri dolduğunda karşısında duran çocuğu kendisine çekti. Belini sıkıca kavrarken saçlarından yayılan o güzel koku onu 3 sene öncesine götürmüştü. Sesi titrerken zorla yutkunarak konuştu:
"Sen misin g-gerçekten? Ali seni sonsuza kadar kaybettiğimi zann ediyordum. S-sen yaşıyorsun.. "
Zorla kendini genç çocuktan ayırmış gözlerinden yaşlar süzülürken karşısındaki genç çocuk onun bu haline yüzündeki buruk gülümsemeyle baktı.
"Ağlama Barış"
"Bitti artık. Bırakmayacağım seni. Bu gece her şey bitecek. Sabaha doğru beşte yola çıkacağız"
"T-tamam"
Dışarıda duydukları silah patlama sesiyle Barış hızlı bir şekilde yanında korkudan titreyen çocuğa döndü:
-Sen kal burada! Sakın dışarı çıkma. Tamam mı?
Genç çocuk korkuyla kafasını salladığında Barış kapıyı açarak dışarı çıkmıştı. Etrafda sayamadığı kadar siyah takım elbise giyinmiş izbandut gibi korumalar ve siyah arabalar vardı. Yılmaz silahı ona doğru doğrultmuş yanındaki Meltem ise sırıtarak gözlerinin içine bakıyordu.
-Sen ne hakla sevgilimi benden kaçırırsın? !
Bakışları Meltem'i bulduğunda gözlerinin içine bakarak sert sesiyle konuştu:
-Üzgünüm sevgilim. Kaçmanıza izin veremezdik.48 saat önce ....
*******
Aşağıda duyduğu silah patlama sesiyle yerinde irkilmişti genç çocuk. Hızla yatağından kalkarak kapıya doğru fırlamış ve korkuyla yumruklamaya başlamıştı.
-Ne oluyor orda?! Yılmaz! Açın şu kapıyı!
Bir anlığına polisin baskın yapacağını umud ederek kapıyı daha sert yumruklamaya başlamış ve bir taraftan da bağırıyordu
-İmdat!Buradayım! Yadım edin! Kimse yok mu? !
Kapıdan uzaklaşrak odadaki pencerenin yanına koşmuş ve villanın bahçesinde gördüğü tanıdık suratla kaşlarını çatmıştı. Bu o geceki çocuktu.Meltemin nişanlısı. Yüzündeki korku ve endişe dolu ifadeyle içeriye doğru ilerliyordu. İşin garip yanı bahçedeki korumaların hiç birisi yoktu. Pencere kilitli olmasaydı bir umut sesini duyura bilirdi ama nafile...
~~~~~~~~~
Barış kapının açık olduğunu gördüğünde
düşünmeden içeriye dalmıştı. Salona girdiğinde duyduğu şeyler Yılmazın sinirle bağırarak sarf ettiği cümlelerdi.
-Nasıl yaparsın bunu? Nasıl onu yıllarca saklarsın benden?Onun Ali olduğunu bildiğin halde kandırdın beni!
Barış'ın şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Yere düşmüş bir şekilde elini giydiği siyah saten gömleğindeki koluna bastırmış ve acıyla yüzünü buruşturan Meltemdi. Yılmaz ise elinde tuttuğu silahla bağırıp çağırıyordu. Bu manyak ablasını nasıl vura bilmişti?
-M-meltem?
Hızla koşarak yanına gittiğinde.
-İyi misin? N-ne oldu?
-Benim için endişelendiğini gördüm. Artık daha iyiyim sevgilim
-Kalk hadi!Hemen hastaneye gidelim!
-Sen hiç bir yere gitmiyorsun!
Kendisine doğru sinirle tıslayan adama döndü. Sinirli bakışları hala Meltemin üzerindeyi Yılmazın.
-Kolu kanıyor. Hemen hastaneye gitmesi lazım.
-Halil!
-Buyurun efendim
-Arabayı hazırlayın. Çıkıyoruz.
Bakışlarını Barışa çevirerek konuştu:
-Sen burada kalıyorsun.
Cevap vermesini bile beklemeden Melteme doğru yaklaşmış ve az sonra ikisi beraber evi terk etmişlerdi ...Ev çok sessizdi. Barış hala Yılmazın söylediği cümlelerde takılıp kalmıştı. O çocuk gerçekten yıllar önce öldüğünü sandığı nişanlısı ola bilir miydi?Aklına gelenlerle hemen kendini toparladı. O çocuk Ali olsun ya da olmasın buradan kurtaracaktı onu. Bunu yapmak için bundan iyi bir fırsat bir daha eline geçmeye bilirdi. Hızla etrafını kontrol edip merivenleri çıkıp yukarı kata geldi. O çocuk bu odalardan birindeydi.
Hızlı bir şekilde odaları kontrol etti. Tüm odalar açıktı. Bir tanesi hariç.O odaya geldiğinde kapıyı tıklattı.
-Al.. Efe? İçeride misin? Barış ben
-Barış buradayım. B-ben notunu aldım o gün. Lütfen çıkar beni. Aşağıda bir şeyler oldu. Silah sesi geldi. Ç-çok korkuyorum ben. Lütfen yardım et.
-Tamam sakin ol. Anahtar nerede biliyor musun?
-H-hayır. Ama Yılmazım odasından başka yerde olamaz.
-Tamam. Odası hangisi?
-Benim odamın hemen sağındaki oda.
Barış hızla oradan ayrılıp içeriye girdiğinde çalışma masasının üzerinde duran anahtarla gülümsedi.Yılmazın evde kimsenin almayacağından o kadar emin olması Barışın işini kolaylaştırmıştı. Anahtarı deliğe sokup çevirdiğinde kapı hemen açılmıştı. Barış karşısında ağlamaktan gözleri kızarmış ve şişmiş olan çocuğa baktı
-İyi misin?
Çocuk hızla ona sarıldığında hıçkırarak konuştu:
-Çok teşekkür ederim.
-Rica ederim.
-Aşağıdaki korumalar görmedi mi seni?
-Bahçede kimse yok Efe. Hepsi çıkıp gitmiş.
-Nereye?
-Bilmiyorum. Ama hastaneye gitmelerini umut ediyorum.
-Hastane mi? Birine bir şey oldu kesin.Değil mi? Kim yaralandı? Biliyordum böyle olduğunu.
-Sakin ol..Evet maalsef.Yılmaz.. Meltemi vurdu
-NE! Manyak mı bu adam?
-Orası kesin
-Ama sen neden sevdiğin kızın yanında değilsin ?
-Öncelikle şu konuyu açıklığa kavuşturalım. Ben Meltemi sevmiyorum.
-Ama? Nası..
-Bunları konuşmak için vakit yok. Sana tek bir soru soracağım. Buradan kaçmak, kurtulmak istiyor musun?
-E-evet!
-O zaman hazırlan gidiyoruz. Seni çıkaracağım buradan.
-Ama Barış. Amcam, yengem, kuzenim. Beni sevdiklerimle tehdit ediyor. Onlara bir şey yaparsa..
-Bu konu hakkında bilmediğin çok şey var Ali. Hepsini konuşacağız. Hadi önce buradan çıkalım. Sana her şeyi anlatacağım. Geliyor musun?
Elini karşısında duran çocuğa uzattığında genç çocuk önce bir müddet tereddütle yüzüne bakmış ardından gülümseyerek elini tutmuştu.Biraz sonra ikisi evden kaçarak Barışın ayarladığı arabayla yola çıkmışlardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çılgın Saplantı
Misterio / SuspensoZalim bir iş adamı ve aynı zamanda mafya-Yılmaz Tekelioğlu Herkes onu yaptığı işgenceler ve acımasızlığı ile tanır.Masum ve ürkek genc-Efe Aydın.Utangaç ve bir o kadar da sakin.Yılmazın buz tutmuş kalbi gördüğü bir çift kahve rengi gözle eriyecektir...