Zeynep'ten;
Yol boyunca neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşündüm. Beni eve Betül abla bırakıyordu. Aslında ona kırgındım ama neden olduğunu bilmiyordum. Musab hakkında yalan söylediğiyle ilgili şüphelerim vardı. Madem işi vardı neden evdeydi? Betül abla neyi planlıyordu? Hem Musab Bey ne söylemişti öyle? Ne kadar şaşırdım.
Ortaokul sonda ergenliğimi yaşadığım zamanlar yani ne kadar önemliydi birinin beni sevmesi. Ama o zamanlar sevgi güzellik ile ilgiliydi. Ama hala öyle değil mi? Güzel olan sevilmiyor mu? Peki ya Musab Bey neden beni seviyor? Güzel olup olmadığımı bilmiyorum. Tek bildiğim hayata 1-0 yenik başlamama neden olan bir engelim olması. Ama O, bunu sorun etmiyor. Bende mi sorun etmesem acaba?
İyi de ileride ya benden utanırsa? Neden senin gibi bir körle evlendim ki diye hayıflanırsa... İşte o zaman kahrımdan ölebilirim. Bu da can, ona dayanamayabilir ama tabi ki Allah bilir. Allah'ım sen yardım et.
Düşünüyorum, düşünüyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Şimdi evlendik diyelim diyorum. Ama tüm geçim sıkıntısıyla bir de beni taşıyabilir mi Musab? Aslında cevabından bu kadar emin olmak çok üzüyor. Hele de o cevap olumsuzsa.
Peki benim yapamayacağım işleri yapamamamı yüzüme vurur mu? Bu konuda biraz kararsızım. Bir yanım ona güvenmem gerektiğini söylüyor bir yanım ise çok hayalperestsin diyor. İnsanoğlu ne kadar aciz... Bir kararı bile veremiyor.
Eve geldiğimde annem şaşırdı. Sonuçta gece gelmemek üzere gitmiştim. Betül abla kardeşinin geldiğini söyledi. Bundan kendisinin de haberi yokmuş. Ama ben inanmadım açıkçası. O gittikten sonra bir posta da ben anlattım neden geldiğimi.
Fatma'nın yanına gittiğimde kitap okuyordu. Zaten annem oda da kitap okuduğunu söylemişti. Ben gelince biraz şaşırmış öyle dedi. Fatma ile konuşuyordum ama aklım tamamen başka yerdeydi. Malum yerdeydi aslında. Bunu Fatma'ya açmak istiyordum. Kardeşimin bir sevdiğim huyu varsa bunlardan biri de çok iyi bir dinleyici olmasıdır. Onun yanında kimseye anlatma deyince kendi bile unutur anlatılanı. Herkes ister böyle bir dinleyici herhalde.
Fatma zeki kızdır. Bende bir şeyler olduğunu anladı. Ben de anlaması için yol göstermiştim zaten. Şimdi asıl yerdeydik. Ben nasıl anlatacaktım? İçim içimi yiyordu. Fatma'nın tepkisinden korkmuyordum. Korktuğum şey benim arayıp da bulamadığım yanlışı bulması ve yüzüme vurmasıydı. Kararsızlık ne kötü şeymiş? Hani bir söz vardır en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir diye. Ben de en kötü olmasa da en iyi karar da olmadığını bildiğim kararı verdim. Her şeyi Fatma'ya anlatmanın vakti gelmişti. Sonuçta o benim kardeşimdi. Her zaman benden yana olmalıydı. Fatma'nın başlarda bununla ilgili olan tahmini geldi aklıma. Beyza mı söylemişti ona hatırlamıyorum ama bu ev de Musab hakkında bir düşünceyi bana söylemişti Fatma. O zaman ben çok da masum değilmişim. Belki de her şeyin farkındaydım.
Fatma'ya olan biteni en baştan ta o çarpışmadan başlayarak anlattım. Anlatırken bir yandan da tekrar yaşıyor gibiydim. Fatma aralarda anladığını belirten ifadeler söylüyordu. Sonra Betül ablanın orada olan karşılaşmayı anlattım. Fatma hala bir şey demiyordu. Ben artık Fatma'yı duymuyordum. Sanki kendi kendime bir durumu çözümler gibiydim. Ama uzun konuşma kısmına gelince Fatma'nın anladığını belirten iniltileri daha belirgin olmaya başladı. Ama yine de benim bitirmemi bekliyordu. Bunu seziyordum. Belki de bu iş nereye varacak diye düşünüyordu. Belki de tahmini doğru mu diye merak ediyordu? Nihayet bugünkü olayı da anlatınca susma sırası bana gelecekti. Ama bugünkü olayı anlatmak çok zor oluyordu nedense. Sıcağı sıcağına olduğu için mi böyle bilemedim. Saat de epey geç olmuştu zaten. Fatma uyudu mu diye merak ettim. Son kısımda nefesini bile çok zor duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun Gözler (Tamamlandı)
أدب المراهقينÖyle bir söz yazılır ki bütün bir hayat anlatılır, öyle bir hayat yaşanılır ki bütün sözler anlamsız kalır. Hayat bir şekilde akıp gidiyor zaten onemli olan her anı doya doya değil, dolu dolu ve anlamlı yaşayabilmek. Görme engelli Zeynep ile Musab'ı...