72.BÖLÜM

99 19 0
                                    

Poyraz'la yaptığımız telefon görüşmesinin ardından pijamalarımı giyinerek yeniden yatağıma uzanmıştım. İçimde tarif edilemez bir huzur vardı. Gülümseyerek bakışlarımı tavana diktim. Eğer önünüzde engeller yoksa aşk gerçekten muazzam bir duyguydu. Bizim aşkımızın önündeki en büyük engel en başta bendim. Çok şükür ki Poyraz pes etmemiş ve benden vazgeçmemişti. Kalp atışlarımı değiştirmeyi başarmıştı.


Şimdilik önümüzde büyük bir engel görmüyordum. Tıpkı annelerimiz gibi diğer aile büyüklerimizin de bize onay vereceğini düşünüyordum. Tamam belki başta biraz tepki verebilirlerdi ama birbirimizi ne kadar sevdiğimizi gördüklerinde ilişkimize ikna olacaklardır.

Poyraz'la aramızda olan ilişkiye en çok canı sıkılacak insanlardan biri muhtemelen abimdi. Ama o da bizi anlayacaktı çünkü abim de Poyraz'la benzer bir durumun içerisindeydi. Arkadaşının kardeşine aşık olmuştu, hem de kör kütük aşık. Kabul etmek istemese bile anlayış göstereceğine emindim.

Tavana bakarak düşünmeyi bırakıp sağ tarafıma doğru döndüm. Bunları düşünmek için henüz çok erkendi. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalıştım. Bir süre uyumak için çabalamış lakin pek başarılı olamamıştım. Yatağın içinde dönüp duruyordum. Zihnimde ise Poyraz'ın söyledikleri tekrar ediyordu. Evlilik konusunda yaptığı imâ aklıma gelince istemsizce sırıtmıştım. Onunla aynı evde yaşamak, sabaha birlikte uyanmak... Bunlar çok güzel hayallerdi. Ve ben uyumaya çalıştıkça zihnime süzülüp uykumu kaçırıyorlardı.

Sesli bir şekilde oflayıp sırtüstü uzandım. "Uyumak istiyorum ben artık!"diye mırıldandım isyan eder şekilde. İsyanım durmadan hayal kurup beni uyutmayan kalbimeydi. Ama kalbimin de unuttuğu bir şey vardı. Ne kadar çabuk uyursam o kadar çabuk sabah olurdu ve kafeye giderek Poyraz'ı görebilirdim. Bu yüzden uslu durup uyumama izin vermeliydi.

Bu defa daha kararlı bir şekilde gözlerimi yumduğumda odamın kapısı yavaşça tıklatılmıştı. Geceyarısı benden başka kim uykusuz kalmıştı acaba? Komodinin üzerinde duran ışığı açarak odayı aydınlattım. Ardından kısık bir sesle seslendim. "Girebilirsin." Kapı yavaşça araladığında abimle karşılaştım. Aralık kapıdan içeriye doğru başını uzattı. "Müsait misin Defne, gelebilir miyim?"

"Tabi abi, gel." Yorgun bakışlarını görünce onun için endişelenmiştim. Hiç iyi görünmüyordu. Kapıyı kapatıp yanıma geldiğinde yatağımın kenarına oturdu. Odanın içi loş ışıkla aydınlandığı için gözlerindeki kızarıklığı ancak yanıma geldiğinde fark etmiştim. "Sen iyi misin abi?"

Abim birleştirdiği ellerine bakarak gözlerini benden kaçırdı. "Değilim,"diye mırıldandı çatallı bir sesle. "Hiç iyi değilim."

Endişelenmiştim. Ne olmuştu birdenbire? Hem ağlamış gibi görünüyordu. Onu ağlatacak kadar ne olmuştu?

"Ne oldu abi anlatsana, korkutma beni!" Abim derin bir nefes alıp yüzünü yerden kaldırdığında gözleri dolmuştu. Yine ağlamak üzereydi...Birkaç saniye konuşmadan gözlerime baktı. Buna benzer bakışları geçen gün konuştuğumuzda da gözlerinde görmüştüm. Ceren'den bahsettiğimiz zaman da tıpkı böyle bakıyordu. Muhtemelen konu yine onunla ilgiliydi.

"Ceren'i gördüm,"dedi. "Konuştuk biraz." Tahminim doğru çıkmıştı. Konu, Ceren'di. Devam etmesi için bekledim. Gözyaşlarının yanaklarına süzülmesine izin vermeden gözlerini sertçe sildi. Ardından elini saçlarının arasından geçirip başını yukarı doğru kaldırdı. Gözlerini kapatırken sesli bir nefes verdi. "Başkasını seviyormuş." Bütün acısını bir cümleyle dışa vurmuştu. Kelimeler ağzından inler gibi çıkarken kendini ağlamamak için zor tutuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 13 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin