slmslm 100 oy, 100 yorum
***
Bir haftanın sonunda Jisung, Minho'nun evinin önünde kendini bulurken zile basmış merakla beklemeye başlamıştı ki çok geçmeden "Geliyorum!" diyen sesini duydu Minho'nun. Hemen ardından da kapı açılmış, ne olduğunu anlamadan içeri çekilmiş ve kendini Minho tarafından boğulurken bulmuştu.
"Nerdesin oğlum sen," diyen Minho tek kolunu boynuna sarıp onu boğarken "Hı? Hı?" diye soruyordu bir yandan.
"Ya," deyip boynundaki kola tutundu Jisung. "Çalışıyordum, işler birikmişti. Minho, Minho bırakır mısın? Ya!"
"Yo, bırakmıyorum." Minho ona daha çok sarılıp kendince ceza vermiş, en sonunda serbest bırakınca Jisung doğrulup sırt çantasını kenara bırakmıştı. "Anca boş vakit buldum, ne yapıyordun?"
Salona girmişler, Minho açık bilgisayarıyla uğraşıp kapatmıştı. "Çalışıyordum, program kurdum bir tane sen gelmeden birkaç dakika önce bitirdim. Sen ne yapıyorsun?"
"Klasik," deyip koltuğa uzandı. "İşten çıkar çıkmaz sana geldim, bana evinde yer var mı? Bugün burada yatacağım."
"Hayır yok, dersem ne yapacaksın?"
"O zaman kafanda yatacağım," dedi Jisung. Bu sözleri üzerine göz göze geldikleri gibi ikisinin de aklına lisede gerçekten üst üste yattıkları anlar gelirken bir anda kahkaha patlatmışlar, Minho Jisung'un üzerine yatıp onun bağırmasına sebep olmuştu.
Onunla mutlu olan Jisung güldü, merakla sordu. "Siz şimdi harbiden Chan ile sevgili mi oldunuz? Bayağı bayağı sevgili."
Minho göz devirdi. "Yok, şakacıktan olduk. Mal."
"Vurma ya," Durdu. "Felix'in dediği gibi cidden anne ve babam evlenmiş gibi hissettiriyor."
Minho ve Chan'ın onlarda yeri farklıydı, Minho bununla kahkaha atarken Jisung "Mutluluğa bak," diye onunla uğraşmış, en son yüzüne art arda yastık yiyince savaşın mağlubu olmuştu. Zaferle ayağa kalktı Minho.
"Aç mısın?"
"Biraz," diye yanıtladı onu ama hemen sonrasında guruldayan karnı onu ele vermiş, Minho üstüne bir yastık daha fırlatırken Jisung bağırarak onu yakalamıştı. Arkadaşı yemek hazırlayana kadar o da koltukta kestirmiş, sonra ikisi tabaklarını kucaklarına alıp salonda yemeye başlamışlardı.
"Hyunjin ile ne durumdasınız?" diye soran Minho ile iç çekti. "Hâlâ bir şey demedi, bekliyorum sadece."
Minho için çok çelişkili bir durumdu bu, kesin olarak 'olacaklar' diyemediği için Jisung'a karşı bir lafı da yoktu. Ona baktı. "Eğer evet derse... Var mı aklında bir şeyler?"
Jisung bu soruyla aklındaki ihtimalleri gözden geçirdi, "Evet," diye konuştu. "Onu söz de bir kere kaybetmiş gibi görünebilirim ama aslında çok kez kaybettim ve şimdi, burayadayken geri adım atamam."
"Adam olacaksın böyle."
Jisung ona dil çıkardı. "Sus, bir ağlarım susturamazsın."
Tam da bu sözün üstüne zil çaldığında Minho "Seni tekme tokat döverim," dedi ona doğru ardından da ayağa kalktı. Ona gülen Jisung ile beraber kapıya ilerlemiş, bakmadan açtığında ise karşısında Chan'ı görmüştü.
Chan elindeki torbayı kaldırdı. "Puding?"
Gözleri parladı Minho'nun. "Evet," diye direkt onayladığında Chan gülerek ona doğru bir adım atmış, kolları arasına almıştı. Anında boynuna sarılan Minho ile beraber keyfini çıkarırken arkasını dönmüş onları izleyen Jisung şaşkınca mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iary, hyunsung
Fanfic"Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra belki birimiz öleceğiz ve diğerimiz hiç bilmeyecek..."