Gözlerimi araladığım da yatakta buldum kendimi. Başımın ağrısı az da olsa hafiflemişti. Kendimi doğrultup telefonuma baktım. Saat üç'e geliyordu. Ayağa kalkıp perdeyi çektim. Her yer bembeyazdı. Yol kar araçlarıyla temizleniyordu. Dışarıda insanlar kar topu oynarken gülümsemiştim. Odadan çıkıp lavaboya gittim. İşlerimi hallettikten sonra aynadan yüzüme baktım. Kızaran gözlerimin yanında morluklar da eklenmişti. Eski ben olsaydım kafaya takardım ama şu an kafaya takacak bir gücüm yoktu. Lavabodan ayrılıp oturma odasına geçtiğimde Taemin ve Taehyung ayakta uyuyorlardı. Büyük ihtimalle yakın saatte kalkmıştık.
''Günaydın.'' Yorgun sesimle gözlerini açmışlardı. Tebessüm edip cevap vermişlerdi. Ortalarına oturup bacaklarımı kendime çektim. Jin hyung elinde ki büyük tepsi ile kahvaltılıkları dizerken gayet enerjik duruyordu. ''Günaydın bebeğim.'' ''Günaydın hyung.'' Gülümseyip tepsiyi koltuğun üzerine koydu. Taehyung Jin hyung'un sesini duyup gözlerini açtı. Taemin'i sarstığımda huysuzlanarak doğruldu.
Sessizce geçen kahvaltımız da sadece birkaç lokma yemiştim. Jin hyung'a teşekkür edip yattığım odaya geçtim. Kendi kıyafetlerimi giydikten sonra odadan çıktım. ''Ben gidiyorum. Eve gidip duş alıp uyuyacağım.'' Taehyung ve Taemin koltukta yine uyumuşlardı. Jin hyung ayağa kalkarak bana kapıya kadar eşlik etti. Vedalaştıktan sonra arabama binip kendi evime doğru sürdüm.
Dışarıdaki kar yağışı durmuştu. Yollar temizlendiği için rahatça gidebiliyorum. Evimin önüne geldiğimde arabayı park edip çıktım. Sıcak ortamdan soğuğa geçince titreme gelmişti. Etrafıma baktığımda uzaktan tanıdık birinin geçtiğini gördüm. Gözlerimi kısarak baktığımda o kişinin Jungkook olduğunu anlamam kısa sürmedi. Takip etsem mi etmesem mi diye kendi kendime düşündüm. İçimdeki ses ne kadar takip etmese bile ettim.
Hızlı koşar adımlarla Jungkook'a yetiştim. Beni farketmemesi için Tanrı'ya dua ediyordum. Bir beş dakika boyunca yürüdüğümüzde parkın oraya gitmiştik. Bankların tarafına geçtiğinde gözlerini izledim.
Nasıl da üzgün bir bakış var, mavi gökyüzünden bile daha parlak gözlerinde.
Bir süre daha geçtikten sonra soğuktan titremeye başlamıştım. Sen ise birisini bekliyordun. O üzgün gözlerin karşıdan gelen kızla son bulmuştu Jungkook. Koşarak gelen kız sana sıkıca sarılmıştı. Kalbimde ki ağrı daha da şiddetleniyordu.
Bankı temizleyip kızın ellerini kendi avucuna aldın. Ben ise gözyaşlarım ile seni izliyorum. Kızı kendine çekip tekrardan sarıldın. Onu ısıtmaya çalışıyordun. Gözyaşlarımı silip daha da net bakmaya çalıştım. İçim acıyordu ama sen mutluydun Kook. O kızı görünce üzüntün geçmişti. Kendimi sakinleştirip soğuğa rağmen titrememi bastırıp yaptığın hareket ile tekrardan başlamıştı
Üstünde ki kazağı çıkarıp ona giydirdin. Bana yaptığın gibi.
Yazım hatalarım varsa affola.
<3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather
Teen FictionJJK&PJM Park Jimin, Jeon Jungkook'a uzun süredir platonik aşıktı. Eskiden bulamadığı cesaretle Jeon Jungkook'a hislerini söyleyememiştir. Peki, cesareti şimdi bulduğunda ne olacaktı, karşısına çıkan engeller dışında. "Hâlâ hatırlıyorum, Aralık ayını...