Astrid ve ben eve döneli birkaç gün olmuştu artık. İki hafta sonra üniversiteler açılacak, hayatımız eski haline dönecekti, olması gerektiği haline. Astrid ve ben bu birkaç gün boyunca pek konuşamadık. Sadece benimle değil, Astrid bu aralar kimseyle iletişim kurmuyordu neredeyse. Hatta bu sebepten dolayı hafta sonu olacak aile yemeğini gelecek haftaya erteletmişti.
Bundan nefret ediyordum aslında. Bana bir şeyler anlatmamasından, sürekli kendi içinde sorunlarıyla uğraşmasından. Ama kime ne diyorum ki? Bana eski sevgilisi yüzünden morali bozuk olduğunu, ona üzüldüğünü anlatmasını istemezdim zaten.
Nefesimi sertçe dışarı verirken televizyon izliyordum. Ama daha çok ev sessiz kalmasın diye açılmış görünüyordu. Ekranda pqueen'in eski yayınlarından birisi vardı. Onun güldüğünü görmek bile beni gülümsetmiyordu bu gece.
Koltukta yayılmış bir şekilde oturuyordum. Sürekli oflayıp, bakışlarımı telefonuma çeviriyordum. Yarın doğum günümdü. Hâlâ konuştuğumuz plana sadık mıyız bilmiyorum. Doğrusu bunu tekrar hiç gündeme getirmedik. Ama bunu iptal edecek başka bir şey söylemediği için de hâlâ doğum günü gecesi yemek yapacaktım.
Önüme düşen saçlarımı geriye ittim. Onlar da çok fazla uzamışlardı. Yakında kesdirmem iyi olacaktı.
Açıktığım için kalkıp, kendime bir şeyler yapmaya karar verdim. Dolaptan tavuk göğsünü çıkarıp, suda kaynatıp, yemeye karar verdim. Artık geri döndüğüme göre spora devam etmem gerekiyordu. Boş zamanım şimdilik fazlaydı. Doğum günüm dışında diğer günlerde tatlı ve kolayı hayatımdan çıkaracaktım.
Eh, spor yapmayı seviyorum, fakat sağlıklı beslenmekten nefret ediyorum. Sağlıksız şeylerin tadı neden bu kadar güzeldi ki?
Ben tavuğun yanında da konserve mısır, salatalık ve bir çok sebzeyi karıştırarak bir salata yaptım. Tavukları tabağa koyup, salona geri döndüm. Salondaki masanın üzerine yemekleri yerleştirirken kapı çalmıştı.
Kaşlarım çatılırken kafamı kenarda duvara astığım saate çevirdim. Saat neredeyse 8 oluyordu. Ama birisinin gelmesini de beklemiyordum. Bu yüzden ıslak ellerimi pantolonuma silerek kapıya ilerledim.
Kapıyı açtığımda Astrid'i gördüm. Kafasını ve omzumu duvara yaslamış, kısık gözlerle bana bakıyordu. Beni gördüğünde gülümseyerek, "İyi akşamlar." dedi.
Onun tatlı, nazik sesini duyduğumda benim de dudaklarıma gülümseme yerleşti. Baştan aşağı onu süzerken, "İyi akşamlar. Yanlış eve geldin galiba." dedim. Bunu deme sebebim birkaç gündür beni görmeye gelmemesine iğnelemeydi.
Kendini itip, duvardan doğrulurken, "Hiç gecikmeden sok lafını, durma." dedi.
Kapıdan geri çekilip, geçmesine izin verdim. Yanımdan içeri adım attığında arkasından kapıyı kapattım. O kabanını çıkarırken onu izledim. Kabanını çıkarırken bakışları benim üzerimde geziniyordu. Her ne kadar bana gülümseyerek baksa da bakışlarındaki donukluk, dudaklarında gülümsemenin zar zor asılı durması durumu ele veriyordu.
Ondan kabanını alıp, benimkinin yanına asarken, "Aç mısın?" diye sordum. İyi misin diye sormak istiyordum, fakat bu konuda konuşmak istemiyor gibi görünüyordu.
Mavi gözleriyle bana küçük bir çocuk gibi bakarken, "Aç değildim aslında, fakat güzel tavuk kokusu geliyor. Eğer fazladan varsa, katılmak isterim." dedi.
Gülümseyerek onun elinden tuttum. Elini benden çekmedi. Hatta avucunu avcuma bastırıp, onu çekiştirmeme izin verdi. Onu salona bırakıp, mutfağa doğru ilerlerken, "Sen otur, ben de koyup, geliyorum." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalandan aşıklar | [G×G]
ChickLitNorveç'te değişim öğrencisi olan Laçin Ayman yeni en yakın arkadaşı Astrid'in onu ailesine 'sevgilisi' olarak tanıştırmak istemesiyle kendini farklı bir ortamda bulur.