Yılbaşına bir hafta kala.
Hayat, yolunu kaybettiğin anlarda sana kim olduğunu hatırlatan sessiz bir öğretmendir. Zaman geçtikçe anlarsınız ki, hayatta her şey geçer, ama yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz hep bizimle kalır. Hayat, nefes aldığın anlar değil, kalbine dokunan anlardır.
En zor yollardan geçmeden, en güzel manzaraları göremezsin. Bazen kaybetmek gerekir, kazanmanın ne anlama geldiğini gerçekten anlayabilmek için. Geçmişe bakarken hissettiğin pişmanlık, gelecekteki cesaretine şekil veren bir aynadır aslında. Yavaşlamak, hayatı kaçırmak değildir; bazen en anlamlı anlar, durup fark ettiğinde gelir. Kendi yolunu bulmak, başkalarının izinden gitmekten daha zordur; ama asıl özgürlük o yolda yürümektir.
Hayat, seni sınadığında vazgeçmek isteyebilirsin, ama unutma; her sınav, içinde saklı olan gücü keşfetmek içindir.
Park Jimin, Jungkook ve Heather'la buluştuktan sonraki gün doktora gitmişti. Doktor Jimin'e hastalığının ilerlediğini ve iyileşmesinin az bir ihtimali olduğunu söylemişti. Raporlara baktığında ciğerlerinde de bir rahatsızlık olduğunu tespit etmişti. Jimin, doktorun dediklerine duygusuz bir şekilde dinlemişti. Doktor ilk başta ki Jimin ile şu an ki görüştüğü Jimin arasındaki büyük farklar olduğunu görmüştü. İlk zamanlar Jimin'in yüzü bu kadar çökük değildi, gözlerinin altında ki morluklar yoktu, ten rengi bu kadar beyaz değildi ve en önemlisi Jimin'in gözleri artık parıldamıyordu. Psikolojik destek alması gerektiğini söylemişti. Jimin ise bu duyduğuna sinirlenip doktorun odasını dağıtmıştı. Beyninde ki hastalık Jimin'i kontrol ediyordu. Doktor Jimin'i bu halde görüp sakinleştirici iğneyle bir gün boyunca hastanede tutmuştu.
O günden bu yana bir hafta geçmişti. Jimin bu bir hafta içerisinde hep içmişti. Değişen duygularının kontrolünü eline alamıyordu. Ailesine ve arkadaşına eski Jimin gibi davransa bile tek kaldığında ve yabancılara farklı oluyordu. Ailesi ve arkadaşları hala onu yurtdışında zannediyorlardı ve bugünün akşamında geleceğini sanıyorlardı.
Jimin elindeki not kağıtlarıyla tek tek arkadaşları ve ailesi hakkında yazılar yazacaktı. Aklında ki düşüncenin birini yapmıştı. Yakınlarına yalan söyleyip kendisinde yurtdışında zannetmeleri.
Şarabından bir yudum alıp eline kalem aldı. Kağıdı önüne çekip başlık attı.
Taehyung'um ve Jin Hyung'um.
Merhaba benim bebeklerim. Çocukluğumdan beri hiç kopmayan biz benim bu yapacağımdan sonra kopacağız. Bana lütfen kızmayın. Ben sadece artık acı çekmek istemiyorum. Ne yaşadığımı size anlatmadım çünkü üzüleceğinizi biliyorum. Biliyorsunuz ki ben sizin üzülmenizi asla istemem.
Beynim de kötü huylu bir tümör olduğu tespit edildi. Ben her ne kadar tedavi görsem de doktor 'stabil' olduğunu söyledi. Umudum kalmamıştı. Başımın ağrıları, ciğerlerimin ağrıları ve mide bulantılarım beni fiziksel olarak batırdı. Öleceğimi de az da olsa anlamıştım. Son doktor kontrolümden sonra emin oldum. Doktor yaşamamın az bir ihtimal olduğunu söyledi.
Tutunacağım bir şeyim kalmadı çocuklar.
Bu kötü hastalık beni öldürmesini izin vermemeliyim. Bu yüzden size veda etmek çok zor. İyi ki sizle tanışmışım ve bu hayatımın bir parçası olmuşsunuz. Sizinle geçen her iyi ve her kötü anlar için, yanımda durduğunuz için size içten teşekkür ederim. Ben bu dünyadan gittikten sonra lütfen ağlamayın sadece tadını çıkarın. Benim yapamadığımı yapın.
Ve son şey nişanınızı benim için bozmayın. Unutmayın ki sizi izleyeceğim. Siz mutlu olunca bende mutlu olacağımdan emin olun.
Sizi çok seviyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather
Teen FictionJJK&PJM Park Jimin, Jeon Jungkook'a uzun süredir platonik aşıktı. Eskiden bulamadığı cesaretle Jeon Jungkook'a hislerini söyleyememiştir. Peki, cesareti şimdi bulduğunda ne olacaktı, karşısına çıkan engeller dışında. "Hâlâ hatırlıyorum, Aralık ayını...