Sırılsıklam ve üşür bir vaziyette karşımdaki mavi gözlü çocuğa bakarken aklımdan geçen soruları tek tek soracağımı anlamış gibi konuşmaya başladı."nereden geldin?kimsin?bimiyorum ama aynı kaderi paylaşıyoruz.Kısacası bu cehennemde sıkışıp kaldık.Konuşurken bıçağını elinde ileri geri sallıyordu."ve eğer hayatta kalmak istiyorsak,birlikte hareket etmeliyiz.Seni çok istediğimden değil sadece milyonlarca salak canavara karşı 1 kişi yerine 2 kişi daha iyi,en azından.Bu arada bana luke diyebilirsin aptal kız."
Tam bana ettiği hakaretler Yüzünden ağzının payını vericekken midem bulanmaya yine başladı.Sanki dünya çok hızlı dönüyordu.Bir elimi duvara dayayıp kusmaya başladım.Luke yerden Kalkıp Yanıma geldi ve Saçlarımı topladı.bir kaç kere öğürdükten sonra luke'a bakarak "kendimi iyi hissetmiyorum sarı kafa.Bana ne oldu?" luke kaşlarını çattı ve beni incelerken gözü boynuma takıldı.Tam elimi boynuma götürecekken elimi ittirdi.
"seni zehirlemişler lanet olasıcalar."dedi."hep böyle küfreder misin?"dedim."Bok gibi hissettiğim zamanlarda yani burada geçirdiğim her dakika?."tam sırıtıcakken gözüm karardığı için luke'a tutundum.Oda beni tutup yere oturttu ve atik bir hareketle bıçağını aldı.daha ne olduğunu anlayamadan bıçağıyla boynumdaki ısırığa küçük bir kesik attı ve ağzıyla sıvıyı çıkarmaya başladı.başını boynumdan kaldırıp yere yeşil ve sarı renkte bir sıvı tükürdü
.Ağzını silip tişörtünden küçük bir parça yırttı ve boynuma sardı.demek zehir böyle çıkarılıyormuş.kafasını yüzüme çevirdiğinde nefesini yüzümde hisediyordum.Bu durumdan rahatsız olduğum için sessizliği ilk ben bozdum."Brooklyn"mavi irisleri anlamaz bir şekilde bana bakınca,"adım,Brooklyn ama bana Roo diyebilirsin."dedim.kafasını Yavaşça salladı ve sanki bir şey olmuş gibi birden irkildi.Benden uzaklaşıp ayağa kalktı ve benden iki adım uzaklaştı.
Ne olduğunu anlamaya çalışlırken 20 saniye olmaksızın kafamın tam üstüne bir Bıçak saplandı.olayın adrenalini ve şokuyla kalbim hızlanırken,"bıçağı al ve kendini koru." Vee hoşgeldin sert kötü çocuk,aghh!"hızlı ol seni bekleyemem." Dediklerini tiz bir tonla tekrarlayarak"hızlı ıl sını bıklıyımım" "ve benim taklidimi yapma aptal kız" şaşırarak ona baktım bana bakmıyordu bile ve 1 metre ilerimdeydi.gözlerimi devirerek kafamın üstündeki bıçağı sağlandığı duvardan çıkarıp binbir uğraşla çıkardıktan sonra yanına yetiştim.yanına gelmemle sarı kafanın suya atlaması bir oldu.
Bu dünyada ne kadar fazla gölet vardı ya.Atla atla bitmiyor resmen!bıçağı belime yerleştirip bende suya atladım.su taneciklerini tenimde hissederken kendimi Akan suya bırakmıştım.Bu diğeri gibi tuzlu değil tatlı suydu.Yani diğeri gibi yakmıyordu.Hatta biraz rahatlamamı sağlamıştı.Yüzmeye devam ederken göletten aşağı doğru kaydık.
Su yüzünden bir an nefes alamasamda başka bir su birikintisine düşünce hemen kendimi toparlıyıp suyun yüzüne çıktım.Luke'u ileride görünce oda beni arıyordu galiba."Sarı kafa burdayım!"ikimizde sudan çıkıp çimenlere oturduk.luke kafasını bir an bile nehirden ayırmadan "daha yeni geldin galiba dimi?"dedi.Beni yandan göresini umarak kafa salladım.doğru tahmin.
"O zaman seni thdea bataklığına götürmem gerek,orda ilk seviyeni tamamlıyacaksın."kafam karışık bir şekilde ona döndüm."ne?ne seviyesi anlamadım sarı kafa."luke bana dönüp sarı kafa dediğim için gözlerini devirdi ve "seviye atlarsan burdan çıkmaya bir adım daha yaklaşıyorsun.Ama seviye atlamak yani bir guardian ermast olup burdan basıp gitmek için tabiki ilk önce o seviyelerde yapıcağın görevi bulman gerek ve her seviye atladığında vücudunda bir dövme gibi bişey oluşur mesela kolundaki gibi"istemsizce kolumdaki guardian dövmesine baktım.bakışlarımı ona yöneltip"Peki,sen ilk seviye olarak oraya gidiceğimizi nerden biliyorsun?"
Bana bir bakış atıp gözlerini göle çevirdi."Çünkü her guardian ilk seviye olarak thdea bataklığına gider ve orda yıkanıp çıkması gerekir yoksa ruhu içinden uçar."diyince gözlerimi açabildiğim kadar açtım.Nasıl ya?Ne manyak bir yer burası!"şu seviye tamamladıktan sonra dövme mi ne oluşuyor demiştin,peki sende kaç tane var?"sarı kafa bu sefer sadece başını değil bütün vücudunu döndü.gözlerini gözlerimden bir an ayırmaksızın "17" dedi.
Demek ki 17.seviye,Vay be.Sarı kafa sandığımdan daha marifetliymiş.luke"görmek ister misin?" diyince ne diyeceğimi bilemedim ağzımı üç kere açıp kapayınca luke ayağa kalktı ve tişörtünü çıkardı.Hafif kasları vardı onun üstündede dövmeleri.bıçağımı bırakıp ayağa kalktım ve yanına gittim.köprücük kemiğinde eno lelev essucc yazıyordu yanındada bir amblem vardı.elimi uzatıp köprücük kemiğindeki dövmesine dokundum.
Luke birden titreyince elimi çektim."pardon birden şey oldu"dedim.cümleyi harika bir şekilde oluştururken!oda "önemli değil neyse hadi giteliyiz orası nerden baksan buraya 1 saat" kafamı tamam anlamında sallayıp tişörtünü giymesini izledim.izlediğimi fark etmesin diye hemen kendimi toparlayıp yerden bıçağımı aldım ve güneş batarken önde yürüyen sarı kafanın arkasına takıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah dünya
Fantasiaona kaçamak bir bakış atıp,merak ettiğim soruyu sordum: -bu dünya neyden oluşuyor sarı kafa? Hakaretimi dikkatte almadan soruma cevap verdi. -insan derisi,kemikleri ve saf çamurdan oluşuyor,dedi.