Park

1.8K 95 32
                                    

Cumartesi sabahı.

Karanlık ve bulutlu bir gökyüzü.

Ne kadar mükemmel...

Bu manzara onun yansıması gibiydi.Bütün gece ağlamıştı.Son birkaç aydır her gece yaptığı gibi...Sessizce ve yalnız.Kimsenin onu duymasını istemeyerek.Özellikle ailesinin.

Seungri ilk farkettiğinde 17 yaşındaydı.

Arkadaşlarıyla ders çalışmak için kütüphaneye geldiğinde birine çarpıp, çantasının ve kitaplarının yere düşmesine neden olmuştu.Ona yardım etti ve özür diledi.

''Önemli değil, benim hatam.'' çocuk ona gülümsedi.

''Ben Hoon.''

''Ben Seungri..Ve tekrar özür dilerim.''

90 derece eğilip tekrar başını kaldırdığında çocuğun gülümsediğini görünce biraz kızardı.

''Sevimlisin.''

Ve arkasını dönüp gitti.

Giyindi ve kahvaltı için alt kata indi.Artık mutluymuş gibi görünmeye bile çalışmıyordu.Kahvaltı masasında babası suratına bile bakmamıştı.Annesinin yüzündeyse oğlu için zorla yerleştirdiği bir gülümseme görünüp hemen kayboldu.Kimse konuşmuyordu ve Seungri bundan çok memnundu.Zaten sohbet edilse de fazla bir şey beklemezdi.Önce okul hakkındaki gereksiz şeylerden sonra onun gelecek planlarından bahsedilirdi.Tabi bu da babası onu tamamen görmezden gelmediği zamanlarda...

Seungri böyle olacağını düşünmemişti.

Zaman geçtikçe her şeyin daha iyi olacağına inanmıştı.

Ailesinin onu her türlü seveceğini düşünmüştü.

Ne olursa olsun onu destekleyeceklerini...

Kahvaltısını bitirip odasına gitmek için ayağa kalktı.

''Seunghyun markete gider misin? Birkaç şeye ihtiyacımız var.''

Annesine dönüp kafasını salladıktan sonra ceketini aldı.

Köle gibi hissediyordu.Var olmak istemeyen, sürekli diğerlerinin isteklerini yerine getirmeye çalışan biri...

Caddeden aşağı indi.Genelde çok kalabalık olan bu sokakta şimdi çok fazla kişi yoktu.Belki de bunun nedeni iç karartıcı hava ve karanlık gökyüzüydü.

Parka geldiğinde durdu.

Ağaçlar onu sakinleştiriyordu.Kafasında sürekli dönüp duran anılara rağmen böyle bir manzara onu biraz da olsa rahatlatıyordu.Her zaman oturduğu, ağaçların arasındaki, gölün görünebildiği banka oturdu.Son zamanlarda kaybolmuş gibiydi.Güvende hissettiği, oturup her şey hakkında sakince düşünebildiği yeriydi burası.

Hoon onu ilk kez burada öpmüştü.

Ve onu son kez burada görmüştü.

Çok yalnız hissediyordu.Sanki bir şey onu simsiyah bir boşluğun, sonsuzluğun içine itiyormuş gibi..

Birden markete gitmesi gerektiğini hatırladığında transtan çıkmış gibi hissetti.

Dakikalar sonra sarışın bir çocuk gelip banka oturduğunda, bu onun yanı olabilirdi.

Love is...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin