Multimedya:Oylum,Yusuf,Villa ve dar sokak.
"Şeyy ağabey:"
"Ne lan ne?"
"Hani bir kaç gündür gözetlediğimiz kadın varya O yarın memlekete gidiyormuş.İstersen eve ben gireyim.Affet abi."
"Sen nerden biliyorsun memlekete gittiğini lan?"
"Balkonda kadınlarla konuşurken dinledim ağabey.Yarın sabah gidecekmiş.Kızı da zaten okula gidiyor.Ev boş anlayacağın."
"Aferim lan.Kedi olalı bir fare tuttun.Bu seferlik affediyorum seni.Ama tekrar boş gelirsen affetmem bilesin."
"Tamam ağabey."
"Başka eli boş gelen var mı lan?Çıksın ortaya."
Gözlerim dolmuş bir şekilde olanları izliyordum.Erhan denen adamın sorusundan sonra kalabalıktan hiç ses çıkmadı.Demek ki kalanlardan hiçbiri boş gelmemişti.Kim bilir o paraları nasıl kazanmışlardı.Helal yolla kazanmadıkları belliydi.Onlardan istendiği gibi çalarak,dolandırarak ya da insanları gasp ederek kazanmışlardı.Acaba isteseler bu bataklıktan kaçıp kurtulabilirler miydi?
"Güzel.Aferim,benim çocuklarıma.Böyle olacaksınız işte.Emeklerim boşa çıkmayacak.Hanginiz daha çok çalışıp beni mutlu ederse O kişi bu işi bırakır ve bizim mekana geçer.Anladınız mı lan beni?"
Hep bir ağızdan
"Anladık ağabey."
Dediler.Zavallı çocuklar yapacak bir şeyleri olmadığı için bu zalim adamın zulmune katlanıyorlardı.
Hepside ellerinde ki parayı Erhan denen adamın eline tek tek vererek bir köşede sessizce beklemeye başladılar.
"Semih bunlar benden para saklamıyorlar değil mi aslanım?"
Yaş olarak diğerlerinden büyük gözüken saçı başı pislik içinde kalmış esmer bir çocuk Erhan denen adamın yanında durdu.
Başını öne eğerek elleriyle oynamaya başladı.Bacaklarının titrediği yırtılmaya yüz tutmuş eski kot pantolonundan bile belli oluyordu.
"Şeyy ağabey."
"Ney ağabey lan?"
"Benden para sakladığını anlamayacağımı mı sandın.Cin olmadan adam çarpmaya kalkarsın haa?Yok öyle dünya.Ver bakalım sakladıklarını."
"Ağabey valla beş lira sakladım.Çok açım ağabey.Affet."
"Hadi bu seferlik görmezden geliyorum.Bir daha aynı boku yersen bitiririm oğlum seni.Anladın mı beni?"
"Anladım ağabey."
"Şimdi alın şu parayı ne zıkkımlanacaksanız zıkkımlanın."
Erhan denen adam biraz önce çocukların getirdiği paradan bir miktar alarak Semih'e uzattı.Semih gözlerinin içi gülerek parayı aldı ve orada bulunan herkesi toplayarak götürdü.Hemen arkalarından Erhan denen adamda gitmişti.Uzaklaşan ayak sesleriyle birlikte derin bir nefes aldım.Şükürler olsun şu piç herife yakalanmamıştım.Kafamın üzerinde duran içi dolu ağır çöp poşetini elimle ittirdim.Poşetlerin arasından güç bela ıkınarak çıktım.Arkamı dönüp baktığımda gerçekten de iyi saklanmıştım.Yakalanmamamda yere düşen zavallı çocuğunda payı büyüktü.Beni ispiyonlamamıştı.Ellerimle saçlarımı geriye doğru ittirdim ve ayağıma yapışan karpuz kabuğunu eğilerek aldım.Üstüm başım leş gibi olmuştu.Aklıma gelen düşünceyle dudağımın bir tarafı kıvrıldı."Zengin piç.Bak paralar saydığın kıyafetlere neler oldu.Bok mu vardı beni alışverişe götürecek?Hadi şimdi kolaysa gel de bul beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA ÇİÇEĞİ
Tiểu Thuyết ChungYaşadığı onca acıya rağmen hayatta kalmaya çalışan kimsesiz kalmış,hamile bir kız.Yıllar sonra aşkın ne demek olduğunu unutmuş bir adamla çarpışırsa ne olur? Aşk onların yollarını yıllar sonra tekrar kesiştirdiğinde birbirlerine olan aşklarını hatır...