Saat kaç?
Lidar, bu sorusunun cevabını ilerideki sokak lambasının altında durunca anlayacaktı.Üşümek her insana böyle huzur veriyor muydu acaba? Sanki günlerdir hiç bir şey yememiş gibi, midesinden ekşi bir tad geliyordu boğazına.Normal olmayan bir şey vardı bu sefer. Gözleri kararır, diz kapakları istemsiz kırılır, dizüstü çökerdi.Yine o sesler, baş dönmesi. Ama hayır, bu mide bulantısı da neydi ki şimdi?
Kustuğu yerden uzaklaştıkça sanki daha iyi hissediyordu kendisini.Sanki kusmasıyla beraber her şeyi orada sonsuza dek bırakmış gibiydi. Sokak lambasının altından çoktan geçmiş, saatine bakmayı da unutmuştu yine. Bir de hayatının artık monoton bir hal almasından şikayet ediyordu. "Bak! " dedi kendi kendine. "Bu gece kafaya takmamak için kendini zorlaman gereken bir konu daha çıktı, uzun günün kârı! "
Eve geldiğinde çocukluğundan beri hiç değişmeyen o koku sindi beynine bir anda.Biliyordu, çok geçmeden artık o kokuyu almamaya başlayacak, ama (eğer hasta annesi getirmediyse) bir poşet kömür getirmek için indiği kömürlükten dönünce tekrar farkına varacaktı aslında sadece alıştığının."İnsanın en büyük düşmanıdır ama insanı insan yapan nadide şeydir alışmak. Alıştım.Alışamadım desem de alıştım hocam..." Orta okuldaki Sürey Hoca,eşi vefat ettikten sonra öyle demişti Matematikçi Ferha Hanım'a... Lidar da alışmıştı aslında. Alışmasa nasıl yaşardı ki? İnsan alışamazsa yaşayamazdı işte. Hem hayvanlar da öyle değil miydi? Safkan kangal diye herkesin sahip olmak istediği köpeği Çelik'de bu eve alışamadığı için ölmemiş miydi? Annesi öyle söylemişti henüz konuşabiliyorken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRDAN KOLLAR
ParanormalBazen ile başlamamalı cümleler. Çünkü -bazen- başlıbaşına kendinden ve sana dair ne varsa hepsinden kaçış için bulunmaz bir anahtardır. Ama her zaman kaçmak kârlı değildir. Ne kadar kaçarsan o kadar yüklenirsin omuzlarına, kaçtığın her bokun o ağır...