11 Bölüm 🍊

0 0 0
                                    


---

Herkese uzun bir aradan sonra merhabalarrr :))

Nasılsınızz?

Umarım keyfiniz yerindedirrr :))

Bizi özlediniz mi? :))

Unutulacak kadar uzun bir ara farkındayım ama artık geri döndükkk:))

Yazaramaacemi Yıl dönümümüz kutlu olsun bebeğimm 🥹🫶🏻🌷🤗❤️🥰

Keyifli okumalarrr :))

Dirhan'dan

---

Üç saat sonra doktor içerden çıktı. Herkes kalkıp yanına toplanırken ben, duyacaklarımdan korkarcasına kıpırdamadan gözlerimi kapattım...

"Kızım, nasıl Tayfun hocam?"

"Ameliyat biraz zor, ancak gayet başarılı geçti. Kurşun hayati organlara yakın mesafede olduğu için bu kadar uzun sürdü. Ama şu an çok iyi, geçmiş olsun." deyip gitti. Gözlerimi açtım. Herkes çok mutluydu, birbirlerine sarılıyorlardı. O sıralarda bahçeye çıktım, nefes almam lazımdı. Banka oturdum...

"Ciğerlerime dolan nefesi dışarıya üflerken gözlerimden bir damla yaşın akacağını hissedince başımı gökyüzüne kaldırıp yine kapattım. Birkaç saniye usulca akmalarına izin verip avuç içlerimle sildim...

Şükürler olsun. Tamam, sakinleş artık, bak, gitmedi. Bırakmadı seni." Bunları kendime söyledim ve toparlanıp içeriye girdim...

"Nil'i normal odaya aldılar. Nergis teyze, Faruk amca ve Ada yanına girdiler. Annemle Dila da girdikten sonra eve gitmişlerdi, daha fazla kalabalık etmemek için. Onlar taksiyle giderken, Ada da Nil'e eşya almak için onlarla gitmişti. Hastanede sadece üçümüz kalmıştık..."

---

"Nergis teyze, müsadeniz olursa ben de görebilir miyim?"

"Tabii oğlum."

"Teşekkür ederim."

Odaya girdim. Hâlâ uyuyordu. Zaten yanı başında duran sandalyeye oturdum. Aynı masaldan fırlamış uyuyan güzeldi. Yastığa dağılan upuzun dalgalı turuncu saçları, oval yüzü, burnu, dudakları... Her şeyiyle tam bir prensesti. İlk defa ona bu kadar yakından bakma şansını bulmuştum...

Gerçekten çok güzel bir kıza aşık olmuştum. "Portakal saçlı kıza."

Yatağın kenarına düşen bir tutamını avucumun içine aldım, gülümsedim. Dünyanın en değerli hazinesi avucumdaydı. Canı yanmasın diye çok fazla tutmadım, elimde bıraktım...

"Bak, gördün mü? Sana portakal saçlı kız dediğimde bana hep kızıyorsun. Benim ilk öğrendiğim renk turuncu, ilk söylediğim kelime portakal biliyor musun?"

Babam denizde kaybolduğunda altı yaşındaydım. Bana son söylediği cümle, **"Geleceğim oğlum,"**du. Yıllarca bizi son bıraktığı deniz kıyısında bekledim ama gelmedi, sözünü tutmadı, kayboldu, bıraktı bizi. Annem elinde ufacık bebek ve benimle kalakaldı...

"Senin de bana söylediğin son cümle, 'Dirhan, çok üşüyorum' olacak diye çok korktum ben."

Sonra başucundaki tepesinin içine makas gördüm, herhalde hemşire dalgınlıkla burada unutmuş olmalı. Elimi uzatıp makası aldım ve onu uyandırmadan, hissettirmeden uç kısmından küçük ama uzun bir tutam kestim. Ve avucumda sıkı sıkıya tuttum...

Portakal Saçlı Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin