4

2 1 0
                                    

(Jimin)
Akşam saatleriydi,
Eve geldiğim gibi kendimi yatağa attım.
"Çok yoruldum be," diye söylendim kendi kendime.

Telefonuma baktım, bir sürü mesaj bildirimi vardı. Geçen gece yattığım adamdan gelen mesajlardı bunlar.
"Neden bu kadar büyütüyor? Sadece bir geceydi," diye mırıldandım.

Tam o sırada bir bildirim daha geldi. Bu kez Yoongi'dendi. Numarasını kaydetmiştim.

Yoongi: Yarın kulübe gelecek misin?

Jimin: Evet geleceğim

diye yazıp telefonu kapattım. Gözlerimi kapatıp biraz dinlenmek istedim. Yarın erken kalkmam gerekiyordu. Ama çok geçmeden içimdeki huzursuzluk beni tekrar ayağa kaldırdı.

"Jungkook..."
Birkaç gündür morali bozuktu ve pek iyi görünmüyordu. Bugün de doğru dürüst konuşamamıştık. Onu arasam mı diye düşünürken telefonum çaldı. Ama arayan Jungkook değildi.

---

(Taehyung)

Gergindim. Hem de çok gergin ve sinirliydim.
Yıllar sonra Jungkook’u görmek... Garipti. Hem de çok garip.

Buluşacağımız yere, yani onun barına geldim. Kapıyı açtığımda onu gördüm.
"Seni bekliyordum," dedi.

Yanına oturdum. İkimiz için de şarap doldurmuştu. Yavaşça bardağını eline aldı ve bir yudum aldı. Ortamda derin bir sessizlik hakimdi. Çünkü ne diyebilirdik ki?

"Neden karşıma çıktın onca yıl sonra?" dedi bana bakarak.

"Neden mi? Ben bilerek mi karşına çıktım sanıyorsun? Sana meraklı mıyım?" dedim, sinirle.

"Ailemi mahvetti annen, Taehyung. Farkındasın bunun, değil mi?"

"Jungkook, buraya bunu konuşmaya gelmedim. Evet, benim de canım acıyor ve öfkeliyim. Tamam mı?"

"O zaman siktir git hayatımdan. Ne diye çıkıyorsun karşıma?" dedi. Bana olan bakışlarını kaçırıp şaraptan bir yudum daha aldı.

"Beni unutamadığını biliyorum," dedim ve bardağımdan bir yudum aldım.

"Beni neden hastaneye götürdün?"

"Bogum, benim en iyi arkadaşım. Ve onun iş yerindeki bir çalışan olarak görüyordum seni. Bayılınca, insanlık hali olarak endişelendim. Buradan bir anlam çıkarma, Tae."

Tekrar sessizlik çöktü. Ona o kadar çok şey sormak istiyordum ki... Her şeyi. Ama soramazdım, değil mi?

Jungkook bir an derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

"Tıp okuyorum. Varlıklı bir ailedenim, biliyorsun. Para sorunum yok. Bir evim, bir arabam var. Alkole olan ilgimden burayı açtım. Parayı ailem karşıladı. Sadece içip sarhoş olup eve dönüyorum. Ama burayı seviyorum. Burası bana güvenli hissettiriyor."

Kelimeleri tane tane, ama biraz yorgun bir tonda çıkıyordu.

Onun konuşmasını dikkatle dinledim. Ardından ben de iç geçirdim.
"Arkadaşlarımla kalıyorum. Kafede çalışıyorum, ki zaten biliyorsun. Üniversite, kafe, ev... Hayatım genel olarak böyle. Ama mutluyum. İyi arkadaşlara sahibim," dedim ve elimdeki şarap bardağına baktım.

Başımı kaldırdım ve gözlerimi onun gözlerine diktim.
"Sevdiğin biri var mı, Jungkook?"

-

Chi KuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin