Ecrin her şeyi önceden planlamıştı ve bugünü kusursuzlaştırmak için özenle çalışmış, Las Vegas'ın unutulmaz yerlerini araştırmıştı. Saat öğlen bire yaklaşırken Strip Bölgesi'ne doğru yola çıkmışlardı. Dalya beyaz karlarla kaplı rengarenk şehri incelerken her geçen saniye bu günahkarlar şehrinin büyüsüne daha da kapılıyordu.
Şık giyimli limuzin hostesi küçük buzdolabını açarak içinden soğuk su dolu camdan şişeyi çıkardı ve dikkatli bir şekilde bardaklara doldurduktan sonra buz kovasından aldığı buz küplerini içlerine atarak su bardaklarını önce Dalya olmak üzere nazik bir şekilde ikram etti.
''Teşekkürler,'' Dalya gülümseyerek bardağı aldı ve soğuk sudan bir yudum içti. Henüz nereye gittiklerini bilmiyordu ama karnı yavaş yavaş acıkmaya başlamıştı ve gittikleri yerin bol yiyecek dolu bir yer olduğunu umdu.
Limuzin üzerinden bir on dakika geçtikten sonra park etmişti ve Vincent onlara inmesi için kapıları açmıştı. Ecrin'in ilk planı güzel bir cafe'de -ki burası Harley Davidson Cafe'ydi ve buranın bol soslu hamburgerlerine bayılıyordu- kaliteli bir öğlen yemeği yemekti.
Dalya büyük bir motorsiklet maketinin üzerinde yazan Harley Davidson Cafe yazısını görür görmez istemsizce şükür etti; bir an için Ecrin'in onu bir gece kulübüne götürdüğünü sanması büyük aptallık olmuştu. İçeri girdiklerinde aldığı baharatlı patates kızartmasının yoğun kokusu iştahını olduğundan daha da açtı. Boş bir masaya yerleştiklerinde siyah şapka ve kırmızı yelek ikilisiyle bir garson tepelerinde bitiverdi. ''Hoş geldiniz. Yardımcı olabilir miyim?''
Arka fonda canlı müzik duyuluyordu. Üç kişilik bir müzik grubu AC DC'den Highway to Hell adlı parçayı çalıyordu. Bu tip müzikler Dalya'nın pek de dinlediği parçalara hitap etmese de söyledikleri hard rock parça hoşuna gitmişti.
''Şey, ben ızgara tavuk alacağım,'' diye mırıldandı dalya yarım yamalak İngilizcesi'yle, bir yandan menüye bakınırken.
Ecrin göz devirdi. ''Ona aldırma. Sen bize iki adet çizburger menüsü yaz.''
''Ecrin!'' diye karşı çıktı Dalya. Karşısında obur gibi yemek yemek istemiyordu.
''Diyette falan olmadığına göre istediğin kadar yiyebilirsin, Okyanus. Bugün senin günün!''
Dalya ismi duyar duymaz durgunca gülümsedi. Bazen ona kim olduğu hakkında koca bir yalan uydurduğunu unutuyordu. ''Pekala o zaman.''
''İçecekler?'' diye sordu garson siparişleri not alırken.
''Ahududulu meyve kokteyli,'' dedi Dalya, içecek kategorisinin içinde böyle bir seçecek olduğunu görür görmez. ''Alkolsüz.''
''Bana da aynısı, teşekkürler.''
Garson siparişleri not edip uzaklaştığında Ecrin meraklı bakışlarla kaşlarını havaya kaldırdı. ''Yorumlarını alayım, burayı beğendin mi?''
Dalya etrafı bir kez daha inceledi ve onu onaylarcasına başını salladı. ''Evet, güzel bir yer.''
''Beni kırmak istemediğin için böyle söylemediğine emin misin? Çünkü hard rock çalıyor ve bana dün gece sakin müziklerden hoşlandığını söylemiştin.''
Dalya dün geceyi hatırlayınca aklına Ecrin ile şömine karşısında yaşadıkları gelmişti ve yüzü kızarmıştı. Ecrin hala ona beklentiyle bakarken bir cevap vermesi gerektiğini düşündü. ''Evet, eminim. Burayı sevdim,'' diye cevapladı zorlukla.
''Kızardın mı sen?'' diyerek gülümsedi Ecrin. ''Dün geceyi hatırlıyorsun... öyle değil mi?''
Dalya dudağını ısırdı. ''Yeni tanıştığım insanları unutuyorum, Ecrin. Yaşadığım şeyleri değil. Yani... artık değil. Tedavim iyi sonuç veriyordu,'' diye uydurdu. Artık bu saçmalığı devam ettirmek istemiyordu ama eğer ona başından beri anlattıklarının koca bir yalan olduğunu söylerse onu kaybedeceğini biliyordu. Kim böyle bir zavallıyı affederdi ki? Hiç kimse! Kendinden utanan birini kimse istemezdi.
''Peki pişman mısın?''
Tam o sırada siparişleri getiren garson aralarına girerek konuşmanın yarım kalmasına neden oldu. Dalya içten içe bir kez daha şükretti. Garson hamburger menülerini ve içecekleri masaya bıraktı ve kuru bir afiyet olsun ile masadan uzaklaştı. Dalya garsonun arkasından göz devirdi. Garsonlar sadece hazırlanan şeyleri masaya taşıyorlardı, bunun neresi bu kadar yorucu olabilir ki? Aşçılık yapsaydın da görseydin asıl yorucu işi! diye içinden geçirdi. Üstelik Las Vegas'ta çalışıyorsun, sersem Amerikalı. Kumar oynarken servetini kaybetmediğin sürece burada daima dans etmen gerekir!
Pekala, garson gittiğine göre sanırım şimdi Ecrin'in sorusuna cevap vermesi gerekiyordu. ''Hayır,'' diye yanıtladı basit bir şekilde -ki bu aslında göründüğü kadar kolay olmamıştı çünkü o esnada hala kızarmamaya çalışmakla meşguldü- ve elma dilim patatesi acı sosa batırıp ağzına attı. ''Bu konu hakkında daha fazla soru sormak yok. İzninle karnımı doyuracağım ve unutma ki sen söyledin. Dilediğim kadar yeme hakkım var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
💭Dalya ⚢
Lãng mạnHafızasını kaybetmiş bir kız gibi davranabilirdi, böylece kötü geçmişini tamamen yok etmiş olurdu. Yeni şeylere ve yeni kurgulara, beceriksizce söylediği yalanlara gerek duymazdı. İnsanların ona olduğundan daha çok acıyacağını düşündü ama umurunda d...