Her insanın bir hikayesi vardır derler. Kimininki başlangıç, kimininki bitiş hikayesidir. Benimki ise ortada. Ne başlangıç, ne bitiş. Benimkisi ne olduğunu anlamam için biraz fazla karmaşık.
Adım-soyadım Alya Bulut. 18 yaşındayım. 16 yaşındayken geçirdiğim trafik kazasında annemi kaybettim. O kazadan beri de babamla beraber yaşıyoruz.
Size biraz hayatımı açmam gerekirse, babamın adı Ares, anneminki Luna. İsimlerinin biraz garip olduğunun farkındayım ama ikisi de bana isimlerinin bir anlamı olduğunu söylemişlerdi.
Annemin ölümünden önce, oldukça kuvvetli bağları olan bir aile sayılabilirdik aslında. Annem ile aramızda normal anne - kız ilişkilerinden vardı. Arada bir birbirimize kızardık ama bu olaylar hemen unutulurdu. Babamla ise aramızda uçurumlar yoktu elbette, sadece bikaç kere derin küslükler yaşandı o kadar. Aslında o kadar derin de değildi tabiki ama kızlar babalarından çok etkilendikleri için bazı şeyleri abartmış da olabilirim haliyle.
Şuan da yaşadığımız büyük bir evimiz vardı. Evimiz kalabalık bir şehirde olmasına rağmen bahçeli ve iki katlı evlerdendi. Evi böyle anlattığıma bakmayın, aslında o kadar abartılacak bişey değildi. Yani ben küçükken şımarık bir çocuk olmamam için bir süre küçük bir evde kaldık, ondan sonra bu eve geçtik. O yüzden tek çocuk olmama rağmen şımarık biri olarak yetişmedim.
Annemin ölümü ise tamamen farklı bir olaydı. Monoton bir günden faciaya dönüşen bir olay.
O güne dair kafamda çok fazla fikir yok çünkü kaza sırasında arabada ben ve annem vardık, ben yaralanmıştım ve hastaneye baygın bir şekilde ulaşmıştım. Ama annem olay yerinde ölmüştü.
Ölmeden önce ise benim hikayemi oluşturabilecek 'sıradan olmayan' şeyler söylemişti bana.
Kaza sırasında arabamız yan dönmüştü ve ben camdan dışarı uçmuştum. Annem ise sürücü koltuğunda kilitli kalmıştı. Ölmeden önce dedikleri ise şunlardı :
"Ölümüme sakın üzülme. Bu olması gereken bir şey. Senin ve benim kaderimizde var. Sen her zaman özeldin, hala da özelsin. Al bunu, ölünceye kadar yanından ayırma. Bu senin koruyucun olacak. Zamanı gelince onun ne işe yaradığını anlayacak ve sana nasıl yol gösterdiğini bulacaksın." demişti ve elime gri melek kanatları olan bir taş bakmıştı. Taşın rengi o kadar güzeldi ki o kalan küçücük saniyeler bile ona bakmama engel olamamıştı.
"Her son yeni bir başlangıçtır küçük meleğim. Bunu sakin unutma. Her son yeni bir başlangıçtır. Seni seviyorum." demişti ve gözlerini yummuştu.
O günden sonra gerçek acının ve özlemin ne demek olduğunu tatmış biri olarak acıya daha duyarlı biri olmuştum. Doğruydu, öldürmeyen şey güçlendiriyordu.
Annemin verdiği gri melek kanatları olan taşa ip geçirerek bir kolye yaptım ve onu sıkı sıkı bağladım. Banyoda bile üstümden çıkarmıyordum ve onun sayesinde annemi kendime daha yakın hissediyordum.
Ama sonuçta annemin ölümü iki sene önceydi ve ben hayatımda olan garipliklerle bile olsa yaşamaya devam etmeliydim. Annemin sözlerinin altında yatan sırrı ortaya çıkaracaktım. Sonucu iyi de olsa, kötü de olsa.
Merhaba arkadaşlar! Bu benim papatyahuzuruu adıyla yazdığım yeni hikayem. Bu sefer mizah ya da kötü çocuk - masum kız gibi hikayeler yazmak istemedim, tamamen özgün ve bir o kadar da sıradışı bir şey olsun istiyordum. İlk bölümden hikayenin konusuyla ilgili bir fikir elde etmek çok zor tabiki ama ilerleyen bikaç bölümde her şey yerli yerine oturacak. Umarım beni bu hikayemde de desteklersiniz, sizi seviyorum!
Multimedya : Alya'nın annesinin verdiği taş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ
Chick-Lit"Biz neyiz biliyor musun ?" dedi kulağıma fısıldayarak. "Neyiz ?" dedim. "Gri'yiz." dedi. "Ben zifiri bir siyah, sen parlak bir beyaz. Öyle ki ikimiz de bu özelliğimizi hiç kaybetmeyeceğiz ve birbirimize karışarak Gri olmaya devam edeceğiz." Gözle...