Kaşlarımı çatmış 'DELİLER HASTANESİ' yazısına bakıyordum. Beni neden buraya getirmişlerdi?
Binaya beni zorla soktuklarında çırpınıyordum. "Bırakın beni!" diye yüksek sesle bağırdım. "Ben deli değilim!" yüksek sesle bağırıp çırpınıyordum.
Bana bakan mavi önlüklü delilere baktım. Ne işim vardı benim burada?!
Beni bir odaya sokup kapıyı üzerime kilitlediklerinde karşımdaki gözlüklü masa başındaki adama gözlerimi diktim.
"Evet kızım. Şimdi buradan çıkıp çıkamamak sana bağlı. Sana birkaç soru soracağım." dediğinde adamın üstüne doğru yürümeye başladım.
"Ben deli değilim! Sizsiniz deli!" bunu dediğimde adam kolumdan tutup sandalyeye oturttu. Her şey çok hızlı gelişmişti.
"Uzaklara doğru dalıp gidiyor musun? Hayali yerlere? Kendine zarar vermeyi seviyor musun? Başkalarına zarar vermeyi? Hayali şeyler görüyor musun?" soruları ard arda sıraladığında sinirle ağzımı açtım.
"Hayır hiçbiri yok bende! Ayrıca siz benim sözlümün yanında nasıl böyle konuşursun?" deyip ayağımı sinirle yere vurdum. Bu adam manyak mıydı? Ben deli falan değildim. Normal bir insandım!
"Sözlünüz?" diye şaşkın bir şekilde sorduğunda yanımdaki Uğur'a baktım. "Göz probleminiz mi var? Yanımdaki adamdan söz ediyorum. Sözlüm." dediğimde başını olumsuzca iki yanına doğru salladı.
"Hayal görüyorsun kızım. Yanında kimse yok. Bu yüzden buradasın. Bazen insan dışı varlıklar da görebilirsin. Senin gibi olan çok hastamız var. Burada iyileşeceksin." ağzım bir karış açılmıştı. Kendimi toparlamaya çalışırken daha kötü oluyordum. Yanımda gördüğüm hayali Uğur'a bakıp kaşlarımı çattım.
"Benim ka..kardeşim var! O n'olcak?" diye sordum. Adam gözlüğünü sağ eliyle çıkartıp kaşlarını kaldırdı.
"Sen iyi olana kadar bir yurtda kalır." deyip masasından bir kağıt ve kalem aldı. "Evinin adresini yazman yeterli olacak." dedi ve kağıt, kalemi bana verdi.
Kâğıdı kucağıma koyup evin adresini yazdım. Adam kağıdı ve kalemi alıp masasına geri koydu. "Acaba ben ne kadar sürede iyi olurum?" adam soruma karşılık alayla güldü. "Sana bağlı."
Bir şey diyemeden kapıdan iki kadın girdi. Biri sağ kolumdan tutarken biri de sol kolumdan tutuyordu.
Beni sürüklemeye başladıklarında ayaklarımı yere sağlam basmaya çalışıp, çırpınıyordum. Demirden yapılmış büyük bir kapıyı açtıklarında beni içeri ittiler ve tekrardan kapıyı kilitlediler.
Hâlâ şoktaydım. Nasıl olurdu? Ben hayali şeyler mi görüyordum? Odada başka birisinin nefes alışveriş seslerini duyduğumda hızla arkamı döndüm.
Bir kadın mavi uzun önlüğü ile yatağın başında oturuyordu ve ileri geri sallanıyordu. "Tik tik, tak tak." hep bunları tekrarlıyordu.
Korku ile bana ayrılmış olan beyaz çarşaflı yatağa oturdum. Yatağın üstünde sahte olduğu belli olan bordo deri bir defter ve mavi tükenmez bir kalem vardı.
Galiba delilere karalamaları için veriliyordu. Kadına baktığımda yatağın başından kalkıyordu. Korku ile geri çekilirken bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.
"Duvardan geçbiliyor musun? Ben geçiyorum." dedi ve kendini duvara vurmaya başladı. Dehşet içinde kadına baka kalmıştım.
Kadından gözlerimi ayırarak bordo defteri ve kalemi alıp bir şeyler yazmaya başladım galiba günlük tutacaktım.
Sevgili günlük,
Deliler hastanesinde bir odadayım. Ne yazıkdır ki tek başıma değilim. Garip hareketleri olan bir kadınla beraberim. Aynı odayı paylaşmamız sence de çok kötü değilmi? Kendini duvara vuruyor. Duvargdan geçebileceğini sanıyor. Acaba küçükken fazla mı 'Casper' izlemiş?
Hala neden burada olduğumu bilmiyorum. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Yanımda gördüğüm hayali Uğur, bana gülümsüyor. Bu biraz ürkütücü. O'nun gerçek olmasını çok isterdim. Şuan tek isteğim O'na sarılmak. Ama O'na kırgınım. O'nu terk etmem çok çok saçmaydı. Pişmanım, hem de çok.
Ama O'nu bir kızla öpüşürken gördüm. Keşke görmeseydim. Kalbim sanki rendeleniyordu. Ezilip püre haline getiriliyordu.
Buradan gitmek istiyorum. Sıkıldığım için seni yazıyorum. Buda bir delilik mi? Her neyse işte.
Kardeşime n'olcak? Yurda vericeklermiş. Uğur sahip çıkar mı? Neden çıksın ki? O'nu terk etmiştim. Oysa kalbim hala O'nun için atıyor.
Tek yapmak istediğim O'na ömür boyu sarılmak ve birdaha hiç bırakmamak.
Ama çok korkuyorum. Ben O'nu haketmiyorum. O alımlı, güzel, zengin kızlara layık. Ben ise alımsız, fakir, bir hizmetçi kızım. Beni ne olarak görüyordu acaba? Bir hizmetçi parçası? Çaresiz bir kız? Belkide hayatının aşkı. Bir ihtimal tabii.
Artık satırlarımı şimdilik sonlandırıyorum. Yapacağım şey ise gözlerimi kapatıp kendimi rüya alemine bırakmak. Bunlar lütfen bir kabus olsun!•••
Bir dürtülme ile gözlerimi araladım. Uyku sersemi bir şekilde yatakta oturma pozisyonunu aldım. Bir kadın elinde tepsiyle bana bakıyordu. "Akşam yemeği vakti." dedi ve tepsiyi yatağımın üzerine bırakıp gitti. Çelik kapının kilit sesi içimi ürpertmişti.
Miden kazınmıştı gerçekten. Tepsiyi incelediğimde bir tabak fasulye yemeği, yarım ekmek ve bir bardak su.
Ekmekten küçük bir parça alarak fasulyenin suyuna bandırdım. Yemeği yerken odayı paylaştığım kaçık kadına baktım. Fasulye yemeğini yemek yerine onunla saçlarını yıkıyordu. Ekmeği de suyla ıslatıp yiyordu.
Bu midemi bulandırsada hızlı bir şekilde yemeğimi yedim. Fasulye tamamen tuzsuzdu. Ekmek ise kuruydu. En azından karnımı doyurabiliyordum.
Yemeğimi bitirdikten sonra tepsiyş yere koyup yatakta uzandım. Tamamen yorganı kafama kadar çekip gözlerimden yaşların fazla fazla akmasına izin verdim. Neden hep acı çekiyordum? Neden mutluluğu hiç yakalayamıyordum? Suçum neydi?
Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında kendimi daha fazla tutamadım ve yüzümü yastığa gömüp hıçkırarak ağlamaya başladım. Belki de acı çekmem gerekiyordu.
Mutlu olmak nasıl bir şeydi unutmuştum. Acının romanını yazabilirdim ancak. Bunu ustalıkla yapardım hem de.
Göz kapaklarım ağırlaşırken acı hayatımı bir kenara bıraktım ve mutlu bir hayatın içinde kendimi düşündüm.
˝Mutfakta kek kalıbından çikolatalı kekimi çıkarırken Uğur beni dikkatle izliyordu. Sıcak keki çıkartıp bir tepsiye koyup Uğur'a döndüm. İşte! Kekimiz hazır. Soğumasını beklemek kaldı. Uğur bana içtenlikle gülümsedi. Burnunu burnuma değdirip dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Tam o sırada çocuk kıkırdaması ve koşuşturma sesi duyduk. Biricik oğlumuz bacağıma sarılıp bana baktığında mutlulukla gülümsedim. "Anne, Ecrin teyzem beni kovalıyor!" dediğinde Ecrin içeri girip oğlumuzu kucağına aldı. "Vay ispiyoncu vay!" oğlumuzu öperken oğlumuz kahkahalara boğulmuştu.˝
Bu hayat gerçek olamayacak kadar güzeldi. Belkide olurdu? Nerden bilebilirdik ki? Hayal kurmak güzel bir şeydi. Çok güzel bir şey.
•••Sizi beklettiğim için üzgünüm. Ancak ilham perilerim uçmuşlardı ve yapa yalnız kalmıştım. Gecenin birinde uykuya dalmak üzereyken karakterlerim bana fısıldamaya başladıklarında telefonumu elime aldım ve sadece fısıldadıkları şeyleri yazım.
Sizi daha fazla bekletmek de hiç istemiyordum. Yanımda olduğuzun ve bana destek olduğunuz için teşekkür ederim. Sizin sayenizde ayaktayız ve bir çığ gibi büyüyoruz. Çok çok çok teşekkürler! Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hizmetçi Kız
Художественная прозаHiç mutluluk uğramaz mıydı? Umutlar hep tükenir miydi? Çalıştığı yerdeki adama kalbini kaptıran bir kızın acı ve çaresizlik dolu hikayesi. TÜM TELİF HAKLARI HİZMETÇİ KIZIN ÖNLÜĞÜNÜN CEBİNDE SAKLIDIR.