/ 69. Bölüm /

9.6K 341 52
                                    

Selamlar. Nasılsınız.

Ben geldim. Bir gün gecikmeli de olsa.

Tecrubesizyazar'ın MASUM HAYALLER adlı hikayesine bakabilirsiniz. Yeni başlamış. Bölüm ithafı da ona gitsin. <3

Hadi ben hızlıca da kaçtım.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Sabaha karşı Kerem yorgunlukla gözlerini kapatmıştı ama bende uyuma namına bir gram hareket yoktu. Mutluluktan uyuyamıyordum ya, delirmiş gibiydim. Önceden, biri uykumdan taviz vereceğimi söylese ona güler geçerdim ama işte şu an aynen bunu yaşıyordum.

İnsanların hayatta taviz veremeyeceği şeylerin yerini alan bir duygu varsa o da şüphesiz aşktı.

Aşkta yabacıydım, korkuyordum ama bu korku o kadar kısa sürmüştü ki ben bile kendime şaşırmıştım. Sanki aşkı kırk yıldır yaşıyordum. Ucundan sonuna kadar her şeyini biliyordum. Bu bazen beni korkutmuyor değildi ama bir gram pişman da değildim. Aksine bunu çok da geç olmamakla beraber fark ettiğim için mutluydum. Hayır, Kerem Sayer'e aşık olmanın neresi pişmanlık olabilirdi ki?

Onun özünde gayet de iyi bir adam olduğunu biliyordum. Ruhundaki yaraları gayet net görebiliyordum. Öncelikle şımarık değildi ki bu beni mutlu eden şeylerin başındaydı. Tamam zengin olabilirdi ama bunu bile bile göze sokmuyordu. Davette yaptığı o gösteriyi saymıyordum çünkü içimden bir ses onun altında bana başka şeylerin olduğunu söylüyordu. Zaten neler yaşadığını tam bilmemekle beraber, gençliğinde onun şımaracak kadar bir hayat yaşamadığını da düşünüyordum.

Onu her geçen gün tanımak, tam bitti artık derken yeniden şaşırmak, merakla onu keşfetmek harika bir şeydi.

Bana aşık olmasını elbette isterdim. Ve inanıyordum ki eninde sonunda bu gerçekleşecekti. Aşkı beraber öğrenecektik. Üstelik ben kendimi hiç de platonik bir aşkın içinde gibi hissetmiyordum. Şu an bana aşık olmayabilirdi ama bu, hiçbir zaman olmayacağı anlamına da gelmezdi. Hoş, o bana aşık olmasa bile beni yanından kovmadığı sürece ben hep onunla yaşayabilirdim. Aman, aşkta yüzlülük, yüzsüzlük yoktur!

Şimdi anlıyordum Berra ve Rüzgâr'ın hallerini. Yağmur'un aşkla ilgili söylediklerini. Zamanında az dalga geçmemeştim ama neyin, sizi nerede bulacağı hiç belli olmuyordu.

Hayat, biz insanları hep kafasına göre sürüklüyordu.

Kollarımı Kerem'in vücuduna daha fazla sararak, resmen üzerinde olan bedenimi iyice sarmasını sağladım. Burnumu çıplak göğsüne sürtüp derin bir nefes aldım. Sonrasında tenine dudaklarımı bastırdım. Hiç çekmedim. Çekmek de istemiyordum.

Bu gece resmen benim yeniden doğuşum gibiydi. Sanki yıllardır nefes almayan biri gibiydim. Ölü gibiydim. Bu gece havaya kavuşmuştum. Gerçi bu ruhum için tamamiyle doğru bir benzetmeydi. Sonuçta bir haftada da sadece bedenen yaşamıştım.

Ama bu kadar saçma bir sebepten, bu kadar kısa bir ayrılıktan böyle yara aldıysam, büyük bir şeyi hiç düşünmek istemiyordum. Kesinlikle ayrılık bir daha yoktu. Yani, bence olmamalıydı.

Etrafımı saran Kerem'in kokusuna daha sıkı tutundum. Bu gece anlattıklarıma elbette sinirlendiğini ama öfkesini göz ardı etmeye çalıştığını fark edebilmiştim ama elden ne gelirdi? Yine de bu konuyu artık ölesiye kapatmalıydım. Çünkü benim ilkim Kerem'di. Bu belli bir şeydi. Ve bunu kimse ama kimse değiştiremezdi.

°•°

Ne zaman daldığımı bilmediğim uykumdan Kerem'in yakıcı öpücükleriyle uyandıktan sonra, daha fazla uyku için ondan ayrılarak arkamı döndüm. Yüz üstü yattım. Ama uyumak istemiyorum gibisinden yaptığım artistliği şimdi, şu şekilde bozuyordum. Ben az uykuyla yaşayamazdım!

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin