Soğuk iliklerine kadar işliyordu yerdeki adamın. Normal bir gece olsa bu kadar etkilenmeyebilirdi ama, vücudunun soğuğu bu denli hissetmesin de saatlerdir gördüğü sistematik işkencenin etkisi yadsınamazdı. Omuriliğine aldığı yeni bir darbeyle, ağzında kanın metalik kokusunu duydu. Kırılan kemiklerinin sesine alışmıştı artık.
Panter, patronunun yerdeki adamla, aciz bir fareymişçesine oynadığı bu oyundan sıkılmaya başlamıştı. Ne kadar zamandır buradalardı? Adamın bir şey bilmediği gün gibi ortadaydı aslında. Yine de bu patronunu eğlencesinden vazgeçirememişti.
Gözlerini kapkara ufka dikti bir süre. Adamın acı çığlıkları onu rahatsız etmeye başlamıştı. Sevmiyordu böylesi küçük adamlarla vakit kaybetmeyi. Eğer sıra onun olsaydı, adamın alnının çatına bir kurşun sıkar ve perdeyi kapatırdı.
Ama Patron'u kan severdi. Kırılan kemiklerin kendilerine has seslerinden hangisinin ikiye ayrıldığını tahmin etmeyi severdi. Elinin altındaki adamın ona yalvarmasını severdi. O nedenle saatlerdi burada böylece dikiliyorlardı.
Yerdeki bedenin üzerine gece gibi çöken Patron, ayağa kalkıp elindeki kanları pantolonuna sildi. Önünde duran iki adama, "Paketleyip denize atın" dedikten sonra ona doğru yaklaşmaya başladı. Yüzünde, harcadığı efordan dolayı rahatlamış bir ifade oynaşıyordu.
"Bir sonraki defo senin olacak Panter! Bakalım beni geçebilecek misin? Benim skorum 51! Seni geçtim!"
Kahkahalar içinde onun yanından geçerek arabasına atlayan adamın neşesini bozmamak için gerçek sayıyı söylemedi. Aslıda sadece 42 kemik kırabilmişti. Kendisinden hala sekiz kemik gerideydi.
~~~~~~
Merhabalar yeniden.
Yeni bir kurgu mu varmış burada :)
Biraz aksiyon dünyasına dalalım ister misiniz?
Hikayemiz devam eden Yar'e Selam Duranlar ve Aşiyan Hikayelerinden sonra başlayacaktır.
Ama tanıtımdan sonra sizin fikirleriniz duymak isterim. Sizce nasıl bir kurgu bizi bekliyor.
Sevgiler ^^