Müdür her şeyi anlatıyor..

30 6 5
                                    

***Oğuzhan' dan***
Eylül uykuya dalınca onu kalacağı odaya götürdüm. Daha sonra su içmeye giderken yüzünü tam olarak kestiremediğim biri benden hemen sonra Eylül' ün odasına girdi. Onun hizmetçi olduğunu ve Eylül' ün çağırdığını düşünerek mutfağa ilerledim. Suyumu aldıktan sonra esnemeye başladım. Uykum gelmişti. Bardağı mutfağa koyup müdürün yanına gittim. Hala odasınaydı. Galiba orada yatıyor diye tahmin ederek kapıyı tıklattım. Tok bir "Gel" sesinden sonra içeri girdim.
"Yağmur şiddetlendi izninizle bugün burada kalabilir miyim?" dedim bana buruşuk gözleriyle bakarken.
"Tabii ki neden olmasın?"
"Teşekkürler efendim." dedim ve odadan dört adım geri gidip daha sonra topuklarımın üstünde geri dönerek odadan dışarı çıktım. Daha sonra Eylül' e bakmak için odasına girdim. Hala uyuyordu ve normal gözüküyordu. Hemen kapının dışındaki koltuğa uzandım. Daha sonra uyuyakalmışım.

***Eylül' den***
Uyandığımda tavanda tatlı stickerler olan duvarları toz pembe ve oda takımı harika bir yerde uyanmıştım. Hala yorgundum. Yataktan kalkmak istemiyordum. Bianda aklıma dünkü olaylar geldi ve dünün bir rüya olup olmadığını anlamak için beyaz kocaman camlı bir kapıdan dışarı çıktım. Kapının hemen yanındaki beyaz lüks koltukta Oğuzhan uyuyordu. Dünün gerçek olduğunu anlamıştım. Aklıma birden notlar gelmişti. Notlar yoktu! Cebime çantama her yere baktım ama yok! Bi kaç dakika sonra Oğuzhan yanıma geldi.
"Günaydın" dedi hala uykulu bakan gözlerle.
"Günaydın!" sesim o kadar stresli çıkmıştı ki anlamış olmalı.
"Ne oldu?" diye hemen sordu.
"Dünkü notlar! Şuan hiç biri yok!" dedim ve sesim ağlamaklı bi biçimde çıkmıştı. Oğuzhan çok şaşırmışa benziyodu. Ona
"Oğuzhan gene ne oldu?! Notları bulmamda yardım etmeyecek misin?!" en azından bu sefer o kadar gergin değildi. Hemen kendini toparlayarak
"Sadece dün birini senin odana girerken görmüştüm. Hizmetçi sanıp senin çağırdığını düşünmüştüm..." Şaşkın bir şekilde dinlerken
"Cidden dediklerin doğru! Garip şeyler oluyor. Bizle oynuyor birileri.
"Birileri mi bilemiyorum ama oyuna geldik!" dedi ses tonunu yükselterek. Doğrusu hafiften korkmadım değil. O arada müdür yanımıza gelmişti ve bizimle biraz konuşmak istediğini söyledi. Oğuzhan' la bakıştıktan sonra müdürü takip ettik. İçinde sadece 2 - 3 lamba bulunan bir asansörden aşağı indik. Asansörün kapısı açılınca kapkaranlık bir yer olduğunu anlamıştım. Müdür önde biz arkada biraz yürüdük. Müdür ışıkları açtı. Burası otopark gibi bir yerdi ama sadece bir araba bulunuyordu. Oda müdüre aitti. Ve biraz daha etrafa göz gezdirdikten sonra Oğuzhan' ın motorunu gördüm. Müdürün kırmızı arabasının yanında siyah bir renkte harika duruyordu. Siyah ve kırmızı en sevdiğim ve en uyuştuğuna inandığım iki renk. Burası çok serindi hafiften titriyordum. Müdür hafif bir sesle
"Evet" demişti ama otopark bomboş olduğu için ses yankılanmıştı. İkimiz de aynı anda müdüre doğru baktığımızda müdür cebinden bir şey çıkartmak için elini cebine götürüyordu. Cebinden mendil gibi bir şey çıkararak soğuk havadan buhar olan gözlük camını temizledi. Ve konuşmaya başladı.
"Burada şuan çalışan kimse yok fakat olaylar eskiden süren bir dava sürecinde başlamış. Bu şirketin eski sahibi (babam) bir çalışanıyla kavga etmiş. Bu sayede çalışanların hepsi müdüre karşı gelmeye başlamış. Babam dayanamayıp güvenlikçilere çalışanların şirketten atılmasını emretmiş. Güvenlikçiler onları şirketten attıktan bir süre sonra onlarda istifa etmiş. Bu yüzden sürekli dalga geçermiş çalışanlar. Daha sonrada olaylar artınca kimsenin çözemediği esrarengiz olaylar olmaya başlamış. Kimse bu gariplikleri anlamadığı için şehri terk etmiş ve günümüzde kimse burada yaşamıyor.." dedi ve oradaki ayağı çürümüş sandalyeye kendini bırakıvermişcesine oturdu.
"Peki ya siz? Siz neden diğerleri gibi gitmediniz!?" dedi Oğuzhan arkadan meraklı sesiyle. Müdür bir iç çektikten sonra
"Babam bana ölmeden önce burayı ne olursa olsun terk etmememi söylemişti" dedi ve arkasından göz yaşları...
Oğuzhan' a baktıktan sonra müdüre cebimdeki mendillerden verdim. Teşekkür ederek mendili aldı ve göz yaşlarını sildi.
***
Müdür toparlandığında bir araba hışımla otoparka girdi. İlk önce ne olduğunu anlamadık ama sonra başka bir iş ilanına gelen biri olduğunu farkettik. Beyaz jipinden inip yavaş yavaş bize doğru yaklaştı.
"Müdür Bey nerede?"  müdür
"Buyrun benim." dedi hafif ses tonuyla.
"İş ilanı için gelmiştim. Yukarı çıktım fakat kimse yoktu. Bende arabayı park etmek için buraya geldim. Şans eseri burada karşılaştık."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Esrarengiz ŞehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin