Multi ; İrem Ender KALKAN
Bölüm şarkısı ; Ben Cocks - So cold
Selam millet :-). Bu benim ilk kitabım ve çok heyecanlıyım. Ayrıca bana kapak yapabilecek biri var mı? Şimdiden teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz. Hadi size iyi okumalar.
------------------------------------------------------------------------------------------------
"Neden?"... Yıllarca bıkmadan usanmadan kendime şu lanet olası tek kelimelik soruyu milyonlarca hatta trilyonlarca kez sorup durmuştum. Neden beni bırakıp gitmişti ki şu lanet olası dünyada?Aslında ona kızmıyordum. Çünkü doğum günümde hediye olarak Amerika'ya gidip oradaki şehirleri gezip görmek benim fikrimdi. Ama daha altı yaşındaydım ve saçmaladığım farkında değildim. Tabii ki onlarda beni üzmemek için bu lanet olası seyahati kabul etmişlerdi. Bu düşünceler aklıma geldikçe kendimi suçluyordum. Ve bu daha çok üzülmeme neden oluyordu.
Bu travmayı atlatmak için babam ne kadar çok çalışmıştı oysa... Altını çiziyorum sadece çalışmıştı...
Annemin benim yüzümden öldüğü düşüncesi... Ah! Beni yiyip bitiriyordu. Onun ölümünden sonra iki ay hiç konuşmamıştım. Ve sonra ilk dediğim kelime "Anne..." olmuştu. Lanet olsun! Bu düşünceler aklımdan hiç çıkmıyordu ki zaten... Sanki aklımdan başka gidecek yerleri yokmuş gibi!
Yanaklarımdan birkaç damla gözyaşı aktığını farkettiğimde biraz koşmaya ara verip bir banka oturdum. Belime bağladığım çantamdan -ki ben öyle bele bağlanan çantalardan birine sahibim- peçete çıkartıp yanaklarımdaki birkaç damla olan gözyaşlarını sildim. Sonra yanıma aldığım bir litrelik şişemden biraz su içtim ve etrafı izledim. Düşünmek ve koşmak için mükemmel bir parktı. Yani hem sessizdi, hem de kimse gelmezdi bu parka. Ben de bunu fırsat bilip elimden geldiğince bu parka gelip burada koşardım. Hem rahatlatırdı beni, hem de birazda olsa şu lanet düşüncelerimden arınırdım. Ama az önceki düşündüklerime göre pekte arınmış sayılmazdım değil mi? Ah! Kimi kandırıyordum ki... Buraya geldiğim zamanlar daha çok bu düşüncelere dalıyordum. Bu belliydi. Ama nedense hala bu parka bayılıyordum.
Her yer yemyeşildi. Hemde oldukça bakımlı bitkiler vardı yürüyüş yollarının yanında. Yürüyüş yollarıda oldukça hoş bir krem renkteydi. Arada bir yolların yanında otların üstünde küçük salıncaklar vardı. Bende koşmaktan yorulunca bazen onlara biner ve sallanırdım. Yol kenarında salıncak bulamadığımdada yürüyüş yollarına beşer metre aralıklarla yerleştirilmiş banklardan birine kendimi atardım. Ayrıca burada bir de yapay bir göl vardı. En çokta burada olan banklara bayılıyordum. Çünkü bu gölün içinde birçok kuş türü vardı. Kaz, ördek, kuğu ve benzeri... Onların seslerinin harmonisi -yani birleşimi- mükemmel bir sesi ortaya çıkarıyordu. Buna bayılıyordum. Ve yine kendimi buradaki banklardan birine baya baya atmıştım.
Ben kim miyim? Ben İrem Ender Kalkan, teknik olarak 16 yaşındayım ve belki biraz şaşıracaksınız ama şu lanet Dünya'da bana tek güzel gözüken ama az da olsa beni daraltan bu şehirde yani Londra'da oturuyorum. Tabii tahmin ettiğiniz gibi babam az da olsa (!) zengin. Ben de bu zengin hayatta kendini yani daha doğrusu benliğini bulmaya çalışan ve ayriyetten de babasının sağladığı şu zengin ve ünlü hayattan sıyrılmaya çalışan, dikkat çekmek istemeyen, sade bir kızım. Babam ise Selim Kalkan. Dünya'nın her tarafında tanınan ünlü, havalı, zengin ve yakışıklı bir adam. -ki ben bu dörtlüden nefret ediyorum.-. Cidden Dünya'nın her tarafında tanınıyor mu bilmiyorum ama o bana öyle dediyse yalan söylememiştir. Ha bide şu dörtlüye bir madde daha ekleyelim... Dürüst... Bazen cidden "Ben onun kızı mıyım ya?" diye düşünmüyor değildim. Çünkü ben genelde sıkıştığımda yalan söyler ve insanları geçiştirirdim. İnsanlardan kastım da hizmetçilerimiz, özel şoförüm ve bize hizmet eden birkaç kişi falandı. Yıllarca onlardan başka kimi görmüştüm ki sanki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalkan
General FictionBir kız, üç oğlan ve onların inanılmaz maceraları... --------------------------------------------------------------------------------------- "Lanet olsun ki seni seviyorum, tamam mı?" ...