🎈🎈🎈
~12~
Acının Arzusu
18. Dakika
Git gide artan ağrının yanında hissettiğim acı iliklerime kadar işlemişti. On iki dakika gibi bir zaman dilimi sonrasında ağrının dineceğini ve acının yok olacağını biliyordum ama emin değildim.
Bu küçük ilacın beni eski halime geri döndüreceğinden emin değildim.
Kendine bir yararı olmayacak ufak bir ilaç tüm o acıyı,kıvrandıran sancıyı benden alabilir miydi? Almalıydı,katlanamayacak kadar acı hissediyordum.
Hissettiğim ağrı beni iki büklüm yapmışken midemin bulanmaya başlaması ilacı geç içtiğimden kaynaklanıyordu. Aklı başında birisi o ilacı vaktinde içmesi gerektiğini pekala bilirdi. Sevmediğim bir şeyi bilinçli olarak içeçek değildim ya,azar işitmeye bile razıydım.
İlaç içmeyi sevmiyordum,sevmeyecektim.
Sırf kemiklerim kırılıyormuş gibi hissettiren acı bedenimi terk etsin diye o aptal şeyi içmek zorunda kalıyordum. Yuvarlak,beyaz bir ufaklık bana bakıp dururken onu içmemek adına hiçbir şey düşünmedim,düşünemedim. Ağrı o kadar artmıştı ki umurumda olmayan o ilaca acıyarak bakıyordum.
'Beni kurtar,ufaklık.'
Daha önce bıçak altına hiç yatmamama rağmen sanki diri diri kesiliyormuşum gibi bir his doldurmaya başlıyordu her bir yanımı. Tenime bir bir batan iğneleri hissediyordum.
İlaçtan daha etkili bir çözüm bulmalıydım,bulamıyordum.
Yaklaşık on dakika sonra acı bedenimi terk edecekti bunu biliyordum,her seferinde içtiğim ilaçtan yarım saat sonra tüm acı yok oluyordu ve yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Ama bu o aptal şeyi boğazımdan her seferinde geçireceğim anlamına gelmiyordu ne yazık ki.
Mideme inmeden önce boğazımda takıldığını hissettim,midemde erirken geçireceği evrimi bilerek onu yutmak acımasızca bir şeydi.
Bu sefer ilacın işe yarayacağını düşündüğüm söylenemezdi.
Hissettiğim acı sadece bedenimi değil ruhumu da sömürmeye başladığında bacaklarımı kollarımın altına almaya çalıştım ama baş gösteren ağrı dahada sıklaşınca ellerimi yavaşça çektim.
Bağırıp,çığlık atarsam geçer miydi?
Oturur konuma gelip sancının dinmesini bekledim. Bir müddet sonra bir iki saniye kadar her hangi bir sancı hissetmeyince sevinçle doğrulacaktım ki,arttı,hissettiğim acı dahada arttı.
Acının hissedilmeyi veya saklanmayı talep ettiği falan yoktu.
Acı,
Acı,hissettirmeyi talep ediyordu.
Tüm hücrelerim acının varlığından mutsuz bir şekilde vücudumu parçalamaya çalışıyor gibi hissettmem ne manaya gelirdi?
Hücrelerimin derimi parçalamaya çalışması bana ihanet ettiklerini gösterirdi. Güçlü olamıyorlar mı? Bedenimin çektiği acıya alışkın olmam gerekiyordu ama bir türlü benimseyemiyordum benden bir parça koparan bu ağrıyı.
Bir gün beni terk edeceğini umarak tekrar uzandım.
Yarım saatin dolması bana asırlardır bekliyormuşum gibi hissettirsede herşey bittiğinde,acı yok olduğunda gayet mutluydum.
Somut bir delil olarak elimde bulunmasada hâlâ ayağımın ucunda beni beklediğini görebiliyordum acının.
Acı,bu sefer,beklememeyi talep ediyordu.
Ama bir süre bekleyecekti.
Bana acınası gözlerle baktığını düşledim uzun süre canımı yakan acının.
Ona acıyacak en son kişi bile değildim.Bazen baş kaldırıp hücrelerimin içinden bana bakıp bağırsada orada bekleyip zamanının dolmasını bekleyecekti,acı beklerdi.
Beklemeyi öğrenecekti.
Acıyı ilaçlarla sonsuza dek uyutamayacağımı biliyordum,zaten üç saat sonra tekrar kapıma dayandığında ona izin verdim 'Beni ele geçirebilirisin.' İzin alacak değildi ya alıştığı vücuttan.
O zaten çoktan adımını atmıştı,tekrar karşılama bekliyordu benden.
Acı hafifken,sancılarım henüz başlamamışken gözlerimi yumup uyumayı tercih ettim.
Acıdan böyle kaçabilirdim bir müddet.
Beni nerede bulacağını iyi bilen birisinden saklanmak gibi olsada bunu kısa süreliğine yapabilirdim.Yaptımda.
🎈🎈🎈
-Acının tek talep ettiği şey hissettirmek.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Köşe Yazı Köşesi
NonfiksiMadem 'Bu Köşe Yazı Köşesi' ne duruyorsun orada? Sende okusana! Tek bölümlük hikayeler,denemeler belki dahada fazlası! Şöyle şuradan okumaya başlayalım lütfen,teşekkürler...