♫ ASRIN ☯

77 5 0
                                    

         Yürüdüğü onca yoldan sonra ter kan içinde kalmıştı. Aldığı soluklar yürümesinide yavaşlatıyordu, ama sonunda gelebilmişti.

Burayı annesinin mezarı olarak adlandırıyordu burada ölmüştü annesi, Asrın doğarken. Kalp atışları hızlanmış ve gözleri dolmuş bir şekilde yere çömeldi, ve bağırmaya başladı 'yanına geliyorum' diye sesi karşıdaki kayalıklara çarparak yankı yaptı. 'dayanılacak gibi değil anne, burası sensiz dayanılacak gibi değil' hızla inip kalkan göğsü ona hiç te yardımcı olmuyordu ona nefes almasını zorlaştırıyordu astım 'ı, sıcak bunaltıcı olmaya devam ediyordu ; üzerindeki elbisenin askılarından tutarak çekti ve aşağı düşmesine izin verdi , kayalıkların uc kısmına yaklaştı ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı, belki de aldığı son nefeslerdendi bu.. burun delikleri sızlamaya başlamıştı bile, hayır ağlamayacaktı ağlarsa dayanamazdı. Bir adım daha attı ve aşağıya baktı deniz oldukça derin görünüyordu, ama bu onu korkutmuyordu, korkutmamalıydı.

Ayağını kayalıkların en ucuna götürdü ve boğazına oturan yumrunun gitmesi için sert bir şekilde yutkundu. Daha fazla beklemeyecekti , nefesi sıklaşıyordu , astım krizi baş göstermişti yine.

Daha fazla beklemeden kendini uçurumdan aşağı bıraktı, rüzgar yüzüne iyi geliyordu fakat denize düştüğünde yüzüne sertçe çarpan su hiç te iyi bir sonuç olmamıştı onun için.

Zaten yüzme bilmediği için suyun dipine batmaya başlamıştı bile, ağzından su girmeye başlamıştı, bu tuzlu tat midesini bulandırıyordu. Daha sonra su burnundan girmeye başladı ,ciğerleri su ile dolmaya başlıyordu. Amacına ulaşıyordu belkide ölecekti.

Derken,karnında bir kol hissetti ve bu kol onu kıyıya çekmeye başlamıştı, genç adam kızı kumlu zemine yatırdı, yana doğru çevirdi ve suyun çıkmasını sağladı, fakat kızın nefes alıp almadığından emin değildi, onu orada bırakabilir miydi emin değildi; vicdanı olamayan bir adamdı nede olsa.

Fakat kız yalnızca iç çamaşırlarıyla öylece yerde yatıyordu başına bişey gelebilirdi. Çocuk üstüne düşeni yaptığını düşünüyordu. En azından boğulmaktan kurtarmıştı onu. Kalktı ve eşyalarının olduğu yere gidip havlusunu aldı, havluyu kızın üzerine örttü ve uzaklaştı oradan.

 Uyandığında hava kararmış ve serinlemişti, neredeydi kim kurtarmıştı onu , hatırlamıyordu, ölmeyi bile becerememişti bu kadardı işte onun cesareti. Üzerindeki havluya baktı ve neler olduğunu anlamaya çalıştı ama hatırlamıyordu bişey.

Havluyu vücuduna sardı ve titreyen çenesini dindirmek için dişlerini birbirine bastırdı. Saçlarını kurutmazsa hasta olacaktı çok çabuk hasta olurdu bağışıklığı yoktu bu konuda. Gerçi hiçbir konuda bağışıklığı yoktu en ufak bir şeyde canına kıymak istemişti buda en büyük kanıttı.

Ayağa kalktı ve yürümeye başladı eve gitmeliydi ablası merak etmişti belki de. Birbirlerine çok bağlıydılar , bir yandan da ölmediğine seviniyordu ablasını bırakmayacaktı tek başına.

Eve geldiğinde ablasına ne diyecekti bilmiyordu, yorulmuştu ve yolda laf atan sarhoşlar hariç bişey olmamıştı.Hoş buraya kadar bu kılıkla sapasağlam gelebilmesi bile bir şeydi.

Zile bastığında kapı anında açıldı telaşlı gözlerle ablası bakıyordu ona. Hemen sarıldı ve içeri çekti fakat ablasın anlatmadı gerçekleri yıkılırdı ablası öğrense. Odaya çıktı ve duş aldıktan sonra saçlarını kurulayıp üzerini giyindi ve yatağa girdi. Kafasındaki düşünceleri silip kendini uykunun kollarına bıraktı.

Asrın #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin