Arkadaşlar öncelikle merhaba!
Bu benim ilk hikayem. Aslında bunu şimdi yazmadım. 1 sene öncesinde bu konu okul ödevimizdi ve benim yazdığım gerçekten çok beğenildi. Bende güzel yazıp yazmadığımı anlamak için buraya yazıyorum. Umarım beğenirsiniz. Buraya yazmam için destek çıkan tüm kardeşlerime çok teşekkür ediyorum. Ve onları sevdiğimi söylemek istiyorum. Size iyi okumalar.
Tontiş yanaklarınızdan öpüldünüz.
Elimdeki ağzına kadar kola dolu olan bardağımdan bir yudum daha içtim. Bugün yine her zaman ki gibi sıkıcıydı. Ve her zaman ki gibi yine yatağımda yayvan bir şekilde yatmış,Teen Wolf izliyordum. Odaya ani dalış yapan anneme göz devirerek baktım. Umarım bunu görmemiştir,yoksa söylenmesini dinlemek zorunda kalırdım. Annem hemen konuşmaya başladı. "Küçük hanım çabuk o kıymetli poponu yattığın yerden kaldır ve hazırlan. Acele et,seni aşağıda bekliyor olacağız. Şık giyinirsen iyi olur çünkü özel bir yere gidiyoruz. Unutmadan bana gözlerini devirdiğini görmedim sanma bunu daha sonra konuşacağız." dedi ve odadan aynı acele ile çıktı. Nereden çıkmıştı şimdi bu? Oflayarak yattığım yatağımdan kalktım ve oturur hale geldim. Ayaklarımı yatağımdan sarkıtıp düşünmeye başladım. 'Acaba ne giysem?' Neredeyse her gün beynimi kemiren bu soru,yeniden görevini yapıyordu. Bu işinde de gayet başarılıydı. Kafamı sağa sola salladım. Fazla oyalanmıştım. Annem acele etmemi söylemişti. Dolabımın karşısına geçtim ve kıyafetlerimi incelemeye başladım. Saçmalamayın tabii ki de bu havada elbise giymeyecektim. Siyah,üzerinde kar tanecikleri olan kazağımı aldım. Onun altına dizlerinde 3-4 yırtık olan siyah pantolonumu alıp üzerime geçirdim. Aynanın karşısına geçip belime kadar uzanan kahverengi saçlarımı düzleştirdim. Gözüme eyeliner çektikten sonra kırmızı bir ruj sürüp odadan çıktım. Yavaş adımlarla merdivenden inmeye başladım. Son basamağa geldiğimde annemle babamın bir şey hakkında tartıştığını duymuştum. Konuşmalarından sadece annemin dediği cümle dikkatimi çekmişti. 'Sokak çocukları adlı projemize Betty de katılmalı hayatım.' Bu cümle beynimde 1-2 defa yankılandı. Daha sonra babam beni fark etmiş olacak ki anneme kaş göz hareketleri ile beni işaret etti. Annem bana doğru-arkasına- döndükten sonra "Hazırsan çıkalım tatlım." dedi. Annemi onaylar gibi mırıltılar dudaklarımdan döküldü. Ayağıma siyah dr martens botlarımı geçirdikten sonra,siyah deri ceketimi aldım ve evden çıktık. Annem ve babam önden ilerlerken, ben onların arkasından yavaş adımlarla ilerliyordum. Konuşmalarını duymamış gibi davranacaktım. Yeniden kafamı önümdeki annem ve babama çevirdim. Gerçekten şık giyinmişlerdi. Ve 'Sokakta çocukları' adlı projeye yeni üye olmuşlardı anlaşılan. Çünkü ben ilk defa duyuyordum bunu. Kısacası daha önce zorla gittim proje toplantıları arasında bu isim yoktu.
Yaklaşık yarım saattir yoldaydık ve ben oraya cidden gitmek istemiyordum. Kulağımdaki kulaklığı çıkartıp annemle konuşmaya karar verdim. En azından bilmeme rağmen nereye gideceğimizi sormalıydım. Oturduğum yerden yana kayarak "Nereye gidiyoruz?" diye bir soru yöneltim. Annem konuşmaya başladı. "Betty, biz yeni bir projeye üye olduk. 'Sokak Çocukları' adlı bir proje. Ve bugün büyük bir toplantı var. Seni oraya götürme kararı aldık. Belki sende bu projeye üye olmak istersin diye düşündük." Annemin konuşması bitince hemen konuşmaya başladım. "Ama ben gelmek istemiyorum. Anne lütfen,bu sefer gelmeyeyim. Bir daha ki ne söz geleceğim. Ve bana sormadan aldığınız bu karar kalbimi çok kırdı."diye yanıtladım. Babam "Ama kızı-" diye konuşmaya başlamışken sözünü kestim. "Lütfen baba. Bir daha ki sefere,söz."
Evet tam tamına 45 dakikadır taksi bekliyorum. 45 dakika. 45. Daha fazla bekleyemezdim ve pes edip yürümeye başladım. Babamın eve bırakma teklifini kabul etmeliydim. Şuan cidden çok pişmanım. Deri ceketime daha çok sarıldım ve taksi durağı aramaya başladım. Soluklanmak için bir deponun önünde durdum. Depodan sesler geliyordu. Bir adamın bağırış sesleri. Ne dediğini anlamak için daha da yaklaştık depoya doğru. İçimi korku kaplamıştı. Kapının arasından gördüğüm kadarıyla; iri bir adam ve kumral saçları olan bir çocuk. Adam yeniden bağırmaya başladı. "Seni aptal çocuk, bu kadar mı para topladın. Sen kimi kandırıyorsun ha? Çabuk söyle paraları nereye sakladın?!" çocuğa bu derece bağırması gerçekten çok korkunçtu. Çocuk titrek bir ses ile, "Amca gerçekten sadece param bu. Zaten bu soğukta kimse dışarı çıkmıyor. Bir daha ki sefere daha çok para toplarım."diye konuştu. Çocuk korkudan titriyordu. Adam ağzından histerik bir kahkaha döküldü. Ve daha sonra boş depoyu tokat sesi doldurdu. Çocuk yere düşmüştü. Adam belindeki kemeri çıkarttı ve ikiye katladı. Çocuk bunu görünce gözleri kocaman açıldı. Adeta...yerinden çıkarcasına. Sol gözümden bir damla yaş dışarı çıkmıştı yavaşça yanağımdan süzülerek yere düştü. "Sen kim oluyorsun da bana akıl veriyorsun Harry?!" diye bağırdıktan sonra çocuğun narin vücuduna kemeri indirdi. Çocuğun acı dolu bağırışları depoyu dolduruyordu.
Amcası olduğunu öğrendiğim adam içindeki tüm nefreti kusarcasına çocuğa bağırmaya devam ederken,ikiye katladığı kemeri yeniden,bağırmaktan sesi kısılmış minik bedenli çocuğun vücuduna acımadan indirdi. Her kemeri vuruşunda çocuğun acı dolu sesi dahada kısılıyordu. Ben ise durduğum yerde gözlerimdeki yaşların dışarı hücum etmesine izin veriyordum. "Bu sefer işin bitti seni aptal çocuk." diye adamın bağırdıktan sonra elindeki kemeri kaldırdı. Çocuk artık bağırmıyordu. Olduğu yerde cenin pozisyonunu almış,öylece yatıyordu. Adam kemeri çocuğun vücuduna tam indirecekken,dakikalardır toplayamadığım cesaretimi topladım ve bir adım attım tüm gücümle "Yeter artık. Seni lanet adam,ufacık çocuğa vurmaya utanmıyor musun?Çocuğu rahat bırak sana istediğin parayı vereceğim." diye bağırışım boş depoda yankılanarak tekrardan kulaklarımı doldurdu.İki yüzde aynı anda bana dönmüştü. Bir yüzdeki çift göz de ki aşağılayıcı bakışlar; diğer yüzdeki çift göz de ki ise umut dolu bakışlar...
Çocuğun yüzüne bakınca ağlamaktan şişmiş ve kızarmış kocaman gözleri dikkatimi çekmişti. Soğuktan kızarmış ellerini yanaklarına götürerek göz yaşlarını sildikten sonra bana ufacık bir tebessüm gönderdi."Bana bak küçük kız eğer sende dayak yemek istemiyorsan buradan defol git. Eğer hayır ben gitmek istemiyorum dersen; seni bu çocuktan daha da kötü yaparım,haberin olsun." dedi. "Tüm paralarımı vereceğim dedim daha ne istiyorsun aşağılık adam?" diye söyledikten sonra cüzdanımdaki tüm paralarımı adamın eline tutuşturdum. Yüzüne tiksinç bir sırıtış yerleştirdikten sonra "Bu çocuk 5 para etmez, sen bu kadar parayı bana vererek aptallık ediyorsun." dedi. "Sen bu yaptıkların ile akıllıklık ettiğini mi sanıyorsun?" dedikten sonra üzerimdeki ceketi çıkartıp yerde yatan küçük çocuğun üzerine giydirdim. Kucağıma alırken inledi. "İyi misin miniğim?" diye ona soru yönelttiğimde, kekeleyerek "Canım çok yanıyor." dedi. Depodan hızlı adımlarla çıkarken, arkamı dönüp o lanet adama baktım. Yüzünde aynı o tiksinç sırıtışıyla paralarla bakışıyordu. "Cehennemde yan!" diye bağırdıktan sonra hemen önümden geçen taksinin içine atladım.
***2 yıl sonra***
Tüm kuvvetim ile bana geri dönen salıncağı geri ittim. Salıncağın her havaya doğru kalkışında Harry'nin sevinç dolu kahkahaları artıyordu. Artık sallanmaktan sıkılmış olacak ki "Abla artık inmek istiyorum!" diye mızmızlanmaya başladı. Salıncağı yavaşlattıktan sonra kucağıma alıp onu yere indirdim. Koşarak pamuk şekercinin oraya gitti. "Abla! Ben pamuk şeker istiyorum,alalım mı? Lütfen." diye ısrarlarına dayanamadım ve eline mavi olan pamuk şekeri tıkıştırdım. Parasını ödedikten sonra sıkıca elini tutarak ilerlemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hope[H.s.]
Fanfiction"Amcası olduğunu öğrendiğim adam içindeki tüm nefreti kusarcasına çocuğa bağırmaya devam ederken,ikiye katladığı kemeri yeniden,bağırmaktan sesi kısılmış minik bedenli çocuğun vücuduna acımadan indirdi.Her kemeri vuruşunda çocuğun acı dolu sesi daha...