Ardanın dediği şey karşısında çok şasırmıştım. Benim için neden gelsinki buraya. Yatağıma yattığım gibi battaniyeyi yüzüme kadar çektim ve olanları düşündüm. Aklımdaki onlarca sorunun cevabını bir şekilde ögrenmeliydim. Telefonumu elime aldım biraz kafa dağıtmam gerekiyordu. İnstagrama girip bi kaç kızın fotoğraflarına baktım. 'Mesleği belli olmuş bunların' diye iç geçirdim. Aklıma gelen bir fikirle arama yerine Arda Yağız yazdım. Karşıma gelen birkaç sonuçtan sonra Arda'nın resmini gördüm. Fotoğraflarına bakarken hiç beklemediğim birsey olmuştu. Okuldayken sıraya karaladığı resimdi sanırım. Ve o resimdeki kız bana benziyordu. Hayır hayır o kız bendim. Ekran fotosu çekip Ardaya mesaj attım.
"Bu ne demek Arda?"
Kısa bir süre sonra cevap geldi. Aceleyle mesaji açtım.
"Nasıl anladıysan öyle Sima ;)"
'Nosol onlodoyson oylo Sima' kafamdaki sorular hâlâ cevapsızken yenileri eklenmişti. Bunu yarın net bir şekilde öğrenmem gerektiğini aklıma not ettim. Biraz daha insatagramda dolaştıktan sonra sıkılıp çıktım. Melisi arayıp dertleşmem lazımdı. Rehberden ismini bulup arama tuşuna bastım. 2.çalışta açtı telefonu.
"Efendim canım." Ardanın çizdiği resmi söylemelimiydim."Sima iyi misin?" ne dicektim. "Bi kafeye gidelim mi konuşuruz biraz?" anında tamam demişti. Yarım saat sonra buluşacaktık. Pantolon ve tişort giydikten sonra mutfağa ilerledim. 'Ahh annem yine yok' söylene söylene dolabı açtım. Bir kâse puding iyi gelecekti. Çekmeceden kaşığı alıp yemeye başladım. İşimi bitirdikten sonra telefonumdan saate baktım daha 10 dakika vardı. Anca giderim deyip evden çıktım. Melise Ardayı söylemek konusunda kararsızdım. Hemen seni seviyor dicekti. 'Belki de gerçekten seni seviyodur.' iç sesime saçmalama derken kafeye gelmiştim. Melis ortalıkta yoktu. Boş masalardan birine geçtim. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra Melis geldi. "Selam fıstık" ayağa kalkarak "selam hosgeldin"dedim. İkimizde soguk bir limonata söyledik. "Ee neden çagırdın buraya beni." 'arda benim resmimi çizip instagrama koymuş' böyle mi diyecektim gerçekten. "Özge konusunu konuşmak için çağırmıştım seni." yine ben ve düşünmeden ağzımdan çıkan sözlerim. "Aynen ya o gerizekalıya bi ders vermek gerekli." aslında Arda'dan daha önemliydi Özge konusu. "Bence tuvalete numarasını yazalım."kısa bir kahkadan sonra "çok klişe baska bisey bulalım." dedim. "En iyisi okul çıkışı sıkıştıralım." benim fikrimde pek farklı değildi." tabi sonra müdür görsün daha çok rezil olalım dimi." haklıydı. "Arda'dan yardım isteyelim ne de olsa birilerinin etrafında dolanıyor." beni imâ ettiği belliydi. Ona 'seni öldürürüm' bakışı attığım anda gülmesini bitirdi. Telefonumu çıkarıp Arda ya mesaj attım. Kafe ismini de yazdıktan sonra gelmesinin önemli olduğunu söyledim. Yaklaşık 20 dakika sonra kapıda belirdi Arda. Bu tarafa gelirken gözlerinde anlamasız bir ifade vardı. Nedenini merak ettim ama tabiki ne olduğunu sormıcaktım. "selam Arda" yanımıza otururken Melise başıyla selam verdi. Direk konuya daldık. Ardanın gözleri ben ve melisin arasında gidip geliyordu. "Bence uğurun özgeden nefret etmesini sağlayın daha iyi bir yol hemde kalıcı" bu fikir harikaydı. "Ama nasıl yapıcaz uğur ikimizide şuan bir sürtük olarak biliyor." melise haklısın bakışı attıktan sonra ardaya döndüm."doğru ilk önce bunu düzeltmemiz gerekiyor." arda biraz düşündükten sonra kıkırdamaya başladı. Melisle bakışırken neden güldüğü anlamaya çalışıyorduk. Bu düşüncemizi Ardanın mükemmel sesi böldü. "Melise birisini ayarlıyacağım sevgili gibi. Bu sayede sürtük olmadığını anlarlar." melis tamam derken Arda ya ben ne olacağım bakışı attım. "Sen zaten benimle olacaksın. Kimsenin sana iftira atmasına izin vermem. Sen benimsin minik kelebeğim..."20 gündür bölüm yazmadım. Daha doğrusu içimden gelmedi. Hikaye yeni olduğu için çok birsey beklemiyorum ama okuyan herkesin alttaki yıldıza tıklamasını isterim.Birde hikayeyle ilgili eleştirileriniz varsa lütfen yorumlayın... Multimediada Arda var.
Sizleri seviyorum ~yazarınız~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEĞİM
RomanceMelis, özge ve Sima'nın Uğura olan aşkı ve sonradan oluşan büyük nefret ve heyecanın hikayesi... "Benden hiç bu kadar nefret etmemiştin minik kelebeğim." "Bana kelebeğim deme!!!"