Bu bölümde biraz uzun. Cehennem azabını anlatıyor bu bölüm. Cehenneme düşmemek için ibadetlerimizi yapalım!
Bunları okuduktan sonra namaza koşa koşa gidersiniz bence :)
Bu arada kalın olarak belirttiğim yerler ayrı bir önemli. Eğer uzun falan diyerek okumaktan sıkılırsanız sadece kalın yazılan yerleri okuyabilirsiniz. Oralar çok önemli!
Eğer bu kitabı okuyup namaz kılmayan varsa, o kalın yazılardan sonra başlasın derim. Cehennem kötü bir yer. Orada çok fazla acı var. Oysa Cennet güzel bir yer. Bir sınavdayız ve geçmemiz lazım. Birazcık daha gayret etsek ve Cennet'e gitsek?
Güzel olmaz mı?
Neyse çok konuştum hayırlı okumalar... :))
Peygamber Efendimizin (sav.) Miraçta Cehennem bekçisi Malik ile konuşması.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) anlatıyor:
Malik cehennemden iğne deliği deliği kadar bir yer açtı. Oradan iplik inceliğinden siyah bir duman çıktı. O duman bir saat çıksaydı; bütün yeri ve semaları o dumanın karanlığı sarardı.
Güneşin, ayın ve diğer aydınlık veren şeylerin ziyası ve nuru görünmezdi; mahvolurdu. Ancak Malik, o deliği o anda eli ile sığadı; o duman yok oldu. Bana şöyle dedi:
-Buradan içeri bakın.
Bakınca gördüm ki, cehennem birbirinin atında yedi tabakadır. En yukarısı cehennemdir ki; oraya müminlerin en asileri girer. Bunun azabı, diğerlerinden hafiftir.
2.si lezadır. Buraya Nasara girecektir.
3.sü hutamedir. Buraya da Yahudiler girerler.
4.sü sairdir. Buraya da sabiiler girerler.
5.si sakardır. Buraya da mecusiler girerler.
6.sı cahimdir. Buraya da müşrikler girerler
7.si haviyedir. Buraya da münafıklar girerceklerdir. Bir de Allahlık davası güdenler girerler. Firavun, Nemrut gibi.
Ben, aşağı tabakada olanların azaplarının şiddetinden bakmaya takat getiremedim. Ancak üst tabakada olanlara baktım; buraya ümmetimin asileri girerler. Buraya bakınca gördüm ki:
Orada ateşten yetmiş derya var. Her deryanın kenarında ateşten birer şehir var. Her şehirde ateşten yetmiş bin ev var.
Her evin içinde ateşten yetmiş bin sandık var. O sandıkların içinde de, erkekler ve kadınlar var. Oraya hapsolmuşlar; yanlarında yılanlar ve akrepler var. Şöyle sordum:
- Ey Malik, bu sandıkların içinde hapsolanlar kimlerdir?
- Şöyle anlattı :
- Bunların bazısı insanlara zulüm edip haksız yere malını alanlardır. Bazısı da büyüklük sayıp zalim cebbarlık edenlerdir. Hâlbuki Büyüklük, celal ve ikram sahibi Yüce Allah'a mahsustur.
Sonra, bir kavim gördüm; dudakları deve ve köpek dudakları gibi idi. Karınları da şişmişti. Zebaniler, ateşten tokmaklarla bunların karınlarına vurup duruyorlardı.
Karınlarında bağırsakları kopuyor; dübürlerinden dökülüyordu. Tekrar içlerinden bağırsak yaratılıyordu; zebaniler yine vurup döküyordu. Onlara böylece azap ediyorlardı.
_Bunlar kimlerdir? Dedim; Malik şöyle anlattı:
Bunlar ümmetinizde yetim malını haksız yere yiyenlerdir.
Bir kavim gördüm, karınları dağlar gibi şişmişti. İçine yılanlar ve akreplerler dolmuştu. Orada hareket edip ıstırap veriyorlardı.
Bunlar ayağa kalkmak istedikleri zaman, karınlarının büyüklüğünden ve yılanların, akreplerin hareketlerinden kalkmaya güçleri yetmiyordu. Yıkılıyorlardı. Sordum:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlızca Rabbi'ne Yönel
AcakSadece "Allah." desek bile rahatlıyoruz. İslam'ın nesi zor??