"Giriş"

65 7 2
                                    

Dünyanın en garip insanıyla tanışmak ister misiniz? Ben, Shine Wantai. Sigara içilen yerde kısa bir zaman geçirdiğinde başı döndüğü için sigara düşmanı olduğu halde annesinin paketlerini bulunca içinden bir tane çıkarıp parmaklarına yakıştı mı diye bakan, tırnak yiyenlerden tiskindiği halde sıkılınca tırnaklarını kemiren, ojelerden nefret ettiği halde ayak tırnaklarında daima oje bulandıran ve bütün kış neredeyse çıplak gezip tek bir hastalık geçirmezken, Ağustos'un sonlarına doğru grip olmayı başarabilen yeryüzündeki tek canlı.

"Ben bahçeye çıkacağım, hastane kokusunu sevmiyorum."

Annem sözlerimin üzerine modeli yüzünden delikli hastane sandalyesinde biraz dikleşip bana baktı. "Tamam ama geç kalma. Az kaldı bizim sıraya."

Başımla onaylayıp kalktım ve ciğerlerimin ihtiyacı olan biraz temiz hava için merdivenlere yöneldim. Cam kapıya ulaştığımda kaşlarım çatıldı, daha sabah başımı çarpıp kendimi rezil etmiştim. Tabii bir de annemin önüne bakmıyorsun diye çirkefleşmesiyle uğraşmıştım.

Başımın düşmanı olan cam kapıya kendimi kanıtlamak istercesine abanıp bir çırpıda kendimi dışarıya attım. Dudaklarım zaferle kıvrılırken küçük hastane bahçesinin boş bankına oturdum.

Cigerlerim temiz hava ziyafeti çekerken, gözlerim güneşten dolayı hafif kısılmıştı. Kulaklarım ise her zamanki gibi duymaması gereken bir konuşmayı dinliyordu. İki bank ötemde benim yaşlarımda bir çocuk ve doktor önlüğü giymiş bir adam konuşuyordu.

"Hayata küstün be oğlum. Motivasyon her şeydir. Hemen kestin ümidini, bak ben tüm kalbimle inanıyorum. Sana uyan bir ilik bulacağız." Doktor kendi söyledikleriyle daha çok kendini kandırmaya çalışıyor gibiydi. Çocuk bankta biraz dikleşti ama başını yere eğdi.
"Olmuyorsa olmuyor... Kardeşimin iliği bile uymamış bana sen hala yalanlarla kendini besliyorsun. Gerçekleri gör artık bir kaç aya gidiciyim ben. Olsun baba üzme kendini, 18 yıl yaşadım buna da şükür. Hiç doğmadan anne karnında ölen bile var. Üzme kendini, lütfen."

Doktor sustu ve gökyüzüne baktı. Belli ki çocuk hem hastası hem de oğluydu. Tıp hakkında bildiğim tek şey gripliye nane limon kaynatılır ama ilik gerekiyorsa ortada konu olan bir kanser vardır, gerek dizilerden gerek kitaplardan bu kadarını biliyordum. Bu illet hakkında bildiğim bir şey daha varsa sana uyan DNA'yı bulmanın çok zor olduğudur, anne-babanın iliği uymazken hiç tanımadığın birinin iliği hayat kurtarabilir.

Çocuk banktan kalktı ve babasına hiç bakmadan adımlarını hastane girişine -namı değer başımın düşmanı- yöneltti.

Bir umut yeşerdi içimde, bir gülümseme benden habersiz oluştu dudaklarımda... Ayaklarım da bunlardan destek alarak kalktı ve doktorun olduğu banka adım atmaya başladı. Çocuğun oturduğu yeri ben alınca doktor yaşlı gözlerini bana çevirdi. "Hayırdır kızım?"

Babacan ses tonu içimde yeşeren umudu suladı ve gülümsemem genişledi. "Ben az önceki konuşmaya kulak misafiri oldum. İlik gerekiyormuş oğlunuza. Belki saçma gelecek ama benden DNA örneği almanızı istiyorum. Belki tıpçı değilim ama ilik uyması için kan bağı olmasına gerek olmadığını biliyorum."

Adam bir an afalladı, o daha çok 'birileri sizi çağırıyor, hastanız varmış veya ben sizin hastanızım' dememi bekliyordu.

Doktor yüzümdeki gülümsemeye baktı ve buruk bir şekilde dudakları kıvrıldı. "İstiyorsan git laboratuvara orada kimi görürsen beni Doktor Jeremy Bieber gönderdi, DNA örneği için de. Onlar seninle ilgilenir.

Jeremy doktorun söyledikleri üzerine gülümsemem sanki mümkünmüş gibi genişledi ve gözlerime ulaştı. Belki çok saçma bir düşünceydi, milyonlarca insanın içinde benim iliğimin uyması biraz şansa kalmıştı ama ben şansa da mucizelere de gerçeklerden çok inanırdım.

Hızla banktan kalkıp koşar adımlarla hastaneye girdim. Ben üst kata çıkacağım an annem yakaldı ve hayıflandı. Sıra bize geldi diyerek doktorun odasına sürükledi.

Rahatsızlığımı anlattığımda doktor bile şaşırdı. Tanrı aşkına yazın grip mi olurdu? Kısa bir muanenin ardından doktor masasına döndü.

Adının Danielle olduğunu bildiğim doktor annemle bir şeyler konuşurken bir yandan da reçete yazıyordu. Benim bakışlarım kapıdaydı, bir an önce bitse de koşsam laboratuvara diye iç geçiyordum.

Annem nihayet doktorla konuşmayı kesince bastım deparı ve annemin arkadamdan söylenişlerini umursamayıp kocaman bir gülümseme ile girdim laboratuvara...


ILK KEZ BÖYLE BIR IŞE KALKIŞTIM INŞALLAH SIÇMAMIŞIMDIR EMAÇKEHEE VOTE VE YORUM YAPMAYANA KAFA ATARIM ÇÜNKÜ ESRA OLMAK. NEYSE AMKKK ÇOK KISA AMA NAPIM AMK BIRINCI BÖLÜM UZUN OLUR YANI. VE KAPAK NASIL YAPCAM AMKKK NEYSE VOTE VE YORUUUMMMMM ĞMÇÜKĞLEZ

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HeavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin