8.Bölüm

110 12 3
                                    

-Rüzgar-
Duyduğum cümleyle şok oldum. Ne demek şizofren... Neden, niye, ne olmuş olabilir ki, ne yaşamış olabilir ki bu kadar? Meriç'i odasına aldılar bizde kafeterya ya oturmuştuk bile. Meriç uyuyodu.

"Neden lan neden? Şizofren diyorsunuz sebebi neden? Ne oldu, ne yaşadı bu kız böyle bu hale geldi lan?.. Açıklayın canım yanıyo Onur... Abi anlamıyorum. Bir anda ne oldu bu kadar kötü oldu?.. Açıkla Ozan açıkla."

Ozan "Biz 11 yaşındaydı Meriç birine aşıktı... Bunlar çıkmaya başladılar. Daha o zaman 5.sınıftayız. Ama bunlar öyle böyle değil baya aşıklar. Çocukluktan yani. Neyse. Bunların ailelerinin arkadaşlığı bunlar doğmadan öncesine dayanıyordu anlıycan hem zaten ortaklardıda. Bunlar doğmuşlar büyüdükçe birbirlerine bişeyler hissetmeye başlamışlar. Ama arkadaş olduklarından birbirlerine söyleyememişler. Neyse. Haa çocuğun adı Anıl. Bi gün Anıl Meriç'lere gitmiş. Orda kalacakmış. Gittiğinde Meriç uyuyomuş. Meriç'in hep yanında taşıdığı bi defter vardı. Kimseye göstermezdi. Biz yani Nida, Ben, Anıl, Meriç ana sınıfındaydık. O tuttuğu defterlerden kullandığından biri yine elindeydi. O 5 yaşında okuma yazma öğrendi annesi çok disiplinli bi kadın. Tabi Anıl'da onunla beraber öğrendi. O zamandan beri defter tutar. Biz yani Nida ve ben 4 yaşımızda onlarla tanıştık. Yanı Nida'yla bende bebeklikten beri ailelerden dolayı arkadaşız. Ama biz onlar gibi hiç olmadık ben onları kardeşim onlarda beni abileri olarak görür zaten. Neyse. Yani Meriç'in bir odada tuttuğu defterleri var. Okadar fazlaki. Herneyse. Anıl defterin kilidini açık bulunca okumaya, ve içindeki yapıştırılmış fotoğraflara, çizilmiş resimlere bütün gece bakmış. O deftere yazmış Meriç Anıl'dan hoşlandığını. Anıl'da ertesi gün ona direk ondan hoşlandığını söylemiş... Bunlar çıkmaya başladılar. 1 sene geçti. Aileleri bu olayı kabullendi... Hatta herkes gelecekte bunların evlenme durumunu konuşuyordu. 6.sınıfa geçtikten. İlk hafta bitti. Anıl'la Meriç birbirlerine söz verdiler ayrılmıycaz diye ve bu sözü sadece onlardan başka Nida ve ben biliyorduk sizden önce ve aileleri bile hala bilmiyor. Bu sözün üstünden 2 hafta geçti ve Meriç'i kaçırdılar. Ondan 3 gün sonrada Anıl'ı kaçırdılar. Bunları 2 ay aradılar ama bulamadılar. Meğer kaçıran kişilerin oğlu bizimle yaşıtmış ve ölmüş. Nedeni Meriç'le Anıl'ın babası içmişler ve arabayı Meriç'in babası kullanıyormuş. Çocuk niye bilmiyoruz gece yarısı anayolda bisiklet sürüyormuş... Yol boş olduğu için arabayı baya hızlı kullanıyorlarmış... Ve çocuk bisikleti arabanın üstüne kendi bilerek sürmüş... Öyle öldü. Babası da Meriç'le Anıl'ı kaçırmış. Türlü işkenceler yapmış. Onları bize bile anlatmıyor Meriç. Anıl'la ikisini 2 ay sonra bir arabaya bağlamışlar. Anıl'ın ayaklarını ve kollarını kırmışlar ve ikisini koltuklara bağlamışlar. O şekilde uçurumdan yuvarlamışlar arabayı. Bunlar o sıralar yüzme dersi alıyorlardı hala. Madalyaları falan vardı. Anıl'ın hayali profesyonel bi yüzücü olmaktı tabi. Neyse. Meriç araba suya düşünce çok çırpınmış. Anıl hemen pes etmiş. Meriç ona onu sevdiğini gitmemesini, pes etmemesini söyleyip durmuş. Anıl'ın tek dediği " Seni seviyorum ağlama..." olmuş. Biz bunları nerden biliyoruz diye sorarsan özel su altında kullanilan kamera yerleştirilmiş arabaya onların videosunu polisler ve aileler izledi bizim ailelerimizde izledi ama bize yani Nida ve bana gösterilmedi. Bizde ailelerimizden öğrendik. Herneyse. Sonra orda onların düştüğünü gören kişi polise haber verdiği için hemen oraya gidildi. Meriç baygın, Anıl ölü bulundu. Anıl bulunduğunda vücudunda şişe falan eritilmiş, Kemerle dövülmüş, kızgın bıçak izleri...vb. bir sürü işkence yapılmış. İkisinede ama anlamadığımız hepsinden Anıl'da daha çoktu. Meriçte olması gerekirken sonuçta arabayı Meriç'in babası kullanıyordu. Onuda Meriç biliyo ama söylemiyor... Sonra uyuşturucu falan bile verilmiş. Meriç bunun üstüne kafayı yedi. Deliler hastanesinde bir hücreye tıktılar. 1 sene sonra artık nasıl yaptıysa doktorları, bizi kandırdı. Yani suanki durum bunu gösteriyor... Onlarda 1 hafta ilaçsız onu kontrol altında tuttular. Çıkardılar sonuç olarak. Meriç oyunculukta çok iyidir. 8.sınıfta başladı bizimle yeniden okula... Zaten Meriç küçükken de bir yeri kanasa zevk alır gülerdi. Ama atlatmıştı. Kaçırıldığında gördüğü işkenceler yüzünden yeniden ve daha çok zevk alır oldu. O hücreden çıktığı zamandan sonra kendini her kötü hissetmesinde kendini bir yere tıkar ve kendine türlü işkenceler yapar. Ama etrafına zarar vermez o yönden kendini kontrol altına almayı başardı... Kendine yaptığı işkenceleri görsen senin canın acır. Biz onu ondan gizli kameralardan izleriz. En son yaptığında kendini bıçaklamıştı. 1 hafta hastanede kaldı. Ameliyatı çok zor geçmişti. Meriç yeniden o hastaneye kapatılmak istemiyo... Çünkü orda daha beter şeyler yapmışlar. Meriç öyle söyledi. Ama hastanede ve kaçırıldıklarında nasıl ne yaptıklarını tam söylemiyor... Madem Meriç seninle konuşmaya başladı. Yardım et bize. Onu yeniden o hastaneye göndermek istemiyorum. Bu onun için daha kötü olur..." dedi herkes ağlıyordu.

Nida "Rüzgar... Meriç'ten mi hoşlanıyorsun?" dedi zar zor gülümseyerek.

"Sanırım. Galiba.. Yani evet."hepimiz kıkırdadik bu söylediğime.

Utku " Oda senden hoşlanıyor olabilir." dedi gülümseyerek.

Ozan "Nasıl! Ciddi misin?.." dedi.

Onur "Rüzgar eğer öyleyse belki ona iyi gelirsin. Kızlar siz Meriç'in ağzını ararsınız. Eğer öyleyse o zaman tamamen düşünür harekete geçeriz." dedi.

-Meriç-
Off! Nerdeyim ben yaa. Bu güneş niye yüzüme geliyo... En son banyodaydim ben... Yine yapmış olamam, yapmadım... Allah kahretsin beni öyle görmemiş olsunlar... Gözlerimi açmak istiyorum ama bana engel oluyo... Son direnmeyle açtım gözlerimi ve alışması için bir kaç kere kırpıştırdım gözlerimi... Bu beyaz oda... Hayır! Hayır! Hayır!.. Yine olamaz. Yeniden o hücreye girmek istemiyorum. Kapı açıldı... Rüzgar... E nasıl girdi bu buraya.

Rüzgar "Meriç neden ağliyorsun... İyi misin?" diye sordu yanıma hızla gelip göz yaşlarımı silerken. Ağladığımı bilmiyordum halbuki.

"Sen nasıl girdin buraya? Yasak değil mi? Niye yine tıktınız beni buraya?" diye bağırdım hıçkırıklarımın arasında.

Rüzgar "Sakin ol... Hastanedesin... Bileklerini kesmişsin. Diğerleri taburcu işlemleriyle ve giyebileceğin kıyafetlerle falan ilgileniyorlar. Bende yanına geldim. İyisin değil mi?" dedi gülümsemeye çalışarak.

"Çıkıcam yani burdan?"

Rüzgar "Evet. Hatta senle ikimiz diğerlerinden gizli kaçamak mı yapsak çıkınca. Lunapark filan ne dersin?" dedi elimin üstünü baş parmağıyla okşayarak ve gözlerimin içine bakarak.

"Ben uyumak istiyorum... Belki sonra yaparız sorun olmaz değil mi?.. Hem yürüyebileceğimi bile sanmıyorum."

Rüzgar "Hmm... Peki sonra yaparız ve demek ki bugün benim kaslı kollarım yardım edecek sana." dedi gülerek bende güldüm.

"Kendini beğenmişin tekisin öküz... Ego yığını... Hem sanmıyorum kamptaki kızlar zaten beni öldürmeyi planlıyor."

Rüzgar "Onlar beni bağlamaz. Şuan benim için önemli olan tekşey sensin. Konu kapanmıştır bücür." dedi ve gülümseyip göz kırptı ardından arkasındaki koltuğa uzandı.

Neyse bari yürümiycem hiç olmazsa o kaslar bir işe yarasin bari. Tabi bunu dışımdan söyleyemiycemden en iyiyisi bende biraz daha uyuyum.

Kulağıma Rüzgar'ın sesi geldi ama hiç istifimi bozmadım sanırım beni uyuyo sanıyor.

Rüzgar "İlk defa korktum, çok korktum bücür... Canımı çok yaktın." deyip anlıma ufak bi buse kondurdu. Sonra uzaklaşan ayak sesleri ve açılıp kapadan kapı sesiyle gittiğini ve yine yalnız kaldığını anladım.

°•°•°•°•°

Hikâye geç geldi herkesten özür dilerim. Geçerli sebeplerim vardı.

Umarım bölümü Beğenirsiniz. Yorum ve votelerinizi bekliyorum.

Multimedya-Ozan Sarıgül

Sizi seviyorum yontulmamış kütüklerim.

SİYAH'ların AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin