- 15 -

82 17 1
                                    

Yağız bize bakan kıza değil boşluğa bakıyordu resmen. Bir daha 'Cansu' diye bağırdı ve boşluğa doğru koşmaya başladı. Şokta gibiydi. Peşinden gitmeye başladım.
Ormanlık bir alanda durdu. Önüne geçip yüzünü ellerimin arasına aldım ve gözlerine bakmaya başladım.

-Şşş sakin ol hiçbir şey yok orda. Sadece hayal gördün. Hadi şimdi geri dönelim. İstersen eve de gidebiliriz.

-Artık eve gitsek iyi olacak bence.

-Peki hadi gidelim.

Önce bizimkilerin yanına gidip onlarla vedalaştık sonrada eve doğru yola çıktık.

-İyi misin sen?

-İyiyim iyiyim. Sadece biraz yoruldum.

Evin önüne geldiğimizde arabadan inip onların evine gittik. İçeri girer girmez Yağız merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Ben de kapıyı kapatıp mutfağa yöneldim. Melisa çayı rahatlatırdı heralde onu.
Çayı hazırlayıp yukarı çıktım.

Balkonda bulunan geniş koltuğuna uzanmış gökyüzüne bakıyordu. Yanında oturup çayı ona uzanttım.

-Melisa çayı,rahatlatır diye düşündüm.

Çayı alıp oturur pozisyona geçti.

-Teşekkür ederim.

-Konuşmak ister misin?

-Belki biraz sonra.

Çayını içmeye başladı. Birkaç yudumdan sonra bardağı sehpaya koydu ve başını bacaklarımın üzerine koyup uzandı. Bende fırsatını bulmuşken saçlarını okşamaya başladım.

-Doğum günümü kutladığım için kendimi suçlu hissediyorum.

-Neden? Eminim ki Cansu da senin bugünkü gibi mutlu olmanı isterdi. Senden bişey istiyeceğim ama bunu kendin için yapacaksın söz mü?

-Ne istiyosun baş belası?

-Ya söz ver dedim.

-Tamam,tamam söz.

-Güzel. Bir psikoloğa gidelim. Seninle gelirim bende bu süreçte yardımcı olurum sana.

-Ya saçmalama ne psikoloğu?

-Saç malanmaz taranır bir kere tamam mı?

-İdil saçma sapan konuşma seni öperim. Önümde kızarır,gözlerini belerterek şaşırırsın bak. Bende seni büyük bir keyifle izlerim.

-Hemen keyfin yerine geldi bakıyorum. Neyse bu psikoloğa gidilecek o kadar. Hem söz verdin zaten akıllı sevgilim benim.

-İdil?
-Ne?
-Ne değil efendim. Sen az önce ne den önce ne dedin.

-Benim dedim.

-Hayır ondan önce.

-Hem söz verdin zaten dedim.

-Ya ondan sonra.

-Hatırlamıyorum ki. Unuttum ben. Ne dedim?

-Akıllı sevgilim d-

-Teşekkür ederim canım.

-Of baş belası of. Sen gerçekten çok akıllısın.

-Telefonun bile bana tatlı belam diyo sen bana hala baş belası diyo- aoo hı şey.

-Ney İdil Hanım. Sen benim telefonumu mu karıştırdın? Telefonun nerede senin?

-Bilmen. Ya telefonu bırakta çayını iç.

-İdil telefonun nerede dedim.

-Hadi uzan da saçınla oynuyayım.

-İyi ben de kendim bulurum.

Yerinden kalkıp içeri koştu. Tabi bende peşinden koşuyordum. Bir yandan da telefonuma bir dahaki sefere bir şifre koymayı aklımın bir köşesine yazıyodum.

Salona geldiğimizde masanın üzerinde bulunan çantamı tam alacakken benden önce davranıp çantamı aldı.

-Ya ama bu yaptìğın terbiyesizlik. Bir bayanın çantası karıştırılmaz.

-Başkasının telefonu da karıştırılmaz.

Yapacak tek bişey kalmıştı.

-Ama sen başkası değilsin ki.

Gözlerinin içine bakıyordum. Aramızdaki mesafeyi kapatıp ellerimi omzuna koydum. Bu yaptıklarıma şaşırarak beni izliyordu. Burunlarımız birbirine deyiyordu artık. Bir elimi omzundan indirip o farketmeden telefonuma uzandım.

Biraz daha böyle dursam hiç iyi şeyler olmuyacaktı sanırım. O biraz daha yaklaşınca telefonumu alıp merdivenlere koştum. Ne yaptığımı anlayınca o da peşimden geldi. Ama çok geçti artık.

Odasındaki banyoya girip kapıyı kapattım ve telefonuma hemen bir şifre koydum. Tam arkamı dönmüş çıkacakken Yağız'a çarptım.
Lanet olsun kapıyı kilitlememiş miyim ben?!!

Telefonumu elimden alıp kendi telefonuyla beni aradı ve ben bittim.

-Bay Ego demek İdil Hanım. Bunun bedeli ağır olacak.

-Neden ya sende beni tatlı da olsa bela diye kaydetmişsin.

-Onu değil beni kandırıp telefonu almanın bedeli ağır olacak.

Bakışlarından şuan korkmam normal miydi?

O yaklaştıkça ben bir adım uzaklaşıyordum. En sonunda duvara yapışmıştım. Beni kendisi ve duvar arasına aldı. Ellerini de kaçmamam için duvara dayadı.

Gözlerimin içine bakıyordu. Ama garip bir hali vardı. Burnu burnuma deyiyordu yine. Dudaklarıma odaklandı sonra ve öpmeye başladı. Bu gayet yumuşak ve istekli bir öpücüktü. Farketmeden beceriksizce de olsa karşılık veriyordum.

Bir süre sonra alnını alnıma dayadı. Nefes nefeseydik ikimizde. İlk kez olmuştu bu ve beni heyecanlandırmıştı.

-Bana neler yapıyorsun baş belası?

Sitemkar gibi görünen bu cümleye karşı halinden memnun gibiydi.

Gözleride bunu doğruluyordu. Gülmeye başladım birden.

-Gerçekten mutlu musun?

-Hiç olmadığım kadar.

Mutluluğu artık aramam için hiçbir sebep kalmamıştı. Çünkü mutluluk hemen karşı balkonumdaydı.

____________________

Uzun bir zamandan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :D



~Yenilerin İçinde Sen~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin