Çinde yaşayan Koreli pek aile yoktu. Aslında Jongdae ve abisi ailelerinin işleri yüzünden buraya taşınmışlardı. Ama kazadan sonra tüm yük Suho'ya kalmıştı. Jongdae'ye bakmak zor olmadığı halde çok çalışmak zorundaydı. Jongdae ise 4 yıl boyunca Kore'de özel üniversitede bursluokumuştu.
Abisinin nişanlandığını öğrendiğinde yüzü düşmüştü. Özelliklede bir erkekle nişanlandığını öğrendiğinde şok geçirmişti. Ama herşeyin üstesinden gelmeyi başarmıştı Chen. Ama geri döndüğünden beri hep günlüğüne yazdığı kişiyi merak ediyordu. Kris'in kardeşi Lay'i.. Lay Chen'den 1 yaş büyük olmasına rağmen okula geç başlamıştı. Bu sayede sınıf arkadaşı, lise aşkı ve ilk aşkı olarak kalmıştı Lay. Ama Lay için durumlar farklıydı. Chen duygularını ona açamadığı için Luhan ile çıkmaya başlamıştı.Chen yatağında doğruldu esneyerek. Suho'nun kahvaltıyı yaktığını kokudan hissetmesine rağmen yanan sadece tava değildi bunu anlaması zor olmamıştı. Hızla mutfak katına inip sordu. "İyiyimisin hyung?" diye mırıldandı soru soran gözlerle Chen."E-evet sanırım iyiyim." diye umutsuzca söylendi Suho elini suya tutarken. Chen dayanamayıp sordu anahtar soruyu.. "Hyung.. Lay hala Luhan ile birlikte mi?" diye mırıldandı Chen. Suho ona kahkaha ile karşılık vermişti. "Hayır değiller. Çünkü Lay aldatıldı.." dedi Suho ve Chen'nin kalbinden midesine kelebekler süzüldü.
Üst kata koşup günlüğüyle konuşmaya yada yazışmaya gitti. Tam yazmaya başlayacaktı ki dolma kalemi elinde patladı.. Tüm sayfalar mürekkep olmuştu. "S*ktir.!" diye bağırdı Chen yeni aldığı günlüğün sayfalarına geçen mürekkebe söylenerek.Kasım sabahı olduğundan daha da soğuk görünüyordu. Jongdae günlüğünün beyaz yapraklarını dolma kalemi patlatarak mahvetmeseydi şuan dışarı çıkmak zorunda kalmayacaktı. Soğuk rüzgar saçlarını gözüne doğru savurdu. Güzel bir günlük ve eskisine göre daha kaliteli bir kalem almak için çıkmıştı abisinin evinden. Uzun zamandır yurt dışında olmasından dolayı yaşadığı yer ona yabancı gelmeye başlamıştı. Yaklaşık 1 saat sonra aradığı yeri bulmuştu. Kapıyı hafiften iteklediğinde küçük çanlar çalmaya başlamıştı. Gözlerini yerden kaldırıp tezgahın arkasındaki satıcıyı süzdü.
20-21 yaşlarında, kumral ve düz saçlara sahip, muhtemelen 1.75'ten bile uzun biriydi. Hafiften yutkunarak tezgaha yaklaştığında karşısındaki çocuğun isim kartına baktı ve bakışlarını satıcının yüzüne odakladı. Kısa bir süre düşünüp hatırladı karşısındaki yüzü.. Eski sınıf arkadaşı ve lise aşkı şimdi daha da yakışıklı olmuştu. Kalbinin hızlanmasıyla dükkanın içindeki rafların arasına attı kendini. Günlüklerin olduğu yere vardığında çömeldi ve bir tanesini seçti. ''Yine günlüğüne boya mı döktün?'' diyen tanıdık ses ile irkildi Jongdae. Gözleri karşısında duran abisiyle devrildi Dae'nin.''Neden beni takip ettin Suho?'' diye çıkışırken gözleri tekrar raflarda gezindi.''Çünkü burası Kris'in. Yani sevgilimin çalıştığı yer seni aptal.'' diye sırıttı Suho.
Elindeki mavi deri kaplı günlükle ayağa kalktı Jongdae. ''Lay'in abisiyle mi çıkıyorsun hyung?'' diye bağırdı Dae ve Lay ona bakıp gülümsedi. Jongdae o an yerin dibine girmek istesede yapamadı..Başını eğip kasaya doğru yöneldi Chen. "Kaliteli ve patlamayacak kalem var mı acaba Lay?" diye mırıldandığında gözlerini kaçırdı ve Lay gülümsedi. "Neden yüzüme bakmıyorsun Chennie?" diyerek sırıttı Lay.
Gözlerini 8 senedir sevdiği çocuğa çevirdiğinde kalbi hızla çarpmaya başladı Jongdaenin. "Yeni telefon numaranı bana vermelisin Chen!" dedikten sonra kalemleri uzattı Lay. Jongdae ise Lay'in elini tutup kalemi test ederken elinin üzerine telefon numarasını yazdı derin bir nefes eşliğinde. Ücreti ödeyip elindeki poşetle çıkacakken Suho'nun Kris'i öptüğünü gördü Chen. Kıskanmıştı. Hemde çok kıskanmıştı. Eve doğruhızlı adımlarla ilerledi.
Eve geri döndüğünde eski hatıra kutusunu hatırladı. Odasına koşarak çıktı ve yatağın altındaki küçük kırmızı günlüklerine baktı. İlkini açıp sayfaları hızla çevirdi. İstediği sayfayı bulunca durup okumaya başladı.
-17.12.2003-
Bugün Lay gidiyor. Onu durdurmak istiyorum. O da giderse yalnız kalacağım. Biliyorum yazın geri dönecek ama ben aklımdan bana verdiği doğum günü hediyesini unutamıyorum. Bu aşk mı sence? Dudaklarıma dudaklarını bastırdığında mükemmel hissetmemin nedeni ne? Onu seviyorum.. Lütfen çabuk dönsün. Onu şuan bile özledim...
Okurken yatağında uyuya kalmıştı.. Rüyasında ilk aşkının yüzünü görmek onu huzur içinde gülümsetiyordu uykusunda...
Yazar Notu: Bu bölüm biraz sıkıntı verici olabilir. Telefonda yazdığım için bazı bölümler büyük ihtimalle yanlıştır. Bir sonraki bölümü bilgisayarda yazmayı düşünüyorum kkk^^. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Love?!
RandomKasım sabahı olduğundan daha da soğuk görünüyordu. Jongdae günlüğünün beyaz yapraklarını dolma kalemi patlatarak mahvetmeseydi şuan dışarı çıkmak zorunda kalmayacaktı. Soğuk rüzgar saçlarını gözüne doğru savurdu. Güzel bir günlük ve eskisine göre da...