~1~ Büyük Gizem

51 4 1
                                    

Okullar kapanalı 3 gün oldu. Hayallerimde Antalya'ya halamın yanına gitmek vardı ama babamın son anda çıkan işi yüzünden tüm hayallerim suya düştü. Babamdan beni tek başıma uçakla göndermesini istedim ama sen küçüksün tek başına oraya gidemezsin diyip beni ikinci hayal kırıklığına uğrattı.

3 ay boyunca dört duvar arasında kalmak istemiyorum. Gezmek, denize girmek ve güneşlenmek istiyorum.

İzmit'e geçen sene taşındığımız için fazla arkadaşım yok. Biraz utangaç olduğum için bir senede sadece iki arkadaş edinebildim. Bu benim için aslında iyi bir sayı. Kalabalık arkadaş ortamlarına pek gelemiyorum.

Arkadaşlarımdan Ezgi tatil için İzmir'e gitmeyi düşünüyor. Betül ise tatilin bitmesine bir ay kala İstanbul'a gidecek. En azından iki ay Betül ile takılırım. Tabi bir aksilik çıkmazsa.

Kapı zilini duymamla yaptığım planları yarıda bırakıp kapıya koştum. Kapıya açtığımda babamı gördüm. Yine yorgun gözüküyordu. Babama sarılsam mı yoksa atar yapmaya devam mı etsem bilemedim. Sonuçta o benim babamdı ve iyiliğimi istiyordu. 16 yaşında bir kızım olsa ben de tek başına başka bir şehire gitmesine izin vermezdim. Babamı daha fazla ayakta bırakmamak için boynuna sarıldım.

Sarılmamız bitince babam kendi odasına çıktı. Ben de annemin yanına ne yaptığına bakmaya gittim. Mutfağa girdiğimde dikkatlice tabletiyle uğraştığını gördüm. Beni fark edince panik yaptığını anladım. Normalde hiç böyle yapmazdı. Hatta neye baktığını bana da gösterirdi. Benden gizlediği bir şey mi vardı?

Meraklanmıştım, hem de çok. Ama anneme belli etmemem lazım. Annemin boş anında tableti alıp geçmişe girer ve ne karıştırdığını anlardım. Ah, çok zekiyim.

Annem sofrayı kurması için yardım ettim. Yemek sessiz geçmişti. Babam bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Ne olmuştu bunlara?

Yemeğimi bitirince aklıma birden annemin tableti geldi. Tam zamanı Sude. Bunu başarbilirsin. Cesaretimi toplayıp mutfağa doğru gittim. Tablet masanın üzerindeydi. Hemen kilidini açtım. Arada annemleri kontrol etmeyi de ihmal etmiyordum. 

Geri sayım başladı. Üç, iki, biiiiir... Bir dakika yaaa, geçmişi kim sildi! Ama bu haksızlık! Ben meraktan ölürüm.

Sakin ol Sude sakin. Hayır sakin falan olamıyorum. Ben en meraklı kişi dalında Oskar almış kişiyim. Bunu bana yapmanız en büyük suçtur. Ya şimdi gider anneme neye baktığını sorarım ya da gece boyu gözüme bir damla uyku girmez.

Sude çok abarttın. Kadın sadece tabletinden bir şeylere bakıyordu. Bunda merak edilecek ne var?

Sen sus iç ses ben Oskar aldım diyorum sen ne diyorsun?!

İç sesimle kavga etmeyi kesip annemin yanına gittim. Sofrayı topluyordu.

Taktik 1: Annene yardım ediyormuş gibi yap. Mutfağa girdiğinde bir bıçak al ve anneni kenara sıkıştır. Ne karıştırdığını söylemezse onu 25 yerinden bıçakla.

Oha kızım delirdin mi?! Anan o senin anan. Annesiz kalırsan o leziz yemekleri kim yapacak? Etrafı kim toplayacak?

İlk kez sana katılıyorum iç ses. Bu taktik biraz saçmaydı.

Biraz mı? Hah.

Ufff tamam çok saçmaydı. En iyisi yüzümü yavru kedilere benzetip annemin yanına gitmek. Zaten o yüzümün şekline dayanamayıp her şeyi anlatır.

Aman dikkat et yavru kedi olayım derken dinazora benzeme. Kadın bunu ben mi doğurdum diyip kalp krizi geçirmesin.

İç seees! Senin dilin bu aralar çok uzadı. Şimdi beni izle ve öğren. Dalga geçtiğin adam nasıl da tatlı oluyor gör.

Birincisi sen adam değil kızsın. Adam olman için daha çoo...k uğraşman lazım. İkincisi sen ve tatlılık. Hahaha bu iki kelime yan yana gelince bile komik oluyorsa sen yüzünü tatlı hale sokmaya çalışınca nasıl olur Allah bilir. Yol yakınken gel sen bu işten vaz geç.

Yaa iç ses sen kimin tarafındasın. Sen benim iç sesimsin ve benden başka kimseyi tutamazsın.

Ben dünya sağlığı için sana uyarıda bulundum. Başka bi amacım yok yani.

Hı hı tabi. Sen hiç beni tutma zaten. Ben neyim ki? Senin gözünde zavallının tekiyim.

Açıklayabilirim...

Sus konuşma. Bu konuşma burada bitmiştir. Seninle tartışmaktan daha önemli işlerim var benim.

İç sesime atarımı güzelce yaptıktan sonra yüzümü tatlı bir hale sokup annemin yanına gittim.

"Naber annelerin en güzeli. Ooo kilo mu verdin sen? Bu arada elbisen de çok güzel. San çok yakışmış. Güzel zaten ne yakışmaz ki?"

"İyiyim Sudecim. Yine ne istiyorsun söyle bakalım."

"Aaaa, anne! Sana hiç yakıştıramadım. Ben sana sadece işim düştüğünde ya da bir şey isteyeceğim zaman mı iltifat ediyorum?" dedim. Sesimi kızgınmışım gibi çıkarmaya çalıştım ama hiç bir şeye yaramadığı belliydi.

Annemin cevabı kısa ve netti. "Evet." Evet mi?! Yalaaaaan. Ben hiç de öyle bir kız değilim.

Öylesin.

Sen yine mi buradasın. Yürü git başımdan. Babama söylerim seni döver haaa.

Yine mallaşmaya başladım. Neyse olaya geri dönelim.

"Anne ben sana bir şey sorcaktım." dedim.

"Sor." dedi.

Bu kadın niye bana kısa kısa cevaplar veriyor? Sinirime gitmeye başladı.

Kadın başka ne desin? Senin gibi yalakalık mı yapsın.

Bak yine konuşyor ya. Ben sana yürü git demedim mi? Sen neden sözden anlamıyorsun. Sen kime çektin?

Ben senin iç sesinim. Doğal olarak sana çekmiş oluyorum.

Ay, bir de cevap veriyor. Yüzsüz. Bak senin yüzünden olaydan yine koptum.

Heyecanla "Anne bugün tabletinden neye bakıyordun da ben gelince elin ayağına dolaştı?" dedim.

Annemin sorumdan rahatsız olduğu belliydi. "Bu seni ilgilendirmez Sude. Şimdi odana çık ve mümkünse her şeye o küçük burnunu sokma."

Ne?! Nasıl yani? Beni nasıl ilgilendirmez?

Eğer ben Sude Akın'sam bu gizemi en yakın zamanda çözerim arkadaş!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Pastane GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin