Kuaförde oturmuş sıkıntıdan patlamak üzereydim.Benim önümde daha iki kişi vardı ve ben delirmek üzereyim.Kafamı iki saattir bakıştığım mayo dergisinden kaldırdım.Hem dedikodu yapıp hemde saçlarını yaptıran kadınlara baktım.Ben neden onlar gibi olamıyordum?.Benim ne farkım vardı?.Telefonumun titremesiyle kadınlara bakmayı kestim.Arayan kişi en yakın arkadaşım Emre'ydi.Sevinçle aramayı kabul edip kulağıma götürdüm.
"Alo emre ben burda çıldırmak üzereyim!."Biraz sesimi yükseltmiş olabilirim.Çünkü suan kuafördeki herkes bana bakıyor.
"Neden nerdesin ki?."birde gülüyordu pislik!.
"Kuaförde."hattın ucundan bir kahkaha sesi geldiğinde sinir katsayım bir level daha atladı.Tırnaklarımı avucumun içine batırdım.Ne zaman sinirlensem bunu yapardım.
"Emre ben sana ne diyorum sen benimle dalga geçiyorsun."Gülmelerinin arasında konuşmaya çalışıyordu.
"A-ama ahahah De-deniz ahaha."aklıma gelen sinsi planla gülümsedim.Sen şimdi görürürsün emre bey.
"Bugün sana sinirliyim git sevgilinde kal eve gelme.Yemeğide sevgilin olacak salak yapsın."
"Deniz dur valla özür dilerim sadece komik geldi.Deniz beni onun eline bırakma lütfen öldürür beni.!"şimdi gülme sırası bendeydi.
"Üzgünüm emre ama bugün eve gelme istemiyorum hadi benim sıram şimdi görüşürüz baay."telefonu kapattım ve mutlulukla arkama yaslandım.Aslında bir bakıma üzülüyorum.Sevgilisi olacak salak ne yemek yapmayı nede ev işi yapmayı bilirdi.Baba parası yiyen kızlardan biriydi.Emrenin onda ne bulduğunu bilmiyordum ama öğrenmekte istemiyordum.Yanıma gelen kuaförle bu düşünceden kurtuldum.
"Deniz hanım sizin sıranız buyrun şuraya alalım sizi."gösterdiği koltuğa ilerledim ve oturdum.Iki kuaför başıma geçti.Biri fön çekerken diğeri model verecekti.Iki kuaföründe benden etkilendiği belliydi.İşlerini bana bakmaktan yapamıyorlardı.Alışıktım bu tepkilere ama umursamıyordum.Bana göre bütün erkekler aynı hepsi aletlerine düşkün piçlerdi.Bidaha bu kuaföre gelmemeyi aklıma not ettim.Eğer birazdaha oyalanırlarsa yeni okulumdaki işime geç kalacaktım.
Yarım saat sonra saçlarım mükemmel olmuştu.Sarı uzun saçlarımı kırık fön yaptırmıştım.Kuaföre teşekkür ettim ve parayı ödeyip hızlı adımlarla otobüs durağına geldim.Son anda yetişmiştim,otobüs hareket etmek üzereydi.Arka taraflara ilerledim.Kapıya yakın boş bir yere oturdum.Telefonumu ve kulaklığımı çıkardım.Biraz heyecanlıydım ilk kez bir kolejde öğretmenlik yapacaktım.Heyecanımı yenmem için müzik dinlemek bana iyi gelirdi.
Kendimi müziğin kollarına bıraktım.Bir kaç dakika sonra otobüs tıklım tıklım dolmuştu.Hemen yan tarafta yaşı baya büyük olan ve durduğu yerde zor ayakta kalan amcaya kimse yer vermiyordu.Hadi deniz hadi kızım insanlık daha ölmedi!.Oturduğum yerden kalkıp amcaya seslendim.
"Amca sen gel buraya otur."amca bana gülümsedi.Yanıma gelip gösterdiğim yere oturdu.Bana mahcub bir şekilde baktı.
"Sağol kızım sen olmasan zor giderdim eve kadar demekki insanlık ölmemiş."bende aynı şekilde gülümsedim amcaya.Haklıydı bizim gibi insanlar elle sayılacak kadar azalmıştı.Okula gelene kadar amcayla sohbet ettim.Bana eski okul anılarını anlatırken dayanamayıp kahkaha atmıştım.Bu yaptığım bütün dikkatleri üstüme çekmişti.Hiç bir zaman utanan ve kızaran bir kız olmamıştım.Otobüsteki şoför
"Başarmış kolejinde inecek varmı?"İste benim okul şoföre ben diye seslenip otobüsten indim.Okul baya büyük ve güzeldi.Kim bilir kaç para yatırdılar buraya diye düşündüm.Önemli olan okulun güzel olması değildi,önemli olan içindeki insanların güzel olmasıydı.Ilk günüm inşallah güzel geçer diye geçirdim içimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tek Sen
RomanceDeniz Yılmaz:27 yaşında ingilizce öğretmeni olarak çalışan genç ve güzel bir kadın.Aşka inanmaz ve erkeklerden kendini uzak tutar.Bunun nedeni 18 yaşındayken bir iddea yüzünden çıktığı ve hoşlandığı çocuğun onu sırf bedensel arzular için tercih etme...