phillip finds out

104 9 1
                                    

  Yapamadım. Numarayı atamadım. Sasha'ya ihanet etmiş gibi hissediyordum. Dönüp ona baktım. Ah, ne kadar da güzeldi. Onun evine doğru gidiyorduk. Geldiğimizde arabayı durdurdum. Arabadan indik. Kapının önünde duran Mrs. McCarten'a elimi kafama götürerek selam verdim. Daha sonra Sasha'nın dudağına bir öpücük kondurdum.

''Aman tanrım o bakış da ne?'' diye düşündüm. Mrs McCarten bana öldürücü bakışlar atıyordu. Bi anda kendimden şüphe ettim çünkü o bakışlarla bana sanki dünyanın en kötü suçunu işlediğimi söylüyordu.

  Aradan bir hafta geçmişti ancak bir değişiklik yoktu. Ne zaman Sasha'yı öpsem, ona sarılsam bu bakışlara maruz kalıyordum. Bu sorunu çözmem gerekiyordu. Sasha'yı spor salonuna bıraktıktan sonra Mrs McCarten'la konuşmak üzere yola koyuldum. Evlerinin önünde durdum. Kapıyı çaldığımda ellerimin titrediğini fark ettim. ''Sakin ol!'' dedim kendi kendime. Sadece 10 dakika.

- Merhaba, sizinle biraz konuşabilir miyim?
- İçeri buyurun.

  Oldukça geniş bir evleri vardı. Girişten sağa dönüp salona geçtik. Beyaz bir koltuk takımının karşısında bir cam sehpa, sehpanın üzerinde vazonun içinde tek bir beyaz gül duruyordu. Odayı birkaç tablo ile canlandırmışlardı. Oldukça sadeydi. "Sasha'yla tam zıtlık içinde" diye düşündüm.
Direk konuya girdim:

- Biliyorum sizde iyi bir ilk izlenim bırakmadım ve bunun için çok üzgünüm ancak Sasha'yı üzmeyeceğime emin olabilirsiniz. Yine de sizi rahatsız eden bir durum varsa lütfen düzeltmeme izin verin.

  Cevap vermesi için bekledim, tam 4 dakikadır susuyorduk. Beklemeye razıydım bu problemi herhangi bir olay çıkarmadan halletmek istiyordum.

- Lanet olsun, Sasha'yla birlikte olamazsınız!
- ...
- Çünkü kan bağınız var. O senin-

  Devamını duymama gerek yoktu. Bir anda kafamda bir şimşek çaktı. Anlamam sadece birkaç saniyemi almıştı. Karşımda daha önce hiç görmediğim ablam duruyordu.

- Abla?

  Ben korkunç kazadan sonra anneannemle yaşamaya başlamıştım. Artık büyümüştüm ve etrafımdaki şeylerin farkına varıyordum. Anneannem, evde ablamın resimlerini görüp onun kim olduğunu sorduğumda bana şöyle anlatmıştı: "Senin dünyaya geldiğin yıl ablan da bir çocuk bekliyordu. Tam 15 yaşındaydı. Annen ablanı bu yaşta doğurmuştu. Ne kadar zor olduğunu anlattı ona daha çocukken bir çocuk büyütmenin. Ve geç olmadan aldırmasını istedik. Ancak ablan bu fikre sıcak bakmadı. Annen ona iki seçenek sundu: ya çocuğu aldırırsın ya da bu evde daha fazla yaşayamazsın. Ablan ise gitmeyi tercih etti." Daha da büyüdükçe onu çok aradım ama hiçbir yerde "Chloe Martin" isminde biri yoktu. 2 yıl boyunca onu aradım. 18 yaşıma geldiğimde başka eve çıktım ve aramalarıma son verdim. Çünkü artık onunda ölmüş olabiliceğine inanıyordum. Demek ismini değiştirmişti. Ama neden? Neden kaçmıştı benden? O kadar sinirlenmiştim ki ona!

- Ah, Ashley, yoksa Chloe mi demeliyim?!

Kapıyı çarparak çıktım. Telefonumun çalışıyla irkildim.

- Efendim.
- Nasılsın diye aramıştım ama sesin pek iyi gelmiyor. Neler oluyor?
- Az önce Ashley McCarten'la bir tartışma yaşadım.
- Annemle mi?

Kafama vurdum. Ah elbette annen. Harika! Ne kadar da aptaldım.

- Evet... Notlarla alakalı.
- Tamam ben bi konuşmaya çalışırım onunla. Öpüyorum.

  Ancak telefon kapanmamıştı. Tam ben kapayacaktım ki bir erkek sesinin: "Eğer inek erkek arkadaşınla konuşman bittiyse seni öpebilir miyim?" dediğini duydum.

  Sasha kıkırdadı.

  Daha fazla dayanamazdım.
  Telefonu kapadım.
  Başımı ellerimin arasına aldım.
  Sasha.
  Bu dünyadaki sahip olduğum tek insan.
  Sevdiğim ilk ve tek kız...

  Bunu nasıl yapmıştı? Nasıl bu kadar iyi bir oyuncu olabilmişti? Nasıl bu kadar bencil olabilirdi bir insan? En önemlisi ben nasıl bu kadar aptal olabilmiştim.

  Şu anda sinirlenmem gerekiyordu belki, her şeyi kırıp parçalamam. Ben öylece durup yere baktım. Belki 10 dakika, belki bir saat. Bomboş yere baktım. Hiçbir şey düşünemiyordum. Ne yapacaktım?
Ne yapacağımı biliyordum. Hayatımda belki de ilk kez bu kadar emindim ne yapacağımdan. Telefonumu çıkardım ve numarayı tuşladım.

"Şimdi ben ne bok yiyeceğim, Alyss?"

Uzun bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz.

Everything's An IllusionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin