4-BÖLÜM

47 6 2
                                    


Bölüm şarkısı : rita ora-poison

Gözlerimi açtığımda kendime daha yeni geliyordum. Yatakta hafifçe doğrulduktan sonra ellerimle gözlerimi hafifçe ovaladım.

Odaya baktığımda siyahlarla kaplı olduğunu gördüm. Oturduğum yatak beyazdı fakat çarşafları ve yastıkları siyahtı. Yatağın hemen yanında orta boy siyah renkte iki komodin vardı. Komodinlerin hemen yanında ise bir dolap büyük ve gri renkte.

Ben odayı incelerken ayak sesleri duymaya başladım. Ayak sesleri git gide yaklaştı , yaklaştı , yaklaştı.

Kendimi güvenceye almak istercesine yorganı kafama kadar çektim. Ve nefes alışverişlerimi daha düzenli hale sokmaya çalıştım. En sonunda odanın kapısı açıldığında gözlerimi sımsıkı yumdum. 3 saniye sonra yorganım açıldığından dolayı istemsizce ellerim gözlerimi kapattı.

"Yaaa!"

Ellerimi gözlerimden çektiğimde savaş uykulu gözleri ve dağınık saçlarıyla karşımda duruyordu.

"Demek uyandın ? " dedikten sonra sırıttı. Yataktan kalktım. Pofuduk mavi tavşanlı terlikleri ayağıma geçirdim. Şuan savaşa acayip tokat atasım var. Şöyle osmanlı tokatı. Sonuçta beni evine getirdi. Belkide.... yok canım o kadarda vicdansız değildir. Savaşın tam önüne geçtim. Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki. Hey! Hey! Yağmur kendine gel. Kendime gelip tokat atamıyordum. Offf !

Bir an hipnotize oldum zannetim. Ama soracağım soru beni kendime getirdi.

"Neden beni evine getirdin savaş ?"

Dediğimde bana soran gözlerle baktı.
Sonra konuşmaya başladı.

"Çünkü seni evine götürseydim , annenden azar işitecektin ve de ben seni kucağımda getirdiğim için annene verecek bir cevabım yoktu. Her halde kızını bir erkeğin kollarında görmek pek hoşuna gitmezdi. Saate baya geç olmuştu.Bu yüzden seni evime getirdim."

Ben savaşa "aferin oğluma" bakışı atarken annem aklıma dank etti. Ben şimdi ne yalan uyduracaktım? Gece yarısından beri dışarıdaydım. Ve sanırım saat 10.12 !

Savaşın önünde dikilirken tek sorun evin soğuk olmasıydı. Ben daha bu soğuğun nereden geldiğini anlayamadan savaş vücudumu süzmeye başlamıştı bile. Savaşın bakışlarını takip ederek vücuduma baktım.

BAKMAZ OLAYDIM....

Savaşın karşısında sütyen ve kilotla duruyordum. Ben utancımdan bozarırken savaş çoktan konuşmaya başlamıştı.

"Şeyy... gece seni tecavüz etmek isteyenler üzerine içki dökmüştü. Vee.. bende seni banyo yaptırmak zorunda kalmıştım. Ama merak etme hiç bir şeye bakmadım. Neyse . Acıkmıştırsın diye düşündüm. "

Dedikten sonra eliyle komodinin üstündeki dev kahvaltı tepsisini gösterdi. Ama hiç iştahım yoktu. Rengim normal haline geldiğinde savaşa dün geceyle ilgili soru sormaya hazırdım. Aslında hazır değildim. Ama sormak zorundayım. Belkide benden faydalandılar?Fakat tam ağzımı açacakken savaşın boynundaki yarayı görmem cümlelerimi ağzıma geri tıkdı.

" Savaş ! Boynuna ne oldu ? "

Savaşın canı acımıyordu belkide. Ama yarası derindi neredeyse şah damarını kesmişlerdi. Ben yaraya yüzümü buruşturuken elimi yarasında gezdirmeye başlamıştım bile...

Savaş gözlerini kapatmış ve yumruklarını sıkmıştı. Bu halini görünce birden kalbim sızladı. Sanırım şuana kadar kimse ona şefkat ve sevgiyle yaklaşmamıştı.

SİYAHIM OLUR MUSUN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin