Son ders bittiğinde kendimi çok gergin hissetmeye başladım.Dışarı çıkarken Dae ve Hara sohbet ediyordu bense nasıl davranmam gerektiğini düşünüyordum.Bu kadar gergin olmamalıyım değil mi? Yani..sonuçta...Ben ondan hoşlanıyorum o benden...
Ama yine de nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum.
Belki beni öpmeye çalıştığında geri çekilmemek yardımcı olabilirdi...
Hara omzuma vurup dikkatimi dağıttı.
''İşte orada!!'' sırıtarak Jiyong'u işaret etti.
''Eve gittiğinde bizi aramayı unutma.''
''İyi eğlenceler.'' Daesung sırtıma vurup Hara'yla uzaklaşırken, gülümseyerek bana doğru gelen Jiyong'a baktım.
''Selam Seungri.'' Bana verdiği atkıyı takmış, her zamanki gibi gülümsüyordu.
''Selam.'' gerginliğimi belli etmemek için gülümsemeye çabaladım.
Tamam.
Bunu yapabilirsin Seungri.
''Ne yapmak istersin?''
Jiyong caddeye bakarak cevapladı.
''Benim evime gidebiliriz.''
Konuşurken parmaklarıyla oynayıp duruyordu.O da benim kadar gergin mi?
''Ama istersen başka-''
''Sorun yok.'' gülümsedim.
Sonunda bakışlarını caddeden çekip bana döndü.Biraz uzağımızdaki siyah lüks bir arabayı işaret etti.
''Şoförüm orada.''
Etraftaki diğer arabalardan çok farklı olduğu için okuldakilerden oluşan bir seyirci kitlemizin olması şaşırtıcı değildi.Arabada yan yana oturduğumuzda ikimizde aynı nedenlerden gergindik.
Yolculuk boyunca fazla konuşmadık sadece bir kaç kez göz göze geldik ve ortam yine tuhaflaştı.Yağmur yağmaya başladığı için ikimiz de dışarıyı seyrediyorduk.Bir şey söyleyip ortamı rahatlatmayı düşünürken Jiyong bana dönüp gülümsedi.
''Geldik.''
''Yemek hazır olmalı.'' diyip kapıyı açınca etrafa bakarken peşinden gitmeye başladım.
Eve girdiğimizde ilk dikkatimi çeken şey koku oldu.Lavanta...
Sanırım lavantaları gerçekten seviyor çünkü atkısı bendeyken aldığım kokunun bu olduğuna yemin edebilirim.
Ya da deliriyorumdur..
Ev gerçekten çok büyüktü, çok fazla ışıklandırma vardı ama nedense rahatlatan bir havası vardı.
Jiyong birine ceketini verdiğinde bende aynısını yaptım ama gerginliğim bir türlü geçmiyordu.
Aniden elini belimde hissettiğimde şaşkınlıkla ona baktım.
''Sakinleş.'' gülümsedi ve beni yemek masasına doğru yöneltti.
Keşke o elinin şu an sakinleşmeme hiç yardımcı olmadığını bilseydin...
***
Yemekte sohbet ederken de o tuhaf hava kaybolmamıştı.Jiyong'un odasına çıktıklarında Seungri odanın gerçekten büyük olduğunu farketti.Kırmızı ve beyaz renkler çok ağırlıklıydı.
Sohbet etmeye başladıklarında yağmur durmuştu.Jiyong'un garip uyku alışkanlıklarından, Seungri'nin Justin Timberlake hayranlığına kadar her şeyden bahsetmişlerdi.
''Bak!''
Jiyong pencereyi işaret etti.
''Gördün mü? Yağmur o kadar da kötü değil.'' Gökkuşağını gösterip Seungri'ye döndü.
''Onun bile suratı asık.'' Seungri havada eliyle üzgün suratı çizene kadar Jiyong ne demek istediğini anlamamıştı.
Seungri bunun nereden aklına geldiğini bilmiyordu ama Jiyong somurtup ayağa kalkınca söylediğine pişman oldu.
''Bakış açına göre değişir.'' Yatağa sırt üstü yatıp başını yatağın ucundan sarkıttı.
''Gelsene.'' Jiyong ona gülüp gelmesi için yatağa yavaşça vurduğunda, Seungri kalkıp aynı şekilde yanına yattı.
''Bak, şimdi bir gülümseme oldu.''
Konuşmaya başlamadan önce kafasını yavaşça çevirip yanındaki sarışın çocuğa baktı.
''Jiyong?''
''Evet?''
Yüzlerinin arasında santimetreler varken birbirlerine bakıyorlardı.Seungri neden ona seslendiğini bilmiyordu, Jiyong ona baktığında bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ama kelimeler bir türlü çıkmıyordu.Gözlerine bakan Jiyong ona fazla yakındı, nefesini yüzünde hissedecek kadar yakın.
Seungri'nin aklında şimdi ne söylemesi, ne yapması gerektiği varken aklını boşvermeye karar verdi.Bakışlarını Jiyong'un gözlerinden çekip yüzündeki diğer yerlere bakmaya başladı.Kaşları, burnu, yanakları...Sonunda dudaklarına geldiğinde durdu.
''Seungri...?''
Gözleri tekrar Jiyongunkileri buldu.Birbirlerine yaklaştıklarını farkettiğinde aklını arada sırada boşvermesinin iyi bir fikir olduğuna karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love is...
Fanfictionİlk farkettiğinde 17 yaşındaydı. Dünyası yavaş yavaş parçalanmaya başladığında, Artık kimseye ait hissetmediğinde 17 yaşındaydı. Seungri bir daha asla değişemeyeceğini anladığında henüz on yedisindeydi.