"Jessica, uyan! Geç kalacaksın!"
Bu sözler üzerine yatakta sıçradım. Saate baktım. 08:15. Lanet olsun, geç kalmıştım. Yine. Hemen yataktan fırlayıp üzerimi değiştirdim. Hızla aşağı inip annemin bana hazırladığı sandiviçi aldım ve okula doğru giderken yemeye başladım. Güvenlik görevlisine yakalanmadan okula girdim, sınıfa doğru ilerleyip kapının penceresinden baktım. Bayan Moore. Mükemmel. Bayan Moore kapıya yaklaştı. Kapıyı açtığı anda içeri daldım. Tek kelime etmedi aksine hafifçe gülümsedi. Hemen yerime geçtim ve dersin bitmesini bekledim.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kafeteryaya giderken birisi arkadamdan yaklaşıp boğazıma sarıldı. Ne kadar çabaladıysam da boşunaydı. Kendimden geçmek üzereyken Emma "Bırak onu, Davey." dedi.
David hemen beni bırakıp "Affedersin, Emma." dedi. "Onun Kung Fu ya da benzeri şeyler görmediğini unutmuşum."
"Sen bir salaksın." dedi Emma ve bana döndü. "Sen iyi misin? Canını falan yakmadı değil mi?"
Yahu az daha beni boğuyordu. "Evet, iyi sayılırım."
"Merak etme. Bunu ona ödeteceğim."
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Akşam eve döndüğümde burnuma harika kokular geldi. Annem akşam yemeği pişirmezdi, ayrıca bu gece gece mesaisine kalıyordu. Tek bir açıklama vardı: Logan. İçeriye girdim, Logan masayı kuruyordu.
"Merhaba, Logan."
"Ah," dedi. "Merhaba küçük kardeş. Söyle bakalım, beni özledin mi?"
"Hayır." dedim. "Seni değil, yemeklerini özledim."
Güldü. Bana da bir tabak koydu. Tüm yemek boyunca sohbet ettik, espriler yaptık ve okullarımız hakkında konuştuk. En sonunda ödev yapmak zorunda olduğumu hatırlayıp odama çekildim.
Ödevlerimin bitmesine az kalmışken telefonum çaldı. Bilinmeyen numara. Tereddüt ederek telefonu açtım. "Alo?"
"Merhaba, tatlım."
"Siz kimsiniz?"
"Ah, şu anda bunu bilmene gerek yok."
"Tabii ki var. Beni arayan sizsiniz."
"Evet, tatlım. Biliyorum ama sadece şu anda bunu bilmene gerek yok. Beni sorgulamazsan her şey sen ve senin aptal çevren için daha iyi olabilir. Ah, ne? Yine mi? Affedersin, tatlım. Gitmem gerek. Yine arayacağım."
Telefonu kapatırken ellerim titriyordu. Çünkü en son böyle bir şey olduğunda babam öldürülmüştü.
Kısa oldu biliyorum ama kendimi bu kadar zorlayabildim. :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telefon Sapığım
FanfictionJessica sadece sıradan, uysal ve çalışkan bir kızdı. Taa ki babası ölene kadar. Jessica bunun sıradan bir ölüm değil bir cinayet olduğuna inanıyor. Ağabeyinin eve dönmesiyle gizemli kişiden gelmeye başlayan telefonlar Jessica'yı hiç ummadığı bir şey...