Hayatı Iskalayanlar-1 FATMA

Sinop cezaevi-Bölüm 31

Fatma- Bölüm 31 

Burada yattığı bir yılın Fatma'ya çok yararı oldu. Bunun nedeni ise sol görüşlü mahkûmlardı. Büyük bölümü yüksek tahsilli olan bu sol görüşlü mahkûmlar, bu sevimli ve temiz kalpli köylü kızını sevdiler ve onu koruyup, himaye ettiler ve ellerinden geldiğince her yönden Fatma'ya yardım etmeye, bilgilerini onunla paylaşmaya gayret ettiler.

Kendisinden daha tahsilli ve daha yaşlı olan bu siyasi kadın mahkûmlardan biri olan Jale ona:

"Olanlar geride kaldı kardeşim, artık sen köyün güzel ve zengin çiftçisi ile evlenerek mutlu bir yaşam süren biri değilsin. Sen cinayet işlemiş bir bayansın. Bu bilinçle yeni hayatını düzenlemen gerekir. Evlilikteki mutlu günlerini ve kocanı neden öldürdüğünü düşünerek geriye takılıp kalırsan mutsuz olursun, o mutlu dönem bitti. Hayatında yeni mutlu bir dönem açabilirsen başarılı bir insansın demektir. Bu yeni dönem yine bir evlilik olabilir, bazı beceriler elde edip tek başına ayaklarının üzerinde durabilmek olabilir. Buna sen karar vereceksin, tabii kaderinle beraber. Zira bazen hepimiz onun çizdiği yoldan gitmek zorunda kalabiliyoruz. Özetle artık yatacağın on yıl hapishane hayatının iyi geçmesine çalış, zayıf olsan dahi bunu kimseye hissettirme. Olayları ve insanları önce gözle, sonra haklarında karar ver. Başkalarının düşüncelerini dinle, ama kendi kararını kendin ver.

Kimseye borçlu kalmamaya çalış, kimseye fazla soru sorma ama söylerlerse dinle. Zira insanlar kendilerinin dinlenmesinden memnun olurlar, sen de dinleyerek çok şey öğrenirsin. Kendini ezdirmemeye ve kimseye alet etmemeye çalış ama hayatın en değerli varlığın olduğunu da unutma"diye hemen her sohbetlerinde nasihatte bulundu.

Fatma'da bu tavsiyelerin çoğuna uydu. Artık kadersiz Fatma olmayacaktı. Kendisi ile aynı kaderi paylaşan bir sürü insan vardı. Önüne bakmayıp arkadaki hayal dünyasında kalırsa mutsuz ve amaçsız olacağını anlamıştı ve şartlar ne olursa olsun mutlu olmaya çalışacaktı.

Fatma'nın Sinop Cezaevi'ne nakil haberi annesini yıktı. Kadıncağız, zaten buraya bile zar zor gelebiliyordu gerek yol parası, gerekse getirdiği yiyecek şeyler için Leyla ve annesinin yardımları olmasa bu kadar sık ge- lemezdi. Şimdi hayatında hiç yapmadığı şehirlerarası yolculuk yaparak Sinop'a nasıl gidecekti? Nerede kalacaktı? Nakilden önceki son ziyaret günü annesi, Hasan, Leyla, Leyla'nın anne ve babası ellerinde yolluk için hazırladıkları şeylerle Fatma'yı ziyaret ettiler. Fatma, annesi ve kardeşi dışındakileri dokuz yıl boyunca bir daha göremeyeceğini tahmin ediyordu. Leyla'nın babasına özel olarak teşekkür etti ve ellerinden öptü. Zira adamcağız kendi babası bile ziyaret etmemişken, dükkânını kapatıp eli dolu gelmişti. Leyla, onun annesi, Hasan ve biricik anasıyla hararetle kucaklaşarak veda edip giderken, son bir defa arkasına bakarak gözden kayboldu.

Fatma'nın maddi durumu hakkında bilgi sahibi olan si- yasi mahkûmlar, gitmeden bir gün önce aralarında para topladılar.

Jale parayı Fatma'ya verirken:

"Bu sana bizim küçük bir hediyemiz Fatma kardeş. Pek fazla değil, ama seni bir süre idare eder. Keşke Sinop'ta siyasilerin yanında kalsaydın. Orada daha rahat ederdin." dedi.

Fatma:

"Jale abla içeride ne şartlarda yaşadığınızı biliyorum, o nedenle bu parayı kabul edemem. Zaten sen bana öyle nasihatlerde bulundun ki milyonlara bedel. Belki de verdiğin bu nasihatler sayesinde hayatım çok farklı olacak."

Jale ısrarla:

Sen bu parayı almazsan bizim gırtlağımızdan da geçmez Fatma o nedenle bu parayı kendi paranmış gibi kabul et. Hepimiz seni çok sevdik. Dediklerimi de sakın unutma kardeşim, sen güçlü bir insansın, arada bir yazarsan memnun olurum."

"Teşekkür ederim Jale abla sözlerin kafamda, para için hepiniz sağ olun. Sizleri asla unutmayacağım ve fır- sat buldukça yazmaya çalışacağım." dedi Fatma, parayı utanarak alırken.

Sabahın erken saatinde koğuştaki mahkûmlarla vedalaşarak mahkûm nakil aracının dar kabinine binerek iki jandarma eşliğinde Sinop Cezaevi'ne doğru yola çıktı.

Fatma, tüm yolculuğu boyunca yaşadığı hayatı düşündü. Pancar toplamaları, Leyla ile sadece ikisinin bildiği sırları, babasının kabalığı, annesinin sevgisi, Murat'la yaşadığı rüya gibi evlilik, araba ile seyahat ettikleri o güzel günler, o kötü olay ve Çiğdem! Çiğdem'e önceya başladı. O kadar tahsilli bir kadının,Anadolu'nun bir köyüne, ilkokulu bitirmiş birinin üstüne kuma gelmeyi kabul etmesi aşkının büyüklüğünü gösteriyordu. Belki okul bitince evlenseler bütün bunlar olmayacaktı. Çiğdem'in yıllar önce aldığı yanlış bir karar, yıllar sonra Murat'ı mezara Fatma'yı hapishaneye göndermişti.

Hapishanedeki devrimci kadın ne demişti;

"İnsanlar ailelerini seçemezler, ama okulunu, işini ve eşini iyi seçmek; seçerken de çok titiz davranmak zorundadır. Zira bu saydıklarım yaşamımızı doğrudan etkileyen etkenlerdir. İlgi duymadığın bir iş kolunun okuluna gidersen ilgi duymadığın bir işin olur, bu da seni mutsuz eder. İşimizi sadece kazanacağımız para ile ölçmemel yiz, bizi mutlu edip etmeyeceğini de göz önüne almalıyız. Bu seçimlerin birbiriyle çok kesin ilişkisi vardır.İyi bir okul bitirirsen iyi bir işin olacaktır, iyi bir işin olunca da o iş çevresinden biriyle evlenme şansın yüksek olur. Yani okul seçimi çok önemlidir ve diğer seçimlere doğrudan etki eder.En önemli seçim ise evliliktir, evlilikte aşk ve para kadar çiftin ten uyumu, yatakta anlaşabilmeleri, ailelerin birbirinin kültürüne saygısı, çiftin zevk ve hobilerinin uyumu ve birbirlerine toleransları çok önemlidir. Evlilikte eş seçimini uzun vadeli düşünerek yapmak doğru olacaktır. Zira evlilik beş on yıl değil; ömür boyu birlikteliktir, bu işin yaşlılığı ve emekliliği de vardır. Bu üç dönüm noktası; yani okul, iş ve eş seçimi hayatımızı ve mutluluğumuzu belirler."

113

Evet gençler zavallı Fatma şimdi de Sinop meçhulüne gidiyor, bakalım orada onu neler bekliyor? özellikle son parağrafı iyi ya da iki kez okumanızı öneririm. Sevgiler.