▪3▪

38 9 1
                                    

Merhaba arkadaşlar kitapdaki karakterleri seçtim 4 .Bölümde paylaşmaya başlayacağım...

Iyi okumalar...

Kütüphanin önünde durup yavaşça kapısını açtım. Kütüphane herzaman açık olurdu. Içerisi bomboştu herkes uyuyor olmalıydı. Mum ışığını yakıp raflarda dolaşmaya başladım.
Kitapların hepsi vampirler ile ilgilliydi.

VAMPİR ,
VAMPIR NASIL ÖLDÜRÜLÜR,
BİR VAMPIRIN KANADI NE IŞINIZE YARAR,
VAMPIR IRKLARI ...

Vampir ırklarına elimi uzatıp aldım.
Bir masaya oturup okumaya başladım.
Vampirlerin hangi türe ait olduklarını kanatlarından anlaşılırmış. Diğer renklerin oluşturduğu meclis o kadar önemli olmadığı insanlar için asıl tehlike vaad eden meclislerin ise Siyah Meclis ve Beyaz Meclis olduğu yazılıydı.
Beyaz meclis ile Siyah meclis her zaman savaş içerisinde yer aldıkları yazılıydı.
Bir Beyaz meclis Vampirin kanadı bembeyaz olduğunu ama arada bazi istisnalarin olduğunu ve bu renklerin açık renkte olabileceği yazılıydı.
Beyaz meclis vampirlerinin en güçlüsü beyaz kanatlılardi.
Daha önce çoğu kez beyaz kanatlı vampir görmüştüm.
Siyah meclis vampirlerinin Beyaz meclis vampirlerine kıyasla daha az oldukları dikkatimi çekti. Siyah meclis Vampirlerinin kanatlarının simsiyah olduğu ve çok tehlikeli oldukları yazılıydı. Her cümlenin sonunda sakın Vampirlere güvenmeyin yazısı dikkatimi fazla çekmişti.
Peki ya ben napıcaktım bir vampirle kardeşimi aramaya çıkacaktım.
Iç sesim

'Başka Şansın yok. '

Hayklıydıda.
Kitabı yanıma alıp kütüphaneden çıkıp odamıza gittim.
Annem ile Kayra uyumuşlardı. Dolunay'ın boş olan yatağa bakarak yatağıma gittim. Annem o yatağı almaya çalışanlara resmen saldırmıştı. Birgün Dolunay'ın geri geleceğine inanıyordu. Bende inanıyordum tabi o görüntüleri görünce gelsede eskisi gibi gelmeyeceğini biliyordum annem bunu bilmiyordu bilse kafayı yerdi heralde.
Yatağıma girip kendimi uykunun güçlü kollarına bıraktım.
Rüyamda Dolunay'ın o halini gördüm tam çığlık atacakken kendimi susturdum kendime bunun bir rüya olduğunu hatırlatmaya çalıştım ama o kadar gerçekçiydi ki ...
Bana hep aynı şeyi söyleyip durdu.

'SENİN SUÇUN!!...'

Birinin beni sarsmasıyla uyandım. Ter içinde kalmıştım. Deli gibi titriyordum.
Etrafıma bakındım Kayra ve annem uyuyordu. Ama beni birinin şarstığından emindim. Ayağa kalkıp camları kontrol ettim. Hepsi kapalıydı . Kapıda aynı şekilde.
Ama emindim. Bu durumu kafamın içindeki demir kasaya kilitledim. Tekrar yatmak istemiyordum.
Saatte baktım saat 4.10 Kaçmak için en uygun saatlerden biriydi. Dolabımdaki küçük sırt çantamı aldım. Kütüphaneden aldığım kitabı içine attım. Yanıma yedek eşya almadım. Ihtiyacım olursa terk edilen bir evden bulabilirdim.
Altıma eşofman giyip üzerine ceketimi aldım sporlarımı giydim. Çanta mı yemekhanede dolduracaktım. Çantamı yere koydum komidinin üstünde duran kağıt ve kalemi aldım. Öyle sessizce çekip gidemezdim annem bu sefer mahfolurdu. Ben buna izin veremezdim.

Sevgili Anneciğim;
Ilk olarak dünkü konuşmamızda sana verdiğim tepki için özür dilerim.
Sana bağırmaya hakkım yoktu.
Dolunay'ı bulamayan gidiyorum. Ve onu bulmadan gelmeyeceğim.
Merak etme güvende olucam. Ve dönûcez ikimizde dönücez. Sen yeterki bize inan. Kayra'ya gittiğimi söyleme Üzülmesini istemiyorum.
Unutma anne sizi terk etmiyorum sadece Dolunay'ı bulup gelicem seni ve Kayra'yı çok seviyorum kendinize iyi bakın yakında görüşmek umuduyla...

Gece.

Kağıdı katlayıp annemin komidinin üstüne koydum. Annemi öpersem hemen uyandırdı onun için yüzünu aklıma kazımak için 10 dakika boyunca onu izledim. Sonra Kayra'nın yanına çöküp anlına uzun bir öpücük kondurdum. Ve o güzel kokusunu içime çektim. Gözlerim ister istemez dolmuştu . Geri döneceğimden o kadar emin değildim. Anneme mektupda öyle yazmıştım ama şuan kendimi veda edermiş gibi hissediyordum. Çantamı alıp odadan çıktım. Hızlı ve sesisiz adımlarım Koridorda yankılanıyordu. Yemek haneye indim kapısını sessizce açtım.
Koşar adım konservelerin sakladığı dolabı açtım. Içinden 4 tane konserve aldım. Dolabın arka tarafındakı parlaklık dikkatimi çekti elimi uzatıp.
Kınının içinde bir kılıç aldım. Kılıcı yavaşça kınından çıkardım. Bu harika bir kılıçtı. Ne çok uzun nede çok kısaydı. Bu kılıcını dometes doğramak için burada olmadığına eminim. Kılıcın ucu yılan deli gibi çatlaşıyordu. Kılıç ay ışığında parlıyordu. Kılıcı kınına koyup çantama attım.
Ve koşarak yemek haneden çıktım.
Sessiz ve koşarak çatıya çıktım.
Düz bir alan bulup üstüne oturdum. Çebimden babam ile ikimizin çekildiği fotoğrafı çıkardım. Babamın yüzünü okşamaya başladım.

ZÜMRÜD-Ü  ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin