Birkaç bölüm sonradan uzun bir alıntı...
Az önce yayımlamış olduğum 14. Bölüm 'ün yorum ve vote sayısında, tüm bölümlerin ortamlarına göre az olsa da bir artış sağlandığında yeni bölüm burada olacaktır. :)
"Ömer amca, hoşgeldin!" diyebildi sadece ama karşısında ki adamın gelişinin hiçte hoş olmadığının elbette ki farkındaydı.
"Hiç hoş gelmedim Bora! Amacın ne senin?" diye sordu Ömer.
"Çay mı, yoksa kahve mi alırsın?"
"Derdin ne senin, derdin ne ki sen bu kadar vicdansız oldun?" derken Ömer, sesinde hissettiği hayal kırıklığının izleri vardı. Oğlu gibi sevdiği bu adamın bu hali onu gerçek anlamda mahvediyordu.
Bora alay dolu bir gülüş fırlattı, bu kelimer artık ona garip gelmiyordu. Herkes söylüyordu ki bu hayatta ki tek amacı da buydu zaten artık.
"Vicdansız demek! Evet vicdansız oldum! Ben vicdansızlığın, ahlaksızlığın dibini gördüm, orada demlendim Ömer amca!" sinirle tıslamıştı dişlerinin arasından. Yediği okkalı kazığın en büyük tanığıyken, onun bu halini sorgulamasını anlamlandıramıyordu.
" Evet gördün ama yapma Bora! Sen bir ahlaksızlığı başka bir ahlaksızlıkla temizleyemezsin! Kirli bir elmayı kirli suyla yıkayınca temiz olur mu zannediyorsun!"
"Doğru, temiz olmaz haklısınız, o elma temizlenemediği suyu daha fazla kirletir. Benim hayatım artık bu! Şimdi sen bana ne söylersen söyle, benim bayatımda ki o planı değiştiremeyeceksin! Kim olursa, karşıma her kim çıkarsa ezer geçerim. Bunu da böyle sok aklına Ömer amca! " Sona doğru daha fazla bastırmıştı kelimeleri genç adam.
" Kim olursa ezer geçersin öyle mi? Beni de mi? "
" Seni, onu, bunu, herkesi! "
Orta yaşlı adam onun artık kimseye acımasının kalmadığını öğrenmiş, aklına sokmuştu. Ama kimse kavramının içinde, kendinin de olduğunu şu anda öğreniyordu. Hayal kırıklığı, koca bir hayak kırıklığı vardı artık kalbinde.
Ömer'in, Bora'dan duyduklarıyla birlikte, göğsüne şiddetli bir sancı saplandı. Daralan ruhuna inat ayakta durmaya, sert tavrını ortaya koymaya çalışıyor, kendi duygularıyla bile mücadele ediyordu.
" Yazıklar olsun sana! Sen istediğin o ikili hayatı yaşarken, senin arkanı ben topladım, şimdi ezer geçersin beni demek! "Orta yaşlı adam, laflarını bastıra bastıra ve bağırarak söylemişti. Bu oda, şu an bir ilki yaşıyordu. İlk defa bir insanın sözü daha yüksek çıkmıştı bu oda da, Bora'dan daha yüksek ve daha tehdit dolu çıkabilmişti bir insanın sesi bu dört duvar arasında. Ve adam devam etti. Faydası olmayacağını bile bile devam etti.
"Sana, babandan bile daha yakın oldum hep, şimdi sen benim senin bayatın ile ilgili ufacık bir sözüme bile tahammül edemiyorsun!"
" İşte senin yanlış olduğun nokta bu Ömer amca, anlasan iyi olur, benim bir hayatım yok artık. Evet haklısın, bir zamanlar ikili bir hayatta hüküm süren ben, şimdi bir tane bile hayata sahip değilim. Anla ve beni rahat bırak!" Bora, bilinen tek gerçeği dile getirdi, onun bir hayatı yoktu. Onun kendinden başka, yanında olmasını istediği bir tek kişi bile yoktu.
"İntikam mı istiyorsun eğer rahatlayacaksa için, sönecekse kalbinde ki o kin, nefret ve öfke, iste ' Öldür! ' de, ben de gidip o adamı öldüreyim ama sen bu oyuna devam ettiğin sürece, hem sen, hem de senden başka masum insanların canı çok yanacak!"
" Ben intikam istemiyorum! "dedi Bora ve devam etti." Ben sadece bir intikam değil, bu kirli dünyanın görüp görebileceği en acımasız intikamı istiyorum, ben acımasızlığın en uç noktasını yaşatmak istiyorum ve senin o yumuşak kalbin bana asla yardım edemez! "
Orta yaşlı adam, bir anlığına da olsa umutlanmıştı ama Bora, ona bunu fazla görmüş ve asıl amacını tek cümleyle haykırmıştı.
"Babanın bu olanlardan haberi var mı? Bu şirketi ne amaçla kullandığından haberi var mı?" Orta yaşlı adam sorusunu biraz daha kısık bir sesle dile getirdi, amacı sorunun cevabını almak değildi, tehditti sadece. Bora'yı vazgeçirmeyeceğini bilmesine rağmen küçük bir tehdit attı ortaya. Bora ise dalga geçmek istercesine baktı adamın yüzüne ve alayla sırıttı.
"Beni bununla tehdit etmeyeceksin herhalde. Babamın şimdiye kadar neyden haberi vardı ki, bundan sonra olsun! Şimdiye kadar nasıl sustuysan benim hayatım ile ilgili her konuda, şimdide sus!" Orta yaşlı adam, büyük bir hüzünle baktı karşısındaki genç adama, oysa kısa zaman önce o herhangi biriydi. İnsandı en azından, normaldi. Bu adamı, kendi öz çocuklarından bile daha çok sevmiş, korumuş ve kollamıştı. Şimdi bu lafları hakedecek hiçbir şey yapmamıştı, oğlunu korumak için buraya gelen adam, ağzının payını yeterince almıştı. Artık ne söyleyebilirdi ki?
Kapıya doğru yürüdü ve son kez fısıldadı, duyduklarından sonra sıkışan kalbine aldırış etmiyordu .
"Yanlış yapıyorsun Bora!" Bora söylenenleri takmıyordu. Bu hayattaki doğrular, onun doğruları, yanlışlar onun yanlışlarıydı. Kimse ne tek kelime edebilir, ne de ufacık bir müdahalede bulunabilirdi.
Yaşlı adam, pişmanlık ve hüzün dolu gözlerle terk etti odayı.
İnstagram » bb_batur
Facebook » Burcu Batur Hikayeleri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
RomansAşk, yalanın sinsi kollarına sığındı ve koca bir felaket başlattı. Felaket büyüdü, peşine onlarca masum insanın hayatını kattı. Koca bir ihanet, her şeyi ezip yok ederken artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu. Acımasız bir intikam planı tüm dünyayı...