Evet yine Tanrının eseri olan dünyadaki bi sabaha daha uyanmıştım. Aynı yüzler. Annemin kahvaltıyı hazırlarken "Biri bana yardım etsin!" diyen o surat ifadesi , babamın televizyona kitlenen bakışlarınım ardına saklanan birçok düşünce. Ve ben, evet daha yeni uyandım . Uyanır uyanmaz sağ elimi komidinin üzerinde gezdirirken, sol elimle destek verip telefona ulaşmıştım . Direk wifi yi açıp whatsApp a girdim. Özel bir mesaj yoktu. Gece konuşurken uyuya kaldığım kişilerden gelen cevaplardı.
Erkenden evdekilerin gürültüsüne kalkıp sişen gözlerimi ovuşturuyordum. Tam telefonun kapama tuşuna basarken cevapsız aramayı farkettim. "Özel numara " Direk dün akşam geldi gözümün önüne.
Dün saat 4 gibi kızlarla metroda buluşup bahçelievlere gitmiştik. Aslı, Çiğdem, Bilgen ve ben. Ayşe de gelicekdi ama Giresuna gidecegi için gelemedi. Altı durağın sonunda metrodan indik. Direk korku filmine girip ardından çıkınca ne kadar kötü olduğunun tartışmasını yaptıktan sonra yavaş yavaş adımlarla metroya ilerledik. Çigdem "annenden izin alabilirsen bize gel " demişti. Eve dahi girmeden annemden izin isterken yarım saat deyip lafı ağzıma tıkayan benim annemdi. Her ne kadar kavga etsekte,seviyordum onu.
Çiğdemlerin kapısına varmıştık. Zile basmasıyla kapının açılması bir oldu.Sanırım babannesi kapıda bekliyordu. Kapıyı ittirip kendini binaya atarken benim arkada olduğumu umursamazcasına kapıyı bırakmışdı. Seni de seviyorum cigdemcim. Bodrum katta oturuyorlardı. Asağı inerken kenardaki demirlerden destek alarak ayakkabıları çıkarmaya debeleniyorduk. Babannesinin kapıyı açmasıyla Çiğdemin "Neslihanda geldi" diyerek eve dalarken, evdekileri haberdar etmesi gözlerden kaçınılmazdı.
Sıkılacağım kadar zaman geçtikten sonra Çiğdemin odasından "üstümü degiştirdim kanka " diyerek çıkması tebessüm etmeme neden olmuşdu. Yarın haber verseydi daha iyi olurdu çünkü olduğum yeri sahiplenmiş uyukluyordum. Kaşla göz arasında babannesi sofrayı kurmuş, gelmemizi bekliyordu. Kendi evimde de olduğu gibi sofraya en son ben oturup ağırlığımı koydum derken babannesinin "daha beklerdik niye geldin ki" bakışlarından gözlerimi kaçırarak tabağıma gömüldüm. Tabağımdan taşan pirinç taneleri bana bende onlara bakıyordum. Utanma tencereyi önüme koy teyzecim. Ustelik "tabağı bitirirsiniz heralde" derken aslında bitirmeye mecbur olduğumuzun mesajını vermek istemişti. Sonunda tabağ8n dibini görmüş, gözlerimden gülücükler fışkırıyordu.Cok geçmeden zil çaldı. Gelen Çiğdemin annesiydi. Yorgunluğu halinden belliydi ama suratı gülüyor, hep gülerdi. Halimizi hatrımızı sorduktan sonra odasına geçmisti. Ardından bende kalkmayı planlarken Çigdemin ısrarıyla oturmaya devam ettim.
Telefondan internete baglanıp bildirimlere göz gezdirirken "özel numara" yine arıyordu. Bu bilmem kaçıncıydı sayamıyordum artık. Bu sefer açmıştım. Nefesimi tutmuş, karşımdakinin konuşmasını beklerken aklımda arayan kişiye sayacağım küfürleri sıraya dizmiştim bile. Sadece uğultu sesi geliyordu. Bir süre sonra nefes sesi duyduğumu farkettim. Beni alıp baska dünyalara götürdü. Kalbim acıdı birden, nutkum tutuldu. Gerçekten eskide kalan eskiler film şeridi gibi geldi gözümün önüne ve canım bir kez daha yandı. Hayallere dalmışken birden ses gitti cızıltılar artmaya başladı. Rüzgarın arkasına sığınmaya calışıyordu diye düşünürken arada gelen cızıltılar daha da arttı. Tamı tamına iki dakika olmuştu. Bundan rahatsız olup "Ee! sıktın ama " deyip cağrıyı sonlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP GECELER
ChickLitDaha kabuk tutmamış yaralarım vardı benim, tazeydi. Kim çıktıysa önüme olan yarayı deşmek istedi.Oysaki sadece merhem gerekiyordu bana. Merhem sanmıştım seni, teslim etmiştim bedenimi.