TAYFA CİNAYET

1.3K 42 7
                                    

Asya o gün, eve yorgun argın gelmişti. Okuldakiler bayağı bir dışlamıştı onu babası yüzünden. Üzgündü... Hiç olmadığı kadar üzgün. Okulda da ağlayamamıştı dalga geçerler diye... Zaten o kimsenin ortasında ağlayamazdı ki.

Annesinin hıçkırıkları ulaştı kulağına. Yatak odasından geliyordu annesinin sesi. Muhtemelen Asya'nın annesi, Asya'nın geldiğini fark etmemişti. Asya, sırt çantasını vestiyerin yanına yavaşça koyduktan sonra yatak odasının önüne ulaştı. Annesinin hıçkırıklarını her duyduğunda kalbinden bir parça kopuyormuş gibi hissediyordu. Annesi ağlayınca dayanabilir miydi o?

Hemen sokağa attı kendini. Ağlayarak nereye gittiğini bilmeden koşmaya başladı. Koştu, koştu... En sonunda da adını dahi bilmediği bir sokakta köşeye kıvrılıp hıçkırarak ağlamaya başladı.

***

Deniz zor zamanlar geçiriyordu. Hiç olmadığı kadar depresif ve agresif davranıyordu babasına karşı. Babasının işleri vardı fakat küçüktü o zamanlar... Anlamıyordu tabii. Her kız çocuğu gibi babasını yanında istiyordu. Artık bir annesinin olmadığını kabul edeli dört ay olmuştu. İlk öldüğü zamanlar, kabul etmemişti. Ama şimdi, artık her şeyin daha çok farkına varıyordu.

Babası yine evde yoktu o gün. İki gün önce gecenin bir yarısı, kavga etmişlerdi. Dokuz yaşındaydı ya, her şeyi bildiğini sanıyordu. Ama o acıyı gerçekten en derininden hissediyordu. Babası yine tembih etmişti, teyzesinin evinde kalması için. Deniz her ne kadar 'tamam' dese de gitmeyecekti. Belki, babasının inadına... Belki de istemediği için...

Üstüne en yeni kıyafetlerini giyerek sokağa çıktı Deniz o gün. Ağlaya ağlaya yürüdü bir süre. Mecali kalmamıştı hiçbir şeye. Annesi yoktu artık. Sonra köşede kıvrılan, bir kız gördü. Ağlıyordu o kız. Hıçkırarak, içi patlarcasına göz yaşı döküyordu.

Onun yanına gitti. "İyi misin?"

***

Kaan ve Burak beraber yürüyorlardı sokakta. İki dosttular onlar. Her zaman beraber olmuşlardı. Burak'ın annesi babası, Burak'ı pek önemsemezdi. Sokaktan geç saatte eve dönse bile gıklarını çıkarmazlardı çoğu zaman. Rahattı Burak... Her türlü kavgaya karışır, her türlü şeyi yapardı... Kızlara da pek fazlasıyla düşkündü. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur, derlerdi ya hani. Hah, işte Burak için kullanılmış bir söz gibiydi o.

Kaan'la Burak konuşa konuşa yürürlerken, Gamze denilen esmer kızı gördüler. Kaan, daha dokuz yaşındayken Gamze'ye abayı yakmıştı. Gamze de cilveli bir kızdı. Ayrıca güzeldi. Az koşmamıştı peşinden, Kaan. Ama bir zaman sonra çok yakın arkadaş olacaklarını bilemezdi.

Gamze, dalgındı. Küçük bir taşı ayağıyla ilerleterek yürüyordu. Taş, Burak'ın tam ayağında bittiğinde yüzüne baktı ve gülümsedi. Beraber yürümeye başladılar bu sefer. O zaman dost değildiler... Gamze'nin annesi bir görse kızardı da hatta erkeklerle yürüdüğü için. Ama o günden belliydi işte Gamze'nin her şeye karşı, herkese karşı bu kadar umursamaz olacağı.

Ara sokaklardan geçerken, iki kız gördüler yan yana. Biri Asya'ydı. Uzun bukleli saçları önüne düşmüştü ve hıçkırıyordu. Diğeri, Deniz'di. Beline kadar inen saçlarıyla Asya'ya teselli vermek ister gibi bir halleri vardı. İkisi de yalnız ve bir o kadar çaresiz hissediyorlardı kendilerini.

Burak, Kaan ve Gamze yanlarına gittiler.

İşte, her şey tam ondan sonra başladı.

Kader, bu çocukları bir araya getirmekle çok iyi bir iş başarmıştı.

Tayfa Cinayet ♠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin