T1

231 40 30
                                    

"Acıyormu hı acıyormu"
Acımıyor kahretsinki elinde ateşte kızgınlaştırdığı şişle bedenime,vücuduma bıraktığı izlere alıştım artık.Emin ol hayatım yaşadıklarımın canımı yaktığı kadar yakmıyo.Sandalyeye bağlamasada aynı hiç kıbırdamadan otururum çünkü yanan bedenim değil ruhum.
Öyle anlar geliyoki nefesin kesiliyor ve ben yine susuyorum
"Ben sana dün gelmeni söylemiştim bir ton işi mahvettin lan napim ben sana seni tahta çerçeveler üzerine sabitleyip ipleri kollarına ve bacaklarına takıp. Alete eklenmiş kolu çevirip kemiklerini büyük bir sesle ve acı çektirerek kırimmi. Bazı organlarını vücudundan anında kopartimmi"
Yüzüme yediğim tokatla başım sağ tarafıma hızlı bir şekilde düşerken omuzuma bir kaç damla kan geldi.Ben değilmiyim küçücük yaşta kocaman hayatı yaşayan.Neden bu kadar yükü bana taşıttırıyosun herşeyin bedeli benmiyim korkuyla çarpan yüreğimi her yerim iz her yerim yara içinde gelen emirleri aksattığım hergün giydiklerim kanlanıyo bumu hakkediklerim ama sen mutlu ol ben kapatırım kapanmamış hesapları
"Götürün bunu ha bu arada sana yeni işi günü ve saati halinde mesaj atarım"
Çok güçlükle kurumuş ağzımı kıbırtatıp
"Tamam abi"dedim o an çıkan kelimeler sonucu kuruyan boğazımı zorladığım için böyle aşağıdan yukarıya doğru yanma hissiyle yüzümü buruşturdum.Zaten ellerimi açmaya başlamışlardı.Ellerim açıldığında iki kişi galiba Selim ve Murat'ı gözlerimin kararmasıyla kendimi bıraktım ve yavaş yavaş gözlerimi kapattım
...
Büyük bir acıyla gözlerimi araladığımda mavi tavanı gördüğümde derin bir nefes almak istedim ama harap olmuş vücudum buna izin vermedi.Evet yine cezamı çektikten sonra bitmiş bir vaziyete geldiğimde tek kardeşim,tek dostum herşeyim dediğim Aslı'nın evindeydim.Aslı anne ve babası o çok küçükken bırakıp gitmişlerdi Aslı'da iki sene önce vefat ettiği yani onu evlatlık alan anne ve babasını yanan dükkanlarında kaybetmişti şimdi ise onlardan kalan evde oturuyor ve onlardan geri kalan arabayıda satıp küçük bir resim sergisi açtı.Ne olursa olsun ne durumda olursam olayım yanımda olan tek insan.Çok şanslıyım aslında böyle bir dosta sahip olduğum için.
"Canım birazdan çorbada olur mis gibi "
"Canım istemiyo"
"Yaralarına pansuman yaptım canım ben sofrayı hazırlim"biliyordum sadece iyi olmamı istiyo o benim yanımdayken nasıl kötü olabilirimki odanın içine açılan mutfak kapısından elinde bir plastik tepsinin üzerine iki tabak çorba ve domates vardı yanıma doğru gelip tepsiyi yan kanepeye koyup yanıma orta boy bir sehpa koyup tekrardan tepsiyi alıp üstüne koyduktan sonra
"Akılmı kaldı bak ekmek ve tuzu unuttum insan bir hatırlatır "
hafif bir tebbesümden sonra dudağımın yanmasıyla yüzümü buruşturdum.Ekmek sepeti ve tuzlukla gelip karşıma oturdu.Dikkatimi kaşıklar çekti biri yemek kaşığıyken diğeri şeker kaşığı sanki ne düşündüğümü anlamış gibi hemen konuşmaya başladı
"Hiç öyle bakma dudağın acımasın kendini zorlama diye o kaşıktan yiyeceksin.Biliyosun senin canın yanarsa benimde canım yanar." İşte şimdi sanki tüm acılarım gitti.
"Aslı teşekkür ederim"
"Aa one be hani nerde o sert buz gibi olan Selma sen güçlüsün şimdi bir tane çarpıcam susta yemek yiyim açım.Zorda olsa yemek yedikten sonra artık kalkma vaktimin geldiğini anladım.Şimdi Aslı bir sürü laf edicek ama oda yeterince yoruluyor ona yük olamam.Sonuçta anneannemde bekler.Hem Aslı'da alıştı bu hallerime eskiden kaçalım buralardan bu kadar işkence çekmek zorunda değilsin ben yanındayım evi dükkanı satarız yeni bir hayata başlarız.Benim için ailesinden kalan şeylerden bile vazgeçmeye hazır bir kardeşe sahip olduğum için belki hala bunlara katlanıyorum Aslı olmasa şuanda daha başka yerlerdede olabilirim.
"Amann heme.."Aslıya attığım bakışla susması gerektiğini anlayıp hemen çantamı getirdi. Koltuktan doğrulup maskemi yüzüme taktım hiç acı çekmemiş gibi ama bu seferki çok başka midem bulanıyor gözlerim kararıyor,başım dönüyor.Ama umrumda değil.Kapıya doğru geldiğimde
"Eve gidince ara"
"Tamam canım"Aslı'ya dedikten sonra aşağı inmeye başladım güçsüz bacaklarımı yürümeye zorliyarak.Apartmanın kapısından çıkıp park halindeki mavi arabama doğru yürümeye başladım.Mavi diyince Aslı gilin tavanı aklıma geldi benim için tavanı maviye boyatmıştı çünkü huzur bulduğum çok az anlardan mavi bana özgülüğümü hatırlatıyo.Arabama binip eve doğru sürmeye başladım.Bizim eve doğru sürmeye başladım yaklaşık yirmi dakikadan sonra bordo apartmanın önüne gelip arabayı park ettikten sonra demir kapıyı açıp ikinci kata çıkmaya başladım.Soğuk soğuk terliyordum ve bu çok kötü hissetiriyordu.Kapının önüne geldiğimde anahtarı kapıya takıcak gücü kendimde bulamadığım için kapıyı çalmaya başladım.
"Senin yedek anahtarın yo..kızım senin betin benzin atmış ne oldu?"koluma girip elini bel boşluğma attığında bir an nefesim kesildi Allah kahretsin şişin bıraktığı izin üstüne gelmişti.Yine dayanmaya çalıştım ne diyebilirdimki anneannem vücudumun halini görse kalpten giderdi ve anneannemide kaybetmeye dayanamam.Evimiz sıradan üç oda bir salon olduğu için koridorda ilk soldan karşıdaki odama doğru geldiğimde yatağımın üstünü açıp beni yatırdı ve hemen odadan çıkıp tekrar elinde bir bardak su ve ilaçla geldi
"Al kuzum ağrını keser.Hataneye gidelim dicem karşı çıkıcan kendini yorma uyu biraz olmazsa kalktıktan sonra itiraz istemiyorum direkt hastaneye oy benim güzel bahtsız torunum"alnıma dudaklarını bastırdıktan sonra odadan çıkıp kapıyı örtü.Ben zaten boşluğun içindeyim düşünücek halim yok ama unutukları birşey var bana çektirdikleri acı beni yıkmaz tam tersine beni güçlendirir ve olgunluk kazandırır.Gözlerime düşen ağırlıkla yorgun düşmüş bedenimi uykuya teslim ettim.
...
"Merak mı ediyosun ne zamandan beri bir kızın olduğunu hatırladın o çok güçlü biri oldu artık kimseye muhtaç değil kapat şimdi arama bir daha"
Anneannemin sesiyle gözümü araladım ve karşımdaki saate baktım akşam saat on olmuş üç saat uyumuşum sanki kırk yıldır uyumuşum gibi uzun bir esnemeden sonra gözlerimi ovuşturup yataktan doğruldum ama canımın yanmasıyla kendimi yatağımın başlığına yasladım kendimi toparlamak zorundaydım anneannem beni böyle görmemeli.Tekrar doğrulup yürümeye çalıştım.Odadan çıkıp kısa koridordan sağa dönüp mutfağa geçtim
"Oy kuzum uyandınmı nasılsın ağrın varmı?"
"İyim anneannecim yine döktürmüşsün"Aslında amaç yemek değil zaten öyle yemek yediğimde yok sadece konuyu değiştirmek
"Aman her zamanki gibi eğer iyisen senden birşey istimmi"
oyş nasılda tatlı oldu dudağını büzerken isteme desemde o halinden sonra iste derimki dedim
"İste sultanım"
"Gece on ikiden sonra çöp atmak yasak bana şu çöpü dışarı çöp yerine koysana kuzum "
"Ver bari atim"beyaz poşeti alıp kapıyı açtım aralıklı bıraksam yeter sanki nereye gidiyorum.Apartmandan çıktıktan sonra çöp yeri o kadar uzak geldiki kim gidicek oraya ya aman havadan da atsam gider oraya zaten içinde az bir sıvı var bir an kendimi yarışmada sandım havada bir,iki,üç diye sayıp hop diye fırlatımki asfaltı ağlatan firen sesiyle gözlerimi kaçırıp arkamı döndüm
"Hey sen naptığını sanıyorsun?"
bu sesle tekrar önüme döndüm uzun boylu çocuğa baktım
"Napıyormuşum"
" Akşam akşam çattım ya kızım arabamı mahvettin senin annen sana böylemi öğretti?"
Bir an yutkundum
"Bir benimle düzgün konuş ikincisi ise yapabileceğim bir şey yok"
"Ne demek yok ya bu saate oto yıkama bulamicağım için arabamı temizliceksin"
"Yok artık"
"Polisi ararım"Elini cebine attıp telefonu çıkardığında ciddi olduğunu anladım polis umrumda değil ama bu saate bu halde karakolda sürüklenemem
"Seni beklemicem sabaha kadar"
"Peki bekle"dedikten sonra yukarı çıktım ne varki hala gözüm kararıyor neyse on dakika ya yıkarım zaten ön cam eve geldiğimde anneanneme anlattıktan sonra birde "yok hayatta bu halde yapmana izin vermem"konuşmalarını dinleyip ikna ettikten sonra bir kova su bir kuru bez birde ıslak bez yanınada camsil alıp suya la aşağıya indim arabasının karşısındaki duvara yaslamış siyahlar içerisinki çocuğu gördüğümde birşey demeden arabasına doğru yürümeye başladım.Cidden neden bu kadar sinirlendiği belli oldu.Bu araba için az bile yapmış bana neyse ön camda yumurta kaplarınımı söylim elma kabuklarınımı bence ben hiçbirini söylemim temizlemeye başlim çünkü ayakta kalıcak halim yok.Elime camsili alıp cama sıktım sonra kuru bezle ovalamaya başladım ama bunu her yaptığımda eğilip kıpırdandığım için canımdan can gidiyo düştüm düşücem
"Sen hep böyle soğukmusun"
"Evet"biran önce susması gerekiyo zaten canım burnumda akşam akşam yaptığıma bak sinir küpü oldum anneannemin telefon görüşmesinemi sinirlenim bugün olanlaramı
"Hiç gülmezmisin"
"Hiç susmaz mısın?"dedikten sonra elim titremeye başladı elimden bez düştü bezi almak için eğildiğimde belimde hissetiğim soğuklukla hemen açılan belimi kapattım.İyi güzel hoşta ben nasıl geri kalkıcam tekrar büyük bir zorlukla ve ifadesizlikle doğruldum.
"Heyy o belindeki izler ne"bunu duymamla gözlerim kocaman oldu tabi görür tam sokak lambasının altındayımki vücudum boşalmaya başladı ona bakmak için vücudumu döndürdüm ama bu sefer gözlerimin kapanmasına ve yığılmama engel olamadım bilincim kapanmadan önce sadece duyduğum şey
"Buzdolabı heyy"
...
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda bir gariplik var mavi tavan değil beyaz tavan var karşımda
"Uyandın iyimisin"bana yabancı olan sese doğru baktığımda uzun bir süre yüzünü inceledim ela gözleri sarışın saçlarıyla buğday teniyle tam bir uyum içerisindeydi
"Rörtgenciliği bırakıcamısı"
"İyiyim"dedikten sonra üstümdeki hastane önlüğüne baktım Allah kahretsin hastanedeydim benim ne işim var burda şimdi bir ton soruyla uğraş dur belki daha ileri gidilir off off
"Şey.."tam soru sorucakken telefonundan gelen melodiyle elini cebine atıp telefonunu çıkardı artık kim aradıysa yerinden kalktı pencereye doğru ilerledi aslında çok fit bir fiziğe sahip yaklaşık bir seksen sekiz boyu var giydiği siyahlar onu daha çekici gösteriyor.
"Tamam geliyorum"
birden düşüncelerimden sıyrılıp önüme döndüm
"Umarım hastaneden çıkartıcak seninle ilgilenicek bir ailen vardır"diyip kapıya doğru ilerlemeye başladı kapının koluna elini attıkki durup arkasını dönüp bana baktı
"Bu arada annene sana biraz cicilik ve saygı öğretmesini söyle"
"Olsaydı söylerdim"dedikten sonra ağzı şaşkınlıkla açıldıktan sonra biraz gözlerinde üzüldüğünü gördüm sonra birşey demeden odadan çıktı ve kapıyı kapatmadı artık bu duruma ve annesizliğe alıştığım için bazı şeyler koymuyo artık.
"Hemşire hanım polisi çağırın hastanın ifadesini alsın vücudunda ağır darplar ve izler var sanırım işkenceye maruz kalmış"
"Peki efendim" diyen hemşire ve doktor kapının önünden ayrıldi cidden yeter artık sıçtım hemen kollarımdaki serumu çıkarıp krem rengi dolaptaki kıyafetlerimi alıp kapının önüne geldim koridorda bir kaç hasta ve bekleyenleri vardı iki odadanda hemşire çıktı zaman kayebetmeden soldaki merdivenlere dogru inmeye başladım allahtan ikinci kattaydım tekrar birinci katta inmek için sola döndüğümde biriyle çarpmamla durdum gözlerimi yerden kaldırıp karşıma baktığımda bir tane polis le çarpıştığımı anlamam uzun sürmedi
"Şey pardon lavabo nerde?"diye bir soru sordum birşy yokmuş gibi
"Her katın girişinde var"
"Teşekkür ederim dedikten sonra ne yaptığını görmeden yavaşça yanından yürümeye başladım.Gözden kaybolunca koşmaya başladım hastanenin çıkışına geldiğimde hiç etrafıma bakmadan koşmaya başladım artık nefes nefese kaldığımda durmak zorunda kaldım.Etrafıma baktığımda ters yönde geldiğimi anladım off resmen yolun kenarındaydım ne diye etrafına bakmıyorsunki .Tekrar derin bir nefes aldıktan sonra yürümeye başladım.En çok sevdiğim şey yalnız kalmak.İşte o zaman acılarımla yüzleşiyorum.Bilmiyorum acı çekmeye alıştığım için insan nasıl susuz yaşayamazsa bende acısız
"Cidden garip biri olduğunu anlamıştım ama bu kadarı çok fazla"
"Artık yabancı olmayan tam tersine tanıdık gelen sese baktığımda arabanın camını indirmiş ve bana bakan ela gözler beni şaşıtmaya yetmişti
....

Şizofren PatronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin