||DF|| 1.Bölüm
"Seni böyle mi kaybettiiiiim..." alkolün de verdiği kafayla sahilde dolaşıp kendi kendime şarkı söylüyordum. Evden gene kaçmıştım aileden biri beni bu halde görse sıçardım. Neymiş efendim üniversitemi Amerika'da okuyacakmışım oldu başka? Kız olduğum için babamın işlerini yapamıyordum ve beni evdeki fazlalık gibi görüyorlardı. Bu durum can sıkıcı olsa da babamın sevgisini görmeden bir yere gitmeye niyetim yoktu. Ailem tam olarak baş belasıydı özellikle de abimler! Ah, kimin umrunda ben kafamı yaşarım. Hayatımda olumlu giden tek bir şey yoktu. Okulumdakiler ise tam bir gerizekalı ordusuydu. İstanbul’un en iyi Avrupa kolejinde okuyordum. Kızlar birbirleriyle sidik yarıştırma peşindelerdi, erkekler tam ibneydi kafama göre kimse yoktu yani. Okul çıkışlarında gittiğim cafede çalışan bir kızla arkadaş olmuştum ama Demir abim bunu öğrendiğinde bana çok fazla kızmış ve eğer o kızla arkadaşlığımı bitirmezsem kızı cafeden attıracağını söylemişti. Belki bana telefonunu alırım falan deseydi çok takmazdım ama benim yüzümden başkasının hayatının etkilenmesini istemezdim. Bu sebeple çok üstüne gitmeden bir daha o cafeye uğramamıştım. Ailemi anlatmalı mıyım? Malesef evet neler çektiğimi anlarsınız belki. En büyük abim Demir, tam bir beyefendi gibi gözüksede aslında hayvanın tekiydi, ailenin göz bebeği! İkinci abim Arda işte ailenin başının belası, çok zeki olabilir fakat gerçekten kafasına göre yaşamayı severdi. İşleri dört dörtlük bitirsede özel hayatıyla ailemizi magazin manşetlerinde bir numarada tutmaya bayılırdı. Üçüncü abim Refa, tam bir manyak, sinir bozucu, diğerleri gibi zeki ve işlerini çok iyi yapardı ama diğerleri gibi kibar değildi kızlara karşı herzaman ayı gibi davranırdı ve bende bu kızlar arasında yer alıyordum. Neyse sinirlenmeden son abimi tanıtayım. Kuzey, en sevdiğim abim. Gerçekten bana karşı samimi olan tek kişiydi bazen evde sadece annem ben ve Kuzey varız gibi hissediyorum. Diğerleri gibi zeki ve başarılı olmasının yanı sıra kibar ve güler yüzlüydü.
Şimdi ise evden kaçtığım için hepsi kesin beni arıyorlardı. Ve hamgisi yakalarsa cezamı o verirdi babamın aptal kurallarından biri. Evden kaçmam artık çok olası durum olduğu için babam böyle birşeyi uygun görmüştü. Ne saçma ama. Köşede gördüğüm banka oturup şarkı söylemeye devam ettim. Kesinlikle beni magazincilerden biri bu halde görseydi ailemin markasının sonu gelebilrdi. Manşetleri süsleyen başlıklarda "Seyid'lerin kızı serseri oldu" gibi şeyler okuyabilirdik. Artık uykusuzluktan göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyordu. Daha fazla dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım. Çok geçmeden havalandığımı hissettim. Gözlerimi biraz kırpıştırıp açtığımda beni kucağına alan kişinin Demir abim olduğunu gördüm. Fakat çok uykum vardı ve kollarımı boynuna sarıp kendimi uykuya bir kez daha teslim ettim.Sabah uyandığımda büyük yatağımda bir kez daha döndüm. Uyanmak istemiyordum. Dün beni bulan kişi Demir abimdi ve cezamı da o verecekti. Büyük ihtimalle telefonumu falan alır veya evden çıkmamı yasaklardı. Yatakta oturur pozisyona geldim ve kendime gelip ayağa kalktım yatağın karşısındaki lavaboya ilerledim. Dün bankta falan yattığım için pis olduğumu düşündüm ve duşa girmek için adımladım.
Pembe bornozumla odanın içerinde ki diğer kapıya yöneldim. Bu odada sadece giysi dolabım vardı ve özel olarak istediğim duvarı boydan boya kaplayan bir ayna. Hadi ama ben bir kızım ve giysi, dekorasyon benim için çok önemli. Dolaptan beyaz şortumu ve mavi gömleğimi giyip ayakkabılarımıda beyaz superga seçmiştim. Aynama baktığımda biraz rujdan bir sıkıntı olmaz diye şeftali tonlarında güzel bir ruj sürdüm. Abimler bu tür giyimime her zaman kızarlardı hatta bir keresinde Refa abim odama girip bütün şortlarımı ve elbiselerimi çöpe atmıştı. Tabi ben delirmiştim ve kat kat fazla kıyafet alıp hepsini tekrardan giymeye devam etmiştim. Bu sebeple giysi odam herzaman kitlidir ve anahtar her zaman bendedir.
Odama girdiğimde camın önündeki rahat pofuduk koltuğa kendimi atıp televizyonumu açtım. İngilizce bildiğimden dolayı yabancı kanallar vardı. Ve teen wolf yeeah!Kısa süre sonra odaya Merve abla girdi "Nil hanım kahvaltı hazır aşağıda sizi bekliyorlar" dedi "Pekii geliyorum" diyip Merve ablanın odadan çıkışını izledim. Oflayarak televizyonu kapattım. Gerçekten şartmıydı Amerika'da okumam. Of bunu kabul etmeyecektim asla. Merdivenleri ikişer ikişer inip hemen karşımdaki büyük masaya gözüm çarptı. Masada herkes olmadan yemeğe başlanmazdı ve aile beni bekliyordu. Kuzey ve Refa'nın ortasında ki yerimi aldım. Babam Demir abime kaş göz işareti yaparak konuşmasını sağladı. "Bak Nil, biliyorsun ki cezanı ben vereceğim. Okulların kapanmasına bir hafta kaldı bu sebeple yarın Bodrum'da ki otele gidiyorsun. Yaz tatili boyunca orada çalışıp okullar açıldığında ise Üniversite için Amerika'ya gidiyorsun. Senin için en doğrusu bu " Demir abimin ilk defa böyle bir ceza verdiğini görüyorum ve aklına giren şeytanın kesinlikle babam olduğunu düşünüyorum.
"Asla!! Anlıyor musunuz asla! " diye bağırmıştım. Babamın sinirlendiğini fark etmem uzun sürmemişti. Babam sandalyesini çekip ayağa kalktı." Nil odama, hemen! " dedi ve hızla merdivenlere yöneldi. Oflayarak masadan kalktım ve onu takip ettim. Çalışma odasının kapısına geldiğimizde içeriye girdik. Babam masasında ki yerini alırken bende karşısında ki büyük deri koltuğa oturdum. Babamın sesini duyduğumda gözlerimi ona çevirdim " Nil, işlerimizin sadece otel ve inşaat sektöründe olmadığını biliyorsun. Yer altı dünyasındada büyü bir markamız var. Uyuşturucu satımı, silah kaçakçılığı gibi. Bu işleri sen yapamazsın. Bizimle burda kalmaya devam edersen bu pis işler seni de etkileyebilir. Yaptığın şımarıklıklar hep ilgi çekmek için. Bunu da biliyorum. Fakat sana istediğin imkanı susmuyoruz. O üniversiteye gideceksin ve yaz tatilinde oteldeki işlerle uğraşacaksın. Bu kadar. " tabiki itiraz edecektim. Babam onlar gibi benim de bu işleri yapabileceğimi görmeliydi." Baba lütfen, gitmek istemiyorum. Bana tek bir şans ve abimlerden daha iyi yapabilirim bu işleri. Eğer başarısız olursam her şey sizin dediğiniz gibi olsun. Ama tek bir şans istiyorum lütfen. " deyip son çare gözlerine baktım. Kumaş pantolonunun cebindeki telefonu çıkarıp bir şeyleri tuşladı ve ayağa kalkıp pencerenin önünde durdu. Telefonu kulağına götürüp konuşmaya başladı." Alo, Seyfi yeni bir çalışanımız var. " biraz bekledikten sonra tekrar konuştu " Çalışanımız Nil, kızım. " deyip telefonu kapattı bana dönüp gülümsedi. Bir dakika ney! Gülümsedi oha! Tamam sakin sakin. Telefonuna gelen mesajı okuyup konuşmaya başladı " Şimdi odana Seyfi amcan akşam 17:00 da seni almaya gelecek. Kahvaltı yapmadın Merve ablana söyle bir şeyler hazırlasın. Bakalım başarabilecek misin küçük hanım." deyip eliyle kapıyı gösterdi ben o şokla yavaşça ayağa kalktım. Babam bana güvenmişti, gülümsemişti ve beni düşünmüştü. Odadan çıkınca bir merdiven daha yukarı çıktım. Hemen karşımdaki odamın kapısını açıp içeri girdim. Ve şimdi kendimi hazırlamam gerekiyordu. Karanlık işleri başarabilecek miydim? Başarabilirdim. Kendimi babama kanıtlayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
°°||Dangerous Family||°°
ChickLitDemir, Arda, Refa, Kuzey ve küçük kardeşleri Nil... Herşey bu kız için çok zor olmaya başlıyor. Karanlık Nil'i içine çekecek mi?