2. Bölüm: "KOPYA DÜZENEĞİ"
Deniz'den...
Bugün... Sınav vardı. Her ne kadar, sınavlar için her gün ağıt yaksam da bundan kaçış yolu olmadığını bildiğim için bir kopya düzeneği kurmaya karar vermiştik. Fakat bütün ekip, ikinci günün ilk dersi uyuyordu!
Hepsine bir Rıza Baba edasıyla baktıktan sonra iç geçirdim. Birazdan, "Kopya çekmek ekip işidir!" dersem, içime kaçan Rıza Baba'yı boğarak öldüreceklerinden korkuyordum.
İlk ders, Tarih olduğundan bizimkiler dayanamayıp uyuyakalmışlardı. Tabii uyuyakalırlardı. Dün akşam, saat sekizden ikiye kadar WhatsApp grubunda konuşmuştuk. Kaan, saçmasapan bir sürü anısını anlatıp bizi dinlemeye zorlamıştı. Ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmemişti.
Asya da, gece gece kıyafetlerini atıp bana kombin yaptırmıştı. Şu, şununla güzel bu bununla güzel...
Hayalet üyemiz, Burak dün akşam hiç girmemişti gruba. Bizle de konuşmamıştı. Zaten onun vücudunun 4/3 'ünün uyku olduğunu biliyorduk. Uyumuştu muhtemelen eve gittiği gibi.
Gamze mi? O ise, dün bütün gün annesinin zoruyla Geometri çalışmaya kalkışmıştı ancak pek becerebildiğini düşünmüyordum. O işler "Nasıl olsa kurtarırım," demekle bitmiyordu. Dersi de dinlemesi gerekiyordu ki Gamze uyuklayarak geçiriyordu bütün dersleri. Muhtemelen Geometrici annesini aramasaydı da dersi dinlemek zorunda kalmayacaktı. Dün de WhatsApp'tan sürekli soruların resmini çekip, "Bu sorunun çözüm yollarını bulsanıza internetten." demişti. Kaan'dan sonra ikinci bir intihar sebebiydi Gamze'nin Geometri soruları.
Şuan ise günün yirmi üç saatini uyanık geçiren Kaan bile uyuyordu. Asya sürekli bir şeyler sayıklıyordu, Kaan horluyordu, Gamze yarı uyur, yarı uyanıktı. Burak ise deri ceketini üstüne bir yorgan misali üzerine örtmüştü ve kalorifer tarafında oturduğu için keyfine diyecek yoktu.
Neyse ki Tarih öğretmeninin pek umursadığı şeyler değildi bunlar. Umursasa da alışmıştı bize zaten. Bir şey demiyordu o yüzden.
Bir sonraki derste de Tarih öğretmeninin bir işi çıktığından yerine Coğrafya öğretmeni girmek zorunda kalmıştı. Hayatın bize kısa yoldan 'çay yoksa bok için' deme tarzıydı. Cidden Coğrafya hocasını çektiğimize inanamıyordum. Ayrıca da bize ayriyeten bir sınav çıkarmıştı ve bunda da kopyalarımızı konuşturacaktık. Her zamanki gibi!
Bir sonraki derse sınavımız olduğu için, Coğrafya öğretmeni bizim çalışmamıza izin vermişti. Sınıfın geneli çalışmaya başlamıştı ki bu anormal bir şeydi çünkü kopya varken çalışmak pek cazip gelmiyordu bize. Biz ise kopya hazırlamak bir ekip işidir düşüncesiyle küçük yapışkan kâğıtlarımızı çıkartıp kitaplardan önemli yerleri yazıyorduk. Kızlar şanslıydı. En azından altlarında etekler vardı ve yapışkan kâğıtlar oraya yapışabiliyordu. Tabii öğretmen erkek olunca kızların eteğini açma şansı olmuyordu.
Kopya düzeneği hazırlamak için, iş bölümü yapmıştık. Örneğin, Kaan arada bir Coğrafya öğretmenini kontrol edip buraya bakıp bakmadığını söylüyordu. Beceriksizliğinden dolayı ona bu işi uygun görmüştük. Burak, sıranın altında bize yapışkan kâğıt veriyordu ve uyuşuk olduğundan onun için en uygun şey buydu. Asya da Coğrafya kitabından fosforlu kalemle çizdiği yerleri bize söylüyordu. Gamze, Asya'nın dediği yerleri yazarken ben ise onlara emir vermekle meşguldüm. Ne? Emir vermek bence çok önemli bir şeydi.