||Flashback||
Yine iğrenç bir okul sabahıydı. Sıramda oturmuş tek tek sınıfa giren öğrencileri izliyordum. Ve işte o gelmişti, her zaman ki gibi sırasına oturmadan önce bana "Günaydın Kookie!" Diyerek gülümsedi...
Onu seviyordum. Evet, bu okula ilk geldiğimden beridir onu seviyorum. Beni bir çetenin elinden kurtarmış ve benimle arkadaş olmak istediğini söylemişti. Çıkışlarda durağa kadar birlikte yürürüz ve o bana komik şeyler anlatır.
Ahh, bir kere bana çok sevimli gülüyorsun demişti. Onun beni daha sevimli bulması için onu her gördüğümde gülümserim.
Ama onun arkadaşları benimle uğraşıp duruyor. Bugün de her zaman ki gibi bana bakarak kahkahalar atıyorlardı. Ama Jimin onlara yapamayacağını söyleyip sızlanıyordu..
Onları aldırmadan yemekhaneye indim ve tabağıma yemekleri doldurup boş bir Tam yemeye başlıyacakken karşımda 32 diş sırıtan Jimin'i görmem bir oldu. Şaşkınlığımı gizlemeden ona sorumu yönelttim.
"Neden gülüyorsun öyle?"
Sorumla kendine gelip tekrar bana baktı. Bu sefer gülmüyordu... Aksine çok ciddi bir yüz ifadesiyle yüzümü inceliyordu.
"Seninle konuşmam gerekiyor Kook."
İlk defa bana Kook demişti... Onu bekletmeden cevap verdim.
"Konuşalım.."
"Burada olmaz yalnız kalabileceğimiz bir yere gidebilir miyiz?"
Kafamla onayladım ve ayağa kalktım kütüphaneye doğru yürürken onun da arkamdan geldiğini anlayıp memnun bir ifade ile gülümsedim. Ardından kütüphaneye girip ona döndüm.
"Evet seni dinliyorum, Jimin?"
Bir süre sustu.
Sustu.
Ve sustu."Konuşacak mısın? Yoksa ben aç karnımı doyurmaya devam etmeye gidicem."
Cevap vermediğin de kapıya doğru yürüdüm ama kapıdan çıkmama engel olan kolumdaki el ile durdum. Ve beni şoka sokan o kelimeleri duydum.
"Senden hoşlanıyorum Kookie!"
Yanağımı öptü ve hemen kütüphaneden çıktı.
Arkasından kocaman gözlerle ve refleks olarak yanağıma giden elimle arkasından bakakaldım.
Hemen kütüphaneden çıkıp sınıfa girdim. Sınıfta sadece Jimin vardı. Sessizce yanına oturdum ve kulağına fısıldadım.
"Bende senden hoşlanıyorum Jiminnie.."
O bana bakarken onun yanından kalktım ve kendi yerime oturdum.
[O günden sonra]
O harika günden sonra Jimin ile daha da yakınlaştık. Okul çıkışlarında sürekli buluşup bir şeyler yapmaya başladık. Bugün 1. Ayımız olacak! Gerçekten çok mutluyum. Çünkü okullar bugün kapanıyo... Ve bizim 1. Ayımız oluyor. Yaz tatili... Bekle beni.
Karnelerimizi aldıktan sonra Jimin ile güzel bir kafeye gidip oturduk. Bugün nedense biraz mesafeli davranıyor.. Fazla üzerine gitmemeliyim. Belki ailevi bir durumdur.
Kendi kendime düşünürken Jimin'in sesi ile irkildim.
"Jungkook aslında ben bugün sana bir gerçeği söylemek zorundayım."
"Ne gerçeği Jimin?"
"Bak aslında ben.. nasıl söylesem.... Ben seninle bir iddia yüzünden birlikte olmak zorunda kaldım."
Duyduğum cümleyle bir anda beynim sulandı.
"Şaka falan değil mi bu? Hm? Hadi şaka de..."
"Hayır Jungkook şaka falan değil ben senden hiç hoşlanmadım, yani evet sen çok yakışıklısın ve çok sevimlisin ama ben seni hep kardeşim olarak gördüm... Ben çok Duygularınla oynamak istememiştim."
Yanağımı o ilk öptüğü gibi öptü ve koşarak uzaklaştı. Ne yani benimle oynamışmıydı... Hepsi bir oyun yüzünden miydi?
Ruh gibi ayağa kalktım ve eve gittim. Annem ve babam yoktu. Dedem ile yaşıyordum. Ona görünmeden odama çıktım ve kendimi yatağa attım.
Kalbimde ki acı geçecek miydi? Yoksa beni yiyip bitirecek mi? Hiç bir fikrim yoktu.
Göz yaşlarımı serbest bırakıp yorganın altına girdim. Titreyen ve acı çeken vücudumu uykunun nazik kollarına bıraktım.
||Flashback and||
İşte böyleydi geçen sene.. şimdi gülmüyordum. Belki bazenleri. Onu özlüyordum evet. Ama kim bilir o kaç kişiyle birlikte olmuştur..
Bu yılın başlamasına bir hafta kalmıştı. Neyse ki bu sene tek kalmayacaktım. En iyi arkadaşlarım Suwoong ve TaeTae bizim mahalleye taşınmıştı.
Bugün sözleştik buluşup kendimize çeki düzen veriyoruz ve okulun en yakışıklı 3'lüsü oluyoruz!!
Evet bu yıl onu düşünmek yok! Görmezden gelmek var! Umursamamak var! Ve kendi halimde takılmak...tabikide var!
//2 saat sonra//
"Sizi çok özlemişim.."
İkisininde saçlarını karıştırdım.
"Bizde seni özledik!!"
İkisi birden bağırdı. Onları içeri davet edip içecek bir şeyler ikram ettim.
"Dostum Jimin'e gününü göstermelisin!"
Suwoong bağırarak sırtıma vurdu.. eiy bu çocuk hiç değişmemiş.
Daha sonra Tae lafa girdi.
"Psikolojik tedavi aldığını biz hariç kimse bilmiyor değil mi?"
Başımı olumsuz yönde salladım ve yere eğdim.
"Merak etme dostum bizden sır çıkmaz.. ve o bunun hesabını vericek."
Tae'ye baktım.
"Aslında benim aklımda bir fikir var.."
"Ney? Bize de söyle."
Sinsice sırıttım.
"Sadece kendime aşık etmem gerek. Anladınız siz, gerisi kolay."
Ayaklarımı masaya uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Single Human
FanfictionSevdim ve yok oldum. Onun da beni sevdiğini sandım ama yanıldım. O sadece benimle oynadı. Onu hala seviyor muyum? Sanırım daha fazla. Ama onun da benim gibi yok olmasını istiyorum, kendi içinde.