Revir

416 25 3
                                    

"Lily?"
"Lily!"
"Lily."
Tanrım, zaten ölüyorum, sessiz sedasız ölsem ne olur?
Başımın yanında adımı söyleyenleri duyabiliyordum. Minik bir hıçkırık sesi duydum.
Ah, omzum acıyordu. Omzum ve başım. Başım çatlayacak gibiydi.
Gözlerimi yavaş yavaş açıp başımda toplananların kim olduklarını anlamaya çalıştım. Slytherin'den sadece Albus ve Scorpius vardı. Diğerleri ise Profesör Longbottom, Travis, James, Beth, Madam Hooch ve Hugo'ydu.
Öğretmenlerden Profesör McGonagall'ın ve Longbottom'un; Öğrencilerden de James Beth Travis Albus ve Scorpius'un gözleri dolmuştu.
Hala sahadaydık. Gözlerimi açtıktan 3 saniye sonra Bethany bana ağlıyarak sarıldı. Acıyla inleyip gülümsedim. Beth benden ayrıldıktan sonra James'e yarım yamalak bir şekilde "Kazandık mı?" diye sordum. Bana elindeki Altın Snitch'i gösterdi.
Kalabalık iyice coşmuştu.
"Potter!"
"Potter!"
"Potter!"
"Potter!"
Gülümsedim.
Yanımda duran süpürgeme baktım- kırılmamıştı. Çok rahatlamıştım.
Benim yaşadığımı anlayan Profesör Mcgonagall'ın, Madam Hooch'un Profesör Longbottom'un ve iki takımın kaptanlarının Slytherin vurucusu Rebel Harrison'ı azarladıklarını gördüm.
"Merlin'in sakalı Rebel, amacın bludger'ı oyuncunun süpürgesine vurmak- ya da kafası dışında herhangi bir yerine!"
"Kaza-"
"Slytherin'den 100 puan alıyorum!"
"Ama Profesör-"
"Aklın nerede senin! Kızın başı çatlamış olmalı!"
"Zack ben-"
"O BENİM KIZ KARDEŞİM SENİ APTAL!"
Rebel James'e cevap vermemişti. Üzgün gibi gözüküyordu.
Slytherin'e karşı bir önyargım yoktur- hatta Seçmen Şapka beni ilk başta Slytherin'e koymayı düşünmüş, sonra Gryffindor'un ağır bastığını düşünüp oraya koymuş- ama Rebel sadece oyunu kazandığımız ve binasından 100 puan kaybettirip Gryffindor'un öne geçmesine sebep olduğu için üzgündü.
Scorpius ise kızgın bir şekilde Harrison'a bakıyordu. Salsak öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bu hali beni sevindirmişti. Beni umursuyordu.
Kimi kandırıyorum? Herhalde Slytherin'den puan düşecek diye kızgındı o kadar. Hayır, Scorp acımasız değildi. Yarı yarıya beni umursuyor, yarı yarıya da puan için kızıyordu.
"Hey Scorp, Albus- iyi maçtı'" dedim.
Demeyi denedim. Karşı takımdan tek iyi anlaştıklarım onlardı. James için de öyle ama o ve Albus çok fazla kavga ediyordu. Yavru baykuştan tut da bu penaltı sayılır aslında'ya kadar. Ve ah, başım ağrıyordu, omzumun ise koptuğundan emindim. K-BOM karanlık.
*
O gün akşam Gryffindor Ortak Salon'unda kutlama vardı. Ama ben revirde yattığım için tüm öğretmenlerin iznini toplayıp revirde kutlama yapmaya karar verdiler. Madam Pomfrey bu işe hiç memnun olmamıştı ama Hogwarts'ta şu an öğretim veren her Profesörün imzasına karşı koyamamıştı.
Başım ve kolum sargıdaydı. Madam Pomfrey bir sihirle kemiklerimi hemen eski haline getirirdi- ancak Kafatasım çatladığı, ve en küçük bir yanlışla hafızam silinebileceği için kafam için Muggle yöntemleri kullanılıyordu. Omzumdaki kırıklar hallolmuştu ama aynı anda kolumu gövdeme bağlayan eklemler ayrıldığı için kemikleri yerine otursun diye kolumu da sargıya almışlardı. Acımı da basit bir büyüyle yok etmişlerdi. Neredeyse tüm Gryffindor'lar buradaydı. Şarkı söylüyor, takımın her üyesini bazen aynı anda, bazen sırayla sırtlarına kaldırıyorlardı. Hatta beni bile kaldırmalarına Madam Pomfrey izin vermişti. Sanırım kadının yaşlandıkça pek umrunda olmuyordu.
Herkes gittikten sonra Beth biraz kaldı ve ödevime yardım etmişti. Sağ kolumu incittiğim için ben söylüyor, o da yazıyordu. Ödevi Beth'in yapmadığından emin olmaları için Profesör Longbottom'u da şahit olarak yanımıza almıştık.
Profesör Bills yani Sihir Tarihi öğretmeni bize kompozisyon ödevi vermişti. Godric Gryffindor, Helga Hufflepuff, Rowena Rawenclaw ve Salazar Slytherin'in yani Hogwarts'ın kurucularının sembollerin neden aslan, yılan, kartal ve porsuk olduğu hakkında kompozisyon yazacaktık. Ben neden öyle olduğunu biliyordum. Salazar Slytherin bir çatalağızdı. Helga Hufflepuff istediği zaman porsuğa dönüşebiliyordu. Godric Gryffindor'un hayatını Mısır'dayken oradaki hırsızlar tarafından soyulduğunda bir aslan kurtarmıştı. Rowena Rawenclaw'ı da kuyudan bir kartal çıkarmıştı. Bunları Bethany'e kompozisyon olabilecek bir şekilde söyledikten sonra bitirmişti. Ona Madam Pomfrey onu kovmadan önce ödevi yatakhanemize çıkarıp Mr. Cat'in ulaşamayacağı bir yerlere koymasını söyledikten sonra uyumaya çalıştım. Yine uyuyamamıştım. Aniden revirin kapısı açıldı ve içeriye biri girdi. Çok uzun değildi, tabii benden uzundu ama bir öğretmen olabilecek kadar uzun değildi. Yaklaştıkça onun hemen kim olduğunu anladım: Scorpius Malfoy. Birden heyecanlandığımı hissettim. Hemen uyuyor numarası yaptım. Yanımdaki sandalyeye oturdu, ve hiç ses çıkarmadan beni izlemeye koyuldu.
"Keşke ne kadar güzel olduğunu bilseydin Lily Luna Potter..."
Merlin'in sakalı...
"Keşke senden deli gibi hoşlandığımı söylebebilecek kadar Gryffindor'lu olsaydım; yani cesur. Aynı senin gibi..."
Gözlerimi açmamak için kendimi çok zor tutuyordum. Açmadım. Onda hoşlanıyordum. Ama açmadım. Gözlerimi açamayacak kadar şaşkındım. Hala uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim.
Kıkırdama sesi geldi.
"Hep uyuyorsun Lily," dedi. "Sihir Tarihi derslerinde istisnasız hep uyuduğun halde nasıl en iyi notları sen alıyorsun, gerçektan şaşırıyorum."
Sesi etkilenmişe benziyordu. Sırıtmamak için kendimi zor tuttum.
Dışarıdan buraya gelen ayak sesleri duyuldu. Büyük ihtimalle Madam Pomfrey beni kontrol etmeye gelmişti.
"Upss,"
Onu göremiyordum ama seslerinden duyduğum kadarıyla yan yatağın-ya da benim ğek anlayamdım- altına saklanmıştı. Daha Madam Pomfrey beni kontrol ettikten hemen sonra gözlerimi çok kapalı tutmaktan uyumuştum. Scorpius daha fazla bişey dediyse de duymamıştım.
*
Maçtan bir hafta sonra Madam Pomfrey derslere dönebileceğimi söylediği için mutlu olmuştum. Profesör Binns, ben yaralı olmama rağmen sınıftaki herkesten de ödevi daha iyi yaptığım için Gryffindor'a 50 puan vermişti. Geçen ay Slytherin'in 100 puan kaybetmesinden sonra Rawenvlaw öne geçmiş, ve biz de ikinci olmuştuk. Ve Profesör'ün verdiği 50 puanla Rawenclaw'la aramızda sadece 100 puan kalmıştı. Aynı zamanda Maçta Slytherin'i yenmemizle Quidditch'te birinciydik. Ben eski halime döndükten sonra James antremanlara tekrardan başlamıştı. Haftanın 6 günü antreman yapıyorduk. Şikayetçi değildim, Quidditch'i çok seviyordum. Tek şikayetim ödevleri yapmak için hafta içi sadece bir günüm kalmasıydı ve annemle babama eskisi kadar sık yazamamamdı. James durumu uzun bir mektupla anne babamıza anlatmıştı ama hala kendimi biraz suçlu hissediyordum. Havalar yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Ekim'in son haftalarındaydık. Ve kasımın ikinci haftası Hufflepuff-Gryffindor maçı vardı. Eğer bu maçı Hufflepuff kazanırsa biz üçüncü olacaktık. Hufflepuff birinci, Rawenclaw ikinci ve Slytherin de hala ilk maçta kaybettiği için sonuncu kalacaktı. Zack deliye dönmüştü.
Aklımı her zaman kurcalayan bir şey vardı artık: Scorpius Malfoy benden hoşlanıyordu, ve bunu bana söylemişti, tabii benim onu duyduğumu bilmiyordu. Hala eski yarı soğukkanlılıkla, yarı arkadaş canlısı davranıyordu. Eğer biri bana Scorpius Malfoy senden hoşlanıyor deseydi... Herhalde biri sana ağır bir hafıza büyüsü yapmış adamım derdim. Saate baktığımda 17.01 olduğunu gördüm. Dostum, antremana geç kalmıştım.

Potter Girl Malfoy BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin