ÇAĞRI-
Son mesajın ardından bi hafta geçmişti. O zamandan beri bi mesaj dahi almadık. Son mesajı her ne kadar emirvaki olsada yapmamız gerekiyodu. Kendi can güvenliğimiz içindi. Sıra birimizde olabilirdi. Belki de bendeydi. Artk bu oyunun bi son bulması lazımdı. En azından ben oyle duşunuyordum. Karşımızda bence psikolojik bi hasta vardı. Ya da kuçukken çom fazla korku filmi izlemiş bedeni buyuk aklı kuçuk olan bi bebeyle karşı karşıyaydık. Aklı kuçuk dememe rağmen bu zamana kadar bir ipucu dahi bırakmadan iki kızı kaçırması ve bizle akıllı bi şekilde oyun oynaması bence bu tezimi çürütmek için yeterli sebepti. Ya da seri bir katildir diye duşundum ve ole duşunurken baştan aşağı butun tüylerim diken diken oldu. İnşallah öyle değildir diyerek kendimi teselli ederken telefonumun mesaj sesi kuçuk ve sessiz odamda bi ses kaynağı oldu ve hemen mesajı açtım. Dışarda bardaktan boşalırcasına yağmur yağması içimi yeterince karartmıştı saten diye söylendim mesajı okuduğumda. Mesaj da ''vakit geldi. Yarından itibaren dediklerimi yapın ve sorgulamayın. '' yazıyordu. Adam gene dalga geçmişti. Sanki sorgulayabilecektik. Ozel numaradan gelen mesaja karşılık verilmediğini bilmiyodu ya da kendi kendine mizah yapmaya çalışıyodu. Adam iyice sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Birden acıktığımı hissetmiştim. Ayağa kalktım ve kapıdan çıkıp kuçuk olan mutfağımıza gittim. Dolabı açtım lanet olası dolapta gene bişi yoktu. Sinirle buzdolabının kapağını çarptım ve geri odama geçtim. Yarın uzun yorucu ve stresli geçecekti. Ondan dolayı uyumam gerekliydi. Yatağıma uzandım. Üzerimi ortme gereği duymadan boş tavana bakmaya başladım. Uyumam gerektiğini biliyodum ama bu kafayla uyumak mı? Kendimi kandırıyodum resmen gene uyku yoktu bana. Kafam çok doluydu. Mesajı atan kimdi? Bizden ne istiyodu? Bunun gibi bi suru soru ve garip olan tarafı butun soruların cevapsız olmasıydı. Lanet olsun ki karşımızda profesyonel bi manyak vardı ve gene buyuk bi şekilde lanet olsun ki her dediğini kızların ve kendimizin iyiliği için yapmak zorundaydık. Bunları duşunurken uykumun duşuncelerimi altına alıp uste çıkmasıyla yuzustu kafamı yastığa gömüp yattım.
Ne yazik ki sabah olmuştu. Kalkıp hazırlandım. Kot pantolomu bacağımdan geçirmem beş dakikamı almıştı. Dar pantolon giymeyi seviyordum ama bu lanet olası bacağa geçme zorluğu beni olduruyodu. Bunları aklımdan geçirirken bu aralar herşeye lanet eden ergen bi tipe donuştuğumu fark ettim. Sonra kafamı sallayarak kendime geldim ve hızlıca giyinip bir şey yemeden okulun yolunu tuttum. Okulda kapının onunde beni bekleyen ılgaz ve su yun yanına gittim. Ilgaza dönerek '' niye burdasınız hadi girelim'' dedim. Ilgaz da ''mesaj sana gelmedi mi?'' diyince hemen elimi telefonuma attım. Telefonumu sessize almıştım gece yatarken ondan mesajın sesini duymamıştım. Açtım mesaj da '' okula girmeyin oyun başlıyo.'' Yazıyodu. Sinirli bi şekilde ılgaza döndüm ve '' ben bu adamı yakalarsam eğer ağzını yuzunu kırıp kendi ellerimle mezarını kazcam dedim''. Su ''çağrı bu ara çok gerginsin. Biraz rahatla'' dedi. Sinirle '' saçmalama kızım ya. Sakin olursam eğer endişelen. Bu durumda bu gerginliğim az bile'' diyince su gözlerini devirdi ve ''tamam çağrı kusura bakma'' dedi.
Bi mesaj sesiyle uçumuz birden irkildik. Mesaj da '' kasabanın çıkışında terk edilmiş bi fabrika binası var. Yarım saat içinde orda olun size kızlarla ilgili bi ipucum var'' yazıyodu. Okur okumaz hemen okulun önünde bi taksi çevirdik mesaj da denilen yeri taksi şoförüne tarif ettik. Adam bizi oraya getirdiğinde mesaj geleli 20 dakika olmuştu. Taksiden indik ve binaya doğru gittik. Bine terk edilmiş olduğundan arka tarafı yıkıktı. Kapkara dış zemini diğer fabrikalardan gelen hisden olsa gerekti. Bole yerler hep urkutucu olmuştur diyerek mırıldandı su. Korktuğu yüzündeki donuk ifadeden belliydi. Ilgaz her zamanki gibi sakin tavrını koruyodu. Ben ise her zamanki gerginliğimle '' hadi girelim '' dedim. Ilgaz tamam dercesine binaya doğru yurumeye başladı. Hemen arkasından ona yetiştim. Su arkada kalmıştı. Arkama döndüm '' su hadi '' dedim. Su gelmek istemiyodu. '' siz gidin ben burda durmak istiyorum'' dedi. Ilgaz da arkasına dönerek '' biz yarım saat içerisinde gelmessek hemen geri dön'' dedi. Su başını onaylar anlamda salladı ve ılgazla ben binaya doğru yurumeye başladık. Birden mesaj geldi. '' içeri girin 100 metre ilerleyin bi oda var oraya girin ipucunun bulunduğu kutuyu alın ve çıkın.'' Yazıyordu. Ilgaza dönerek '' bu kadar kolay olmamalıydı'' dedim. Ilgaz da onaylar anlamda kafasını yukarı aşağı salladı. Bir şey demeyince bende üstelemedim ve binaya girdik. 100 metre ilerledik ve sağda karanlık boş bi oda vardı. Etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Ama bunun gibi 3 4 tane oda vardı. İçeri girdik. Telefonumun ışığını açtım ve odanın sonundaki kutuya doğru ilerledik. Tam kutuyu almak için eğildiğimde kapının gıcırtı sesini duydum. Yüreğim ağzıma geldiğinde ılgazın kapıya koştuğunu gördüm. Kapı uzeirmize kapanmıştı. Korkudan olsa gerek ben sesimi çıkaramadım. Ilgaz '' aç kapıyı şerefsiz'' diye kapıyı tekmeliyodu. Ben de telefonuma baktım ve şebeke yok yazısını görünce mırıldanarak '' şimdi ayvayı yedik oğlum'' dedim . ılgazın o sakin tavrı gitmiş yerini değişik bi yuz ifadesi almıştı. Sanki boş karanlık odaya kitlenmemiştik. Böle duşunurken kapının altından içeri doğru bi gaz gelmeye başladı. Ilgaz bana döndü ve ''ağzını....'' Daha kapat demeden yere duşmuştu. Ben ağzımı kapattım ve gaz odayı dolduruyodu.
Kafam da baya şiddetli bi ağrıyla gözlerimi açtım. En son hatırladğım şey odaya kapının altından gaz verilmesiydi. Yavaşça ayağa kalktım ve ılgaz ortada yoktu. Odayı doldurmayan donuk sesle ılgaz die bi kaç defa seslendim ama ses yoktu. Sonra kutu aklıma geldi. Kutuya yöneldim içini açtım. Bi kağıt vardı.kağıtta ''oyunumu nasıl buldun'' yazıyodu. Sinirle kağıdı buruşturup atttım. Sonra kağıdın altındaki zarfı aldım. Bi fotoğraf vardı içinde. Karanlıkta zar zor gördüğüm fotoğrafı cebime koydum ve tekrar kapı ustume örtülmeden dışarı çıktım. Etrafıma bakındım. Su da yerinde değildi telefonumu açtım ve 3 cevapsız çağrı 10 mesaj gelmişti. Annemle babam beni merak etmişti baya. Sonra saate baktım saat akşam beşti . okul çıkışını iki saat geçmişti. Merak etmelerne şaşmamalıydı. Sonra ılgaz aklıma geldi. Etrafa bakındım. Kimse yoktu. Ilgazı da alıp götürdüğünü duşundum. Sonra aklıma resim geldi ama artık eve gitmeliydim daha annemgile hesap vercektim. Yola çıktım ve bi arabaya otostop çektim. Eve vardığımda karanlık yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Annemgile arkadaşlarla futbol oynadığımız yalanını atcaktım. Eve vardığımda annemgile bu bahanemi söledim. İnanmalarını sağlamaya çalışmıcaktım. Saten onlar bana güvenirdi. Eve girdim ve annemgile bunları söyledikten sonra hemen odama geçtim. Telefonumu elime aldım. Su yu aradım'' nerdesin'' dedim o da '' evdeyim. Ilgaz eve gitmemiş daha orda neler oldu'' dedi. Ben de olanları anlattım. Sonra '' yarın hemen buluşmamız lazım'' dedim. Su ''olur'' dedi ve kapattım telefonu. Evden çıkmam gerekiyodu. Birinci katta olmanın avantajını kullanarak ayakkabılarımı sessizce alıp pencereden dışarı çıktım. Doğruca ılgazın evinin yolunu tuttum. Zile bastım ve kapı açılınca sevinç ve şaşkın bir ifadeyle kala kaldım. Ilgaza bişi olmamıştı. Kapıyı açan oydu. sonra içeri aldı beni. Odasına girer girmez '' oğlum sen nerdesin'' dedim. O da '' uyandığımda ormanlıktaydım'' dedi. Sonra şaşkın bi ifadeyle yüzüne baktım. Ilgaz '' ormanda bi ağacın yanında uyandım. Ağaçta bi not asılıydı. Notta '' oyunumu nasıl buldun'' yazıyordu'' dedi. Sonra devam etti '' sonra yerde bi zarf vardı içinde de bi resim vardı daha çözemedim ne olduğunu'' dedi. Ole diyince aklıma cebimdeki zarf geldi.cebimdeki zarfı unuttuğuma inanamadım. Sonra zarfı açtım ve resme dikkatlice baktım. Sonra ılgazadaki resme baktım. İki resimde de bi odanın içi vardı derken ılgaz '' fotoğrafları yan yana koy '' dedi. Dediğini yaptım. Sonra dikkatlice baktık ve resimde birleştirdiğimiz kenarlarda sandalyeye bağlanmış ustunde lamba olan biri vardı. Arkasından çekilmişti resim onde de tabutlar vardı. Burası neresiydi acaba. Oturduk ve bi depoydu ama bu bize bişi anlatmazdı. Kasaba da terk edilmiş bi suru depo vardı. Bu ozel numaradan mesaj atan adam her ne kadar bizle oyun oynasa da dediği gibi bi ipucu vermişti bize. Sonra ben fotoğrafları aldım ve '' fotoğraflar bende kalsın'' dedim. Eve doğru gitmeye başladım eve az kala mesaj geldi.'' Yarınki maceraya hazır mısınız?'' yazıyodu. Yüzümde sinirli bi ifadeyle mırıldandım''s*keyim böle işi'' diye. Eve vardım ve yatağıma uzandım
Gözümü açtığımda sabah olmuştu. İlk defa duşunmeye vakit bulmadan uyumuştum. Yediğim gazdan olsa gerekti. Sonra her zamanki rutin işleri yaptım ve okulun yolunu tuttum. Okulun orda mesaj geldi. '' aksama kendinizi ayarlayın.oyun başlıyo'' yazıyodu. Bugun bari okula gidebilecektik.
Uzun ve sıkıcı bi okul gününden sonra çıkışta su ve ılgazla buluştuk. Hepimiz bi mesaj beklerken beklediğimiz mesaj geldi. '' okulun kafesine gidin.2 numaralı masaya geçin ve siparişiniz geldiğinde açın bakın '' yazıyodu. Kafeye geçtik. 2 numaralı masaya oturduk ve siparişi bekledik. Sipariş geldi. Ustu kapalı şu hotel odalarına gelen kapalı tabaklardandı. Ortaya koydu ve gitti garson. Garson dikkatimi çekti. Gözünde güneş gozluğu ve bıyığı vardı. Sonra hızlıca siparişi bırakıp gitti. Sonra ayağa kalktım ve garsona '' bu siparişi kim söledi?'' dedim. Garson ''ben de bilmiyorum ilk defa gördüm o adamı'' dedi. Ben de '' sağol'' diyerek yerime geçtim ve kapağı kaldırdık. İçinde uç tane puding vardı. Pudinglerin altında da bi not vardı. '' kızlar yaşıyo merak etmeyin. Bundan sonra aynı böle her dediğimi yapmaya devam edin.'' Yazıyodu. Sonra mesaj geldi '' pudingleri yemeyin. Ayağa kalkın ve sokağa çıkın'' yazıyodu. Aynı dediğini yaptık sokağa çıktık. Bi mesaj daha geldi. ''şimdi şehir dışında bulunan bi depo var. Konumunu atcam merak etmeyin. Konumu aldıktan sonra oraya yarım saat içinde gidin.'' Yazıyodu. Artık bizi ne bekliyo görcektik. Konum geldi ve bi taksi çevirip konumu gösterdik.
--- arkadaşlar kısa bi bölüm oldu ama bi kaç gun içinde 5.bölümde gelcek. bunun böle olması gerekiyodu. iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illegal oyun
Mystery / Thrillerherkes guzel bi hayat duşlemiştir. arkadaş grubuyla iyi ailesiyle iyi ama gerçekte ole değildir. bu hikayede de öle. gizemin yanında korkunun da kendini gösterdiği bi hikaye. kime ne olcağı muamma. hayat gibi. iyi okumalar :)