Bölüm 1

43 1 0
                                    

Medyada Atak-kan

"Biz Bordo Bereliler gibiyiz. Anlıyor musun? Olmayız, olamayız."
"O zaman söyle bana, söyle ki kurtulayım bu işkenceden." Bir süre sustu genç kız. Öylece durup yüzünü inceledikten sonra ağzından şu iki kelime döküldü. İtiraf etmişti:
"Seni seviyorum."
***
"Doğan, yerinde misin?"
"Evet, hazırım."
"O zaman, başlıyoruz." Kumar masasından kalkıp kapıya doğru yürüdü Kaptan. Önemli bir operasyonun ortasındaydılar ve en küçük bir hata onları bitirebilirdi. Etraf polis kaynıyordu. Yakalanmaları an meselesiydi. Öldürülmesi gereken polis yalnız gelmemişti tabii ki ama çok yaklaşmışlardı.
"Ateşle Doğan." Ve bir kurşun sesiyle hedefe en yakın adam vurulmuştu. Hedef yanına şaşkınlıkla döndü ve yardım çağırmak için bağırmaya başladı. Ve etraftaki polisler yaralı adamın başına üşüşürken hedef, polis aracına koştu. Ambulans çağıracaktı ama buna engel olan şey onu yakasından tutup sürüklemeye başladı. Bunu o kurşunla da halledebilirlerdi ama Kaptan işini tam yapmak istiyordu. Bir kez ateş edilirse bir daha edemezlerdi.
"Sen de kimsin? Beni nereye götürüyorsun?"
"Seni son göreceğin yere götürüyorum. Kim olduğum zaten sen de biliyorsun. Başka sorun yoksa, iyi yolculuklar." Ve işte iş tamamlanmıştı.
***
"Eğitimim ne zaman tamamlanacak, bilmiyorum ama çabuk bitse iyi olur. Yoksa kafayı yiyeceğim. Ekipten olmadığım halde beni kabul etmedi. En azından hak verebileceğim bir nokta olsun istiyorum." Atak-kan ile Doğan bir serginin önünde durmuş konuşuyorlardı. Daha doğrusu Doğan dinliyormuş gibi yapıp resimleri inceliyordu.
"Haklısın." Atak-kan Doğan'a döndü.
"Sen beni dinledin değil mi?"
"Haklısın." Kolundan tutup kendine döndürdü Doğan'ı.
"Dinlemedin!"
"Buraya seni dinlemek için gelmedim ben. Yarın destek ekipte olacağım, dikkatimi toplamak için geldim buraya." Sinirli bir şekilde güldü Atak-kan.
"Doğru, ekip. Kafanı şişirdiğim için beni affet lütfen." Çıkışa doğru hızlıca ilerledi ama tam kapının önünde Doğan onu yakasından sertçe tutup içeriye çekti.
"Haklısın, yani gerçekten. Ekibe katılmanı inan ben de en az senin kadar istiyorum. Ama beni de anlamaya çalış. Bir tetikçi olarak yarın iyi iş çıkartmazsam Kaptan bana bir daha asla güvenmez." Sesini alçaltıp devam etti:
"Zaten illegal bir iş yapıyoruz. Hata lüksümüz yok, sen de biliyorsun." Atak-kan anlayışlı bir şekilde kafasını salladı.
"Tamam, hadi şu karmaşık resimlere bakalım ve ben de anlıyormuş gibi yapayım."
***
"Ejder, çabuk ol! Tüm ekip seni bekliyor. Tuvaletini mi yapıyorsun, yoksa organlarını vücudundan mı atıyorsun?! Acele et!"
"Tamam Kaptan, çıkıyorum. Rahat rahat işeyemedik lan."
"İşemek diyor bir de! Ulan sabahtan beri tuvalettesin ne içtin bu kadar?" Ejder sırıtarak dışarı çıktı.
"Sorma Kaptan."
"Pislik herif," deyip güldü Kaptan. Liderleri olsa da arkadaş gibi konuşurdu ama söz konusu başarı olduğunda hassaslaşırdı. Ejder onun sağ koluydu ve ona çok güvenirdi. Başarısız olduğu görev yoktu.
"Herkes hazırsa bugünkü planımızı tekrarlıyorum. Doğan, sen geminin güvertesinde tetikte ol. Ateş etmen gerekmeyebilir. Ejder sen yan masada ol. Kadın güçlük çıkartırsa yardım edeceksin bana. Ateş, sen de kapının önündeki masaya geç. Araba hazır olsun. Kadına sakın ateş edeyim deme." Parmağını uyarırcasına Ateş'e doğru salladı Kaptan.
"Kadını verdiğim adrese götür, Cansız. Kocasının hangi cehennemde olduğunu öğrendikten sonra salacağız. Polise konuşmaya cesaret edemez çünkü kocası tembihlemiştir."
"Peki ya kocasının yerini söylemezse ne yapacağız?" Kaptan bu sorusunun üzerine Ateş'e döndü. Emin bir şekilde cevap verdi:
"Söyleyecek."
***
Atak-kan dersin ortasında sigarasını çıkarttı. Eğitmen başta onu görmedi ama görünce hiddetle ona döndü.
"Sanırım arkadaşınız bu işi iyi biliyor. Öyle mi Atak-kan?" Atak-kan sigarasını yakıp eğitmene doğru ilerledi ve elindeki silahı alıp tek kelime etmeden 19 metre ilerideki hedef mankeni gözünden vurdu. Eğitmenin eline silahı tutuşturup ağzındaki sigara dumanını dışarı üfledi. Eğitmen sinirlendi ama tek kelime etmedi.
"İşinize geri dönün!" diye öğrencilere bağırdı. Eğitim zor ve disiplinliydi ama Atak-kan'ın ihtiyacı olan şey eğitim değildi. Bazı cevaplara ihtiyacı vardı. Mesela ona silah kullanmayı öğreten babasını kimin öldürdüğü, gibi.
Dersin sonunda Atak-kan, arkadaşlarıyla konuşan ve ona aşkını itiraf eden Ceylan'ın yanına gülerek ilerledi.
"Selam, tatlım." Ceylan arkasına döner dönmez yüzünü düşürüp hızlıca ilerlemeye başladı. Atak-kan onu kolundan tutup kendine döndürse de Ceylan onun yüzüne bakmıyordu.
"Utanmana gerek yok."
"Utanan kim? Sadece sana kızgınım ve yüzünü görürsem elimden bir kaza çıkacak diye korkuyorum."
"Yaptığın şey çok saçma. Daha ekibe girmedim ve belki de hiç girmeyeceğim. Neden böyle davrandığına akıl erdiremiyorum." Sonunda Ceylan ona dönmüştü.
"Ekibe gireceksin ve bizim sonumuz gelecek. Bir daha asla 'biz' olamayacağız. Boşu boşuna hayal kırıklığına uğrayacağım."
"Yani şu anda 'biz' olduğumuza ve benim ekibe gireceğime inanıyorsun?"
"Senin ekibe gireceğine inanıyorum."
"Derslerde tam bir aptal gibi davranacağım ve ekibe girmeyeceğim. Umarım sen de dilediğin hayatı bensiz yaşarsın Ceylan." deyip arkasına döndüğünde bu sefer arkasına döndürülen o oldu.
"Öyle bir şey yapmayacaksın!" Atak-kan kararlı bir şekilde cevap verdi:
"Yapacağıma emin olabilirsiniz, bayan." Dedi ve bu sefer arkasına dönüp gitti.
***
"Kaptan, konuşacağına eminsin de işin zor bana sorarsan."
"Sana soran kim Cansız?" deyip baygın kadına döndü. Yanağına uzanıp yavaşça dokundu sonra elindeki çakıyla elinin gezdiği yerlerin üzerinden bastırmadan geçti. Bir noktaya kan belli olacak şekilde daha da bastırdı. Kadın gözlerini acıyla açtı. Kaptan bunu görünce gülümsedi.
"Günaydın, bayan."
"Sen de kimsin? Beni buraya neden getirdiniz?" diye bir korku repliğinden sonra:
"Ne istiyorsunuz benden?" diye bağırdı. Kaptan memnun olmamış gibi kafasını salladı ve elindeki çakının üzerindeki kanı kadının dudağına sürdü.
"Sen ne istediğimizi biliyorsun. Sadece salağa yatmanın işe yarayacağını düşündün. Haksız mıyım?"
"Ne istediğiniz hakkında bir fikrim yok," dedi. Kaptan dilini şaklattı ve bu sefer çakıyla kadının dudağını hafifçe kanattı. Parmağıyla kanı temizledi ve parmağını diline sürdü.
"Neden kanından yalan tadı alıyorum?" kadın afalladı ama bir şey söylemedi.
"Kocanın nerede olduğunu söylemeni istediğimizi söylemem mi gerekiyordu? Böyle eğlenceli olmuyor. Ben söylemeden söylemen de eğlenceli olmaz ama. Ne istediğime emin olamıyorum. Bana yardımcı olur musun, lütfen?"
"Kocamdan bir haber yok. Nereye gittiğini söylemedi." Kaptan bu sefer de gülerek kadının eline uzandı. Eline küçük ama can yakacak şekilde bir kesik attı. Kadın yüzünü buruşturdu.
"Gerçeği söylüyorum." Kaptan duymamış gibi kadının elini ağzına götürdü.
"Hala aynı tat var ama emin olamıyorum. Sanırım daha derinden kesmem gerekecek. Sen de tadına bakmak ister misin?" deyip kesiği uzattı ve bu sefer kadının ağzına götürdü. Kadın kafasını çevirecek gibi oldu ama Kaptan kafasını sabitledi. Kadın kanının tadına bakmak zorunda kaldı. Kaptan kafasını yana yatırdı.
"Sen ne düşünüyorsun?" kadın cevap vermedi. Kaptan bu sefer çakıyı kadının yanağına götürdü.
"Sanırım daha derin kesmem gerekecek."
"Hayır, dur! Söyleyeceğim." Kaptan durdu ve sorarcasına kadına baktı.
"Eski evimizin arkasındaki kulübede kalıyor."
"Beni çok uğraştınız, bayan." deyip kadının yanağına yine küçük bir çizik attı ve yüzünü yanağına yaklaştırıp yanağındaki kanı temizledi.
"Sanırım hala emin olamıyorum. Ama yalan söyleyeceğinize inanmak istemiyorum çünkü geri dönüşümüzde emin olmak için daha fazla kan dökmemi istemezsiniz." deyip eline küçük bir öpücük bırakıp çıkışa ilerledi.
***

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yasak TeşkilatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin